11.BÖLÜM

40K 1.9K 244
                                    


Çavreşamın (kara gözlüm)..

Ağızdan çıkan bir söz insanın nefesini kesebilirmiydi?Ya da tüm uzuvların işlevini durdururmuydu?Ve en önemlisi bilmediği bir şekilde kendini bu sözleri söyleyene ait hissettirirmiydi?

Karşımda durmuş,mavi gözleri ile içimi yakan bu adam söylemişti sözleri.Gözlerimin içine baka baka,çekinmeden,utanmadan karagözlüm demiş yetmezmiş gibi birde gülümseyerek beni tamamen mahvetmişti.Ben ise sadece çölde susuz kalmış bir bedevi ne yapacağımı şaşırmış, bana bakan mavilere bakakalmıştım.

"Duydun beni değil?"

Duymuşmuydum?..Elbette duymuştum lakin söyleyecek kelime bulamadığım için çareyi susmakta bulmuştum.

"Neyse bunları alışveriş günü tekrar konuşur,hem de birbirimizi daha yakından tanırız.Şimdi gitmem gerekiyor ilk dakikadan babandan hayırsız damat damgasını yemek istemem.Bu arada ellerine krem sürmeyi ihmal etme." demiş ve etrafa bakınıp tekrar konuşmaya başlamıştı.

"Kendine iyi bak gelin hanım"

Bir insan,bir günde ne kadar şaşırabilir, ya da ne kadar duygu değişikliği yaşayabilirdi?.

Başkaları bu soruya nasıl cevap verir bilmiyordum ama benim cevabım belliydi.Yaklaşık iki saatlik zaman zarfında saydığım duyguların,hislerin hepsini yaşamıştım ben.Mutluluk,üzüntü,sinir ve sayamadığım daha bir çok şey..

Mutluydum..Çünkü kocam diyebileceğim adam bana çok güzel bakıyordu..

Üzülmüştüm..Çünkü istenmediğimi dolaylı yoldan söylemeselerde hissetmiştim..

Sinirliydim..Çünkü beyni beş para etmeyen,kendini beğenik kevaşenin birine söylemek istediğim hiç bir şeyi söyleyememiş,örf ve adetler yüzüne sineye çekmiştim..

Ama bunların içinde en çok ağır basan mutluluk olduğu için herşeyi bir kapının arkasına atarak iyice kilitlemiş anahtarıda sadece benim bildiğim bir yere koymuştum.Elbet zamanı gelecek ve o kapıya açılacaktı.Sonra ne var ne yoksa ortaya bir bir dökülecekti.

Düşüncelerimden çıkıp arabasına binen adama baktım.O kadar rahat ve yakışıklı görünüyordu ki bakarken bile kalp atışlarım değişiyor,bakmamak için direttiğım gözlerim isyan bayraklarını çekiyordu.

"Yeter dikildiğin keçamın(kızım)..Hadi içeri geçelim de bulaşıkları yıkayalım"

Annemin sözleri ile tozlu yolda gözden kaybolan arabadan gözlerimi ayırıp,ses etmeden başımla onay verdim ve ellerimi göğsümde birleştirerek kerpiç eve doğru ilerledim.Az önce yanan bedenime bir ürperme çökmüştü sanki..

Derin bir nefes aldım ve daha fazla düşünmeyi bırakıp hemen işe koyuldum.Önce bardakları,sonrada her iki odadaki dağınıklığı topladım.Daha sonrada kardeşimin yatağını serip mutfağa geçtim.Tabakların ve bardakların pisliğini alıp bol bir kabın içine su doldurdum ve içine deterjan koyarak yıkamaya başladım.Aslında akranlarımın aksine bulaşık yıkamayı seviyordum.Sanki bulaşıklar değilde zihnim temizleniyormuş gibi hissediyordum.Ayrıca kışları ne kadar çekilmez oluyorsa,yazları da tam aksine çok güzel oluyordu.En azından serinliyordum.Bir keresinde Adana'ya pamuk toplamaya gittiğimizde oradaki suların soğuttularak evlere dağıtıldığını duymuştum.Aslında pek inandırıcı değil gibiydi ama düşüncesi bile çok güzeldi.Özellikle de buraların sıcağında düşünmek...

Aklımdaki saçma sapan düşüncelerden beni çıkaran şey bardağı durularken duyduğum sesti..
Evet..Parmağımdaki yüzüktü bu sesi çıkaran..Bu saatten sonra bu evde misafir olduğumu simgeleyen küçük altın sarısı,pasparlak bir halka..

SİYAH MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin