44.BÖLÜM

25.9K 1.7K 131
                                    

Demir'in sevdiği kadını başka bir adamla görmesinin üzerenden neredeyse iki ay geçmişti ve tüm aramalarımıza rağmen hala ortada yoktu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Demir'in sevdiği kadını başka bir adamla görmesinin üzerenden neredeyse iki ay geçmişti ve tüm aramalarımıza rağmen hala ortada yoktu.Sanki yer yarılmışta arasına saklanmış gibiydi.Ne bir iz,ne bir gören,ne de bir duyan..Bulmak için elimde ki tüm imkanları seferber etmiştim.Yalnız ben değil,Timur,Kerim ve Hasan'da tıpkı benim yaptığımı yapmış her yerde o kadını aramış ve sonuç olarakta bulamamıştık.Bu duruma çok fazla canım sıkılıyordu..Lanet olsun gerçekten canım sıkılıyordu çünkü bundan aylar önce Dila'nın yatak odasında söylediği sözler hala kulağımdan gitmiyordu.

Çaresizliği dile dökülünce canımdan can gitmişti.Gözlerinden dökülen her bir göz yaşı yanaklarında yol alırken kendimden,yaptığımdan iğrenmiş ve orada kendimi bir kez daha öldürmek istemiştim.Oda da ne varsa yakıp yıkmak,çaresizliğimi,bir anlık gözü dönmüşlüğün bana,bedenime,ruhuma ne kadar çok yaralar bıraktığını avazım çıktığı kadar bağırmak istemiş ama yapamamıştım..Bu nefes aldığım sürece boynumdan çıkaramayacağım,ömür boyu taşıyacağım kara bir ilmekti..Bir insan bir defa ölürdü ama ben o gözlere her baktığımda ölecektim.

Onu seviyordum..Onu çok seviyordum lakin başkasının ağzına bakarak yaptığım tek hata bu hayatta ki tüm artılarımı silmiş yerine eksileri koymuştu.İşte bu yüzden canım yanıyordu.Sevdiğim kadın her seferinde bir umutla yüzüme bakarken ona istediği,dört gözle beklediği cevabı verememek gerçekten çok zordu.Hele ki sevdiğim kadının üzüldüğünü görmek ve bunu çaresizce izlemek daha zordu.

''Geliyor''

Duyduğum sözler üzerine el dokuması olduğu belli olan minderlerin üzerinde hahifçe kıpırdandım ve pencereden konağın avlusunu izleyen Kerim'e baktım.Elinde tesbih sabırsızca bir sağa bir sola dönüyordu.Sinirliydi..Hemde haddinden fazla sinirliydi.Kahve gözleri ateş saçıyordu.Kaşları çatık,dudakları bir şey düşünürcesine büzülmüş bir haldeydi.Tıpkı karşı duvara yaslanmış olan Hasan ağa ve Timur ağa gibi.İçimizde her daim gülen,çok konuşan Timur'dan bile ses çıkmıyordu.Çünkü biliyorduk ki bu sessizlik hayra alamet değildi.Bu sessizlik dakikalar sonra kopacak fırtınanın habercisiydi.Bu sessizlik duyulanların doğru olduğu takdirde her birimizi bir tarafa savuracak kadar kuvvetliydi.

''Ne işiniz var burada?''

Demir ağa tüm heybeti ile kapıda durmuş bize bakıyordu.Saçlarından omuzlarına doğru su damlıyordu.Bir kaç gündür araklısız yağan yağmur bugün de devam ediyordu.

''Evine geleni ne zamandır böyle karşılar oldun Demir ağa?''

Dalga geçerceine söylediğim sözler karşısın da kaşlarını çatmış bakışları daha da korkunç bir hal almıştı.

''Aylardır kapına geliyoruz Demir ağa.İnsan böyle mi karşılar en yakın dostlarını''

Demir ağa hiç beklemeden yanan sobanın dibinde oturan Timur ağa'ya döndü.Baktı..Baktı..Baktı ve en sonunda dayanamayarak her zaman peşinden ayırmadığı adamı Devran'a döndü.Islak paltosunu çıkardı ve hiç konuşmaya gerek duymadan adamına uzattı.

SİYAH MASALWhere stories live. Discover now