12.BÖLÜM

37.3K 1.9K 169
                                    

Kapının önünde dikilen adamın söylediklerinden sonra hiç bozuntuya vermeden arabaya binmiş,yolculuk boyunca bir türlü kendime gelmemiştim. Arka da oturan kız kardeşlerine durumu belli etmemek  için hiç bir şey olmamış gibi davranmak canımı yaksa da dayanmıştım.Oysa ne hayallerle çıkmıştım evden.Kıyafetımi çok yakıştırmıştım kendime.Sırf o beğensin diye kırmızı giymiş,yetmezmiş gibi bir de makyaj yapmıştım.Fakat görünen o ki yaptığım şeylerin hiç bir işe yaramamıştı.

Canım yanıyordu..Oturduğum koltuk paslı tel misali tenime batarken yolculuk boyunca yapmak istediğim tek şey kafamı koltuğa yaslayip ağlamak olmuştu lakin yapmamış,yapamamıştım..

Dakikalarca süren sessizlik can yakıcı olsada sonunda yolculuk bitmiş ve şehrin merkezine doğru yürüyerek  ilerlemeye başlamıştık.Herkes bir koşuşturmaca içindeydi.Bir yanda sıcağa aldırmadan tahta arabada sebze satmaya çalışanlar,bir yanda bakır kalaylayan esnaflar,diğer yanda kahvede oturmuş günün keyfini çıkaranlar..Kısacası ne ararsan vardı burada.

Derken onun konuşması ile bende konuşmaya başlamış,sorularına sorularım ile cevap vermiştim..Ta ki huzursuzluğuma huzur,kanayan yarama merhem olan sözleri duyana kadar..

"Sinirliyim çünkü tenine değen,göğüslerini sarmalayan o kumaşı kıskandım.Sinirliyim çünkü o renk sana çok yakışmıştı.Sinirliyim çünkü seni saçından,kıyafetinden bile anlayamadığım,anlamak istemediğim bir şekilde kıskanıyorum."

Kıskanmıştı..

Tenime değen kumaşı,saçlarımı savuran rüzgarı ve en çok bana yakışan kırmızıyı..

Kıskanmıştı..

İşte bu dört hecelik kelimeydi içimde bir yerlere saklanan duygularımın kapısını aralayan,utanıp başımı eğmeme sebep olan..

"Eğme başını"

Demesi kolaydı ama gel gör ki uygulaması zordu..

"Biliyorum tavırlarım seni korkuttu fakat beni de anla"

Bir keresinde kadınların arasında geçen bir konuşmayı dinlerken kadının biri  "erkek kıskandığın da ne yaptığını,ne söylediğini bilmez."  demişti..Acaba o kadınlar söylediklerinde hakkı olabilirmiydi?

"Biz erkeklerin hamurunda var kıskanmak..Öyle güzelsin ki tenine değen rüzgarı bile kıskandım ben fakat dile getirmeyi beceremedim.Seni kırdıysam affet beni çavreşamın (kara gözlüm)"

Bundan dakikalar önce kırıldığım için ağlayacak olan ben şu an sevinçten ağlamak istiyordum..

"Ben" deyip ciğerlerime konuşabilmek için derin bir nefes çektim.Nefesim kesilmişti söylediği sözler karşısında.Kelimeler dilimin ucunda dans ediyor,çıkmamak için direniyordu sanki..

"Hadi gidelim acıktım ve daha bir sürü işimiz var" deyip beni rahatlatması ile usulca kafamı kaldırdım ve beni bir kez daha benden alan maviliklerine baktım.

"Tamam " dedim gülümseyerek ve yanımda dağ gibi duran adam ile beraber ilerlemeye devam ettim.Kızlar biraz ilerde bizi bekliyorlardı.Demek ki onlar bilerek yanımıza gelmek istememişlerdi.Onlara da gülümseyip el işareti ile yanıma gelmelerini söyledim.Saniyeler sonra yanıma gelen kızlarla sohbet ederek önümüzde yürüyen adamı takip ettik. Sonra da bir avludan içeri girdik. Burnuma gelen yemek kokusu ile acıktığımı anlamıştım.Zira karnımdan gelen gurultular da beni yalancı çıkarmamıştı.

"Açlıktan midem sırtıma yapıştı" diyen Ruken'e gülümseyerek önümüzde ilerleyen adamı takip ettik.Etrafa göz gezdirdiğimde buranın büyük bir lokanta olduğunu anladım..Dışarıya kurulmuş masaların fazlalığı bile bunun kanıtı gibiydi.Daha önce böyle bir yere hiç gelmemiş,daha doğrusu gelememiştim.Açıkçası buraya gelemeye gücümüz yetmezdi bizim. Daha küçük ve mütevazi yerlere bir kaç kez gitmiştim fakat bu lokanta ile kıyaslamak pek doğru olmazdı.

SİYAH MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin