29.BÖLÜM

36.1K 1.8K 152
                                    

Anlam veremediğim, vermekte zorlandığım şeyler yaşıyordum bir kaç gündür.Duygularım öyle karışıktı ki anlatsam kelimeler yetmezdi.Her şey çok zordu benim için.Yaşadıklarım,yaşayamadıklarım,mecbur bırakıldıklarım ve dile getiremediklerim.

Kafam karmakarışıktı.Beynim yanlış ile doğruyu ayırt etmekten bıkmıştı .Neyin ne olduğuna ben bile karar veremez hale gelmiştim.Bir dakikam diğerini tutmuyordu.Gülerken ağlayasım,ağlarken gülesim geliyordu.

İşte bende bir kaç gündür karmakarışık beynim ile bazı gerçeklerle mücadele etmiş ve en sonunda kabullenmiştim .Hamileydim ben,anne olacaktım.Her ne kadar istemediğim bir şekilde bu olay gerçekleşmişse de o benim bebeğimdi.Kabullenmek çok zor olmuştu ama artık üstesinden gelmiştim.Hayat bana sırtını dönmüş olabilirdi lakin ben bebeğime asla bunu yapmayacaktım.

Tüm bunların yanı sıra bir de Şehmuz Ateşoğlu'nun bana karşı sergilediği davranışlar vardı.İlgiydi.İstemediğim hiç bir şeyi yapmıyordu.Israr etmiyor gerekmedikçe gözlerime bile bakmıyordu.Herkese,her şeye karşı korumacı tavrı bir nebze olsa içim de yanan ateşe şu serpiyor,yaptıklarından pişman olması az da olsa ruhumu rahatlatıyordu.

Niye böyle yapıyordu ki?

Neden hep beni düşünüyordu?

Aslında itiraf etmem gerekirse bir yönden de hoşuma gidiyordu.Bu öyle ha deyince anlatılacak bir şey de değildi.Belki hissettiklerim çok saçmaydı ama gerçek buydu.Bu adam bir zamanlar benim sevdiğim,ilk göz ağrım, gözlerin de hayat bulduğum tek insandı.Yaptıklarına rağmen içimden söküp atmak istesem de bir türlü başaramadığım adamdı.Gerçekler çok acı olsa da karnım da taşıdığım can parçamın babasıydı.Kaldı ki bu adam yaptığı hatanın bedelini ödemek,affını istemek için her yola başvuran biriydi.

Tıpkı şu anda olduğu gibi.

****

O gittiğinden beri uyumuştum.Öyle yorgundum ki saatten falan haberim olmamıştı.Ta ki Şehmuz gelip beni uyandırana kadar.O uyandırdığın da farkına varmıştım bazı şeylerin.Mesela hava kararmış,karnım acıkmıştı.Ama o bununda bir çaresini bulmuş ve hemen aşağı inmemizi söylemişti.Burnuma gelen koku ile gözlerim hemen açılmış yavaş yavaş uyuşmuş vücudum hemen canlanmıştı.Dakikalar sonra bu canlılık yerini bazı korkulara bıraksa da Şehmuz'un söyledikleri ile azalmış,arkamı dönüp gördüğüm suretlerle tamamen yok olmuştu.

Feride abla ve Güllü..

Tamda karşım da duruyordu ikisi de.Sıcak hava beynimi sarsmadıysa,ya da fazla uyku beynimi sulandırmadıysa bunlar onlardı.

''Misafirleri ayakta bekletmek ayıptır Dila''

Kulağıma fısıldayan ses ile kafamın için de dolaşan sesleri bir kenara  bırakıp başımı kaldırdım ve gözlerimi her baktığım da beni kendine esir eden mavilere çevirdim.

''Şehmuz..Bu.Sen nasıl yaptın bunu?''

O kadar şaşkındım ki iki cümleyi bir araya getirip konuşamamıştım bile.

''Hadi bak çok acıktık ve sadece senin misafirlere hoş geldin demeni bekliyoruz''

Daha fazla söze gerek yoktu.O haklıydı.Ev sahibi olarak gelen misafirlere hoş geldin demek benim görevimdi.Hele ki gelen misafir tanıdıksa o zaman baş tacıydı.

Ciğerlerimi yakan bir nefes çektim ve usul adımlarla bana bakan ikiliye doğru yürüdüm.

''Hoş-hoşgeldiniz'' dedim bakışlarımı ikisinin arasın gidip gelirken.

''Onca yolu kuru bir hoş geldiniz demen için gelmedik herhalde '' demiş ve kaşlarını kaldırarak kollarını açmıştı Feride abla.İşte o vakit her şey gitmişti aklımdan.Hiç ummadığım bir anda onları karşım da bulmak beni şaşırtsa da şimdi çok mutluydum.Bu ikiliyi her ne kadar çok tanımasam da onları burada görmek hemde geldiğim ilk gün görmek beni bir hayli mutlu etmişti.

SİYAH MASALWhere stories live. Discover now