42.BÖLÜM

26.6K 1.6K 70
                                    

Hani derler ya en delikanlı mevsim kıştır,yüzüne yüzüne vurur insanın,içine nakış gibi işler soğuğu acıması yoktur diye..

Gerçekten doğruydu.Acıması yoktu.Karnı toka, sırtı peke,parası olana,evinde odunu kömürü bulunana ve en önemlisi oturacak evi olanlar için sorunsuz bir mevsimdi,ama bizler için öyle değildi.Kar;gerçekten delikanlı bir mevsimdi.Tersi düzü,siyahı beyazı,yalanı dolanı yoktu.Vurdumu tam vurur, yıkımları umurunda olmazdı..

Oturduğum küçük pencerenin buharını silerken aklımdan bunlar geçiyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oturduğum küçük pencerenin buharını silerken aklımdan bunlar geçiyordu.Soğuğun ne kadar acımasız ve gaddar olduğu.Soba her ne kadar gürül gürül yansa da odanın içi yeterli derecede sıcak değildi,ya da ben çok üşüyordum.Sorunun ne olduğunu gerçekten bilmiyordum.Kim bilir belkide hastalanacaktım.Bu düşünce ile hemen yüzümü ekşittim ve bir kez daha buharını sildiğim camdan dışarı baktım.Etraf çok sessizdi.Her yer bembeyaz kar olmuş sessizliğin tadını çıkarıyordu.Sessizlik..Ne kadar da alışmıştım buna.Yalnızlık hiç de alışılacak bir şey değildi belki ama alışmıştım işte.Rabbimin bana da uygun gördüğü buydu demek ki.

Bir kez,bir kez,ve bir kez daha etrafa göz gezdirdim.Anlaşılan o ki bugün de gelmeyecekti.Oysa o kadar alışmıştım ki olmadık zamanda ,olmadık yerlerde karşıma çıkmasına..Kim bilir belki de hayır cevabını almaktan bıkmış usanmıştı.Koskoca ağa'ya benden başka kadın mı yoktu sanki?..

Kafamı camdan çevirdim ve sobanın üstünde ki kaynayan suyun sesine kulak verdim.Elbette biliyordum etrafında bir sürü kız vardı.Hemde hiç biri benim gibi dul değildi.Hiç biri benim gibi çocuk doğuramadığı için aşağılanmamış,küçük görülmemişti.Sahi kaç gündür onu görmüyordum?..On..On beş..Yirmi..Hayır hayır.Tam tamına otuz iki gündür onu görmüyordum.En son kapıma dayandığın da yine aynı şeyleri söylemiş ve bende ona bu işin asla olmayacağını kaba sözlerle dile getirmiştim.Oda bir kaç dakika ayakta durmuş sonrasın da sessizce çekip gitmişti.Bunun üstüne onun yüzünü bir daha hiç görmemiştim.

Kışın iş olmadığı için sürekli evdeydim.Yazın çalıştığım için vaktin nasıl geçtiğini bilmiyordum ama kışın bu durum farklı oluyordu.Derin bir nefes aldım ve ayağa kalkarak güğümü sobanın üstünden indirip yan tarafına koydum.Sonra da üstüne bir battaniye örterek diğer güğümü elime alıp tekrar sobanın üzerine koydum.Banyo yapacaktım ve suyun soğumaması için böyle bir şey yapmıştım.Tüm bunları yaparken kafam hala onun gelmeyişindeydi.Oysa bir kere gelse ve aynı şeyi bir kere daha sorsa bu sefer cevabım farklı olacaktı ama gelmemişti işte.

Yutkundum ve ağlama isteğimi bastırarak tekrar camın ön tarafına oturdum.Neden ağlıyordum ki?..Yaklaşık beş ay boyunca onu görmeye öyle çok alışmıştım ki kendim bile buna hayret  ediyordum.Öyle emindim ki tekrar geleceğine..Ama gelmemişti işte.Gerçek şuydu ki onun bana içtenlikle bakan gözlerini özlemiştim.Dalga geçercesine konuştuğunda dudak kenarının kıvrılmasını,kaşlarını kaldırmasını,her seferinde aynı olumsuz cevabı verdiğimde önemsizmiş gibi omuzlarını sallamasını ve dakikalarca bıkmadan usanmadan beni izlemesini özlemiştim..Sebep neydi bilmiyorum ama sadece özlemiştim işte.Bu özlem Dila'ya ya da Güllü'ye duyduğum tarzda bir özlem değildi.Bu özlem iç yakan cinstendi.Farklıydı,bambaşkaydı..

SİYAH MASALWhere stories live. Discover now