XIX.

91 8 4
                                    


Selim

Maraş Caddesi(Van)/23 Ekim 1992 Cuma

Maraş Caddesi'ne kadar yürüdük ve sonra Kurtuluş, müsaade isteyerek pansiyona döndü. Bense bir miktar daha yürümek istiyordum. Bu düşünceyle Maraş Caddesi'nden biraz aşağı doğru yürüyüp Edremit yoluna saptım. Stadyumu geçtikten sonra şehri aydınlatan lambalar azaldığından, yürüdüğüm yol da tıpkı gönlüm gibi iyice karanlığa gömülmeye başladı. İçimde anlatılmaz bir sıkıntı vardı. Öyle bir sıkıntı ki mağmanın yerkabuğuna baskı yapması gibi bütün bir vücuduma baskı uyguluyor, dışarı çıkamadığından olsa gerek iyiden iyiye hırpalanmış bedenimi hatta yüreğimi yaktıkça yakıyordu. Keşke bu akşam pansiyona hiç gitmeseydim. Belki de bundan sonra kitap dükkânımızda gecelemeli, sabahlara kadar kitap okumalıydım.

Bir süre daha yürüdükten sonra biraz rahatlamak düşüncesiyle havaalanı sapağına kadar koştum. Kan ter içinde kalmıştım ama şükür ki kendimi daha iyi hissediyordum. Dönüşüm uzun sürebilirdi ancak yoldan geçen bir arabaya otostop çekince pansiyona varmam sandığımdan da erken oldu. İçeri girip en üst kata çıktığımda, Latif Usta'nın yeni demlediği çayın kokusu, bütün bir katı kaplamıştı. Her halde bigâne kalamayacağım tek şey bu olsa gerekti. Bütün öğrenciler etütteydiler ve koridor boyunca attığım her adım, daha ikinciyi atmadan aksi sedaya dönüşüyordu. 

Çay ocağına vardığımda görevli Latif Usta, kendisiyle özdeşleşen mavi önlüğü ve nurani yüzüyle tebessüm ederek karşıladı beni. Tokalaştığımız oğlu Salih de bardakları masaya yerleştirmekle meşguldü. İçeri girip oturduğum çay ocağı, iki kişiyi alamayacak kadar küçüktü ama Latif Usta'nın yüreği bütün bir şehre yetecek kadar geniş ve de büyüktü. Ceketimi çıkarıp Salih'e uzattıktan sonra aynı zamanda kasa görevi gören tek masanın hemen arkasındaki sandalyeye iyice kurulup sırtımı beyaz badanalı duvara dayadım. Çok geçmeden öğrenciler patır patır dökülmeye başladılar. Çay servisine yardım edip gelenlerle muhabbet etsem de bir tek bedenimdi orada olan. Enkazdan farksız ruhum ise... Keşke anlatabilsem...

***

Kabadayı 1908 (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now