13.BÖLÜM

36.6K 1.8K 124
                                    

Konağın kapısını var gücümle  çarpıp  arabaya atladığım dan beri hala sinirim geçmemişti.

Anlamıyordum..

Daha doğrusu anlamak istemiyordum.Bir anne evladının neden mutlu olmasını istemezdi ki?.Oysa evlatlar mutlu olmak için varolmamışmıydı?Ve ya onlar mutluluğun bileşenlerinden oluşmamışmıydı?.

Peki derdi neydi Sultan Ateşoğlu'nun.Yakışiyormuydu koskoca hanım ağa'ya..Neden mutlu,huzurlu olmak varken,mız mız bir çocuk gibi davranıp oyunun tüm düzenini bozmaya çalışıyordu?

Neden?

İşte arabaya binip kız evinin önüne gelinceye kadar düşündüğüm tek şey buydu..Fakat gerçek şu ki düşünmenin de bir faydası yoktu..Düşünmek sadece beynimi sikmiş,üstüne bir de başıma ağrı yapmıştı o kadar.

"Şey..Abi sen gelmiyormusun?" diyen sesi duyduğumda sol elimi alnıma götürüp ovalamaya başladım..

"Siz gidin benim gitmem hoş olmayabilir.."

"Tamam abi beş dakikaya burdayız "

Arabadan inip eve doğru giden ikilinin arkasından bakarken kafamda yine aynı soru vardı..Neden?

Aslında aklıma bir kaç şey geliyordu lakin anneme yakıştıramıyordum.Birincisi; babamın teyzemleri evden usturuplu bir şekilde kovması ki bu işin usturuplu bir tarafı yoktu.Adam resmen söz hakkı tanımadan sözünü söylemiş ve arkasını dönüp gitmişti..İkincisi de konağa gelin olarak sadece teyze kızı Reyhan'ı düşünmesi..İşte tüm bu sebepler annemin bu işe karşı çıkmasının nedenlerinden biri olabilirdi.

Tahta kapının gıcırdaması ile düşüncelerimden çıkıp arabaya doğru yaklaşan kızlara baktım.Aslına bakarsan sadece Ruken ve Rezvan'nın ortasında yürüyen,gün itibari ile her
herkesin bileceği,duyacağı nişanlım Dila'ya..Toz pembe bir gömlek,onun altına da krem rengi etek giymişti.Rüzgar estiğinde vücut hatlarını ortaya çıkaran bir etek.Uzun bacaklarını,diz kapaklarını hatta ve hatta kadınlığının belirli bölgelerini bile belli eden bir etek..

Düşüncelerimin gittiği yönü beğenmeyerek olduğum yerde kıpırdandım ve sakin kalmaya özen göstererek arabaya binmelerini bekledim.

"Hoşgeldin" dedim  saniyeler sonra arabayı çalıştırıp toprak yolda ilerlemeye başlarken.

"Teşekür ederim.Nasılsın?"

"Ben iyiyim.Sen nasılsın,ev kalabalık mı?"

Aslında bu soruyu öylesine sormuştum çünkü biliyordum ailesinin olmadığını.İşte bu yüzden ona sormadan tarlada beraber çalıştığı arkadaşlarından bazılarını çağırmıştım.Sırf kendini yalnız hissetmesin diye.

"Biraz kalabalık işte.Komşular yardıma geldi sağolsunlar."

"Ne yardımı?"

"Şey bilirsin işte yemek,bulaşık,temizlik" demiş ve her zaman ki yaptığı gibi eteğinin kumaşı ile oynamaya başlamıştı.Yani bu da demek oluyordu ki utanmıştı..Gerçi dudaklarına kondurduğum o kaçamak öpücükten sonra bu çok normaldi..

Öpücük..

Koca bedenimi etkisi altına alan küçücük bir öpücük.Uyku tutturamayan,düşüncelerimden çıkmayan,aklıma her geldiğinde kalp atışlarımı hızlandıran ve son olarak tüm uzuvlarımın dengesini değiştiren..İşte tüm bunların sebebi tenime değen sıcacık dudakları ve içime işleyen o tenin kokusuydu.

"Anladım..Peki yemekte ne var?" dedim hemen konuyu değiştirerek.

"Sarma,dolma,cacık..Şey birde türlü gibi bir şey"

SİYAH MASALOnde histórias criam vida. Descubra agora