XXXVI.

59 6 6
                                    



Selim

Orhan Baba Kahvehanesi(Van)/17 Kasım 1992 Salı

Bir süredir ortalarda gözükmeyen Bekir'in yerini tespit etmiştik nihayet. Aldığımız istihbarata göre, Maraş Caddesi'ne çıkan ara sokaktaki 'Orhan Baba Kahvehanesi'ne takılıyormuş. Uzun süre sonra ilk defa okula gittim. İkinci dersten sonra üçüncü derse girmeyip okul kantinimizde, tenha bir masada arkadaşlarla ayaküstü bir toplantı gerçekleştirdik. Bekir ile alakalı istihbaratın doğruluğunu arkadaşlara da teyit ettirdikten sonra uygulayacağımız strateji ile alakalı ilk sözü Yahya'ya verdim.

"Usta, Eğer Bekir'i kahvehanede bulursak, daha az zararla kurtulabilmek için kavgayı kahvehanede başlatmak isteyecektir. Kahvehanenin birkaç sokak aşağısında boş bir arazi var. Ne yapıp edip onu oraya çekmeliyiz."

"Önerin nedir Yahya?"

"Önce bir kişi yollayalım ve bu kişi baskın olacağını söylesin. Elbette telaşa kapılan Bekir, kahveden çıkarak ya aşağı ya da yukarı doğru kaçacaktır. Evleri kale yolunda olduğundan aşağı doğru kaçması daha muhtemeldir. Ama her ihtimale karşı yukarı tarafta da tertibat alırız."

"Eğer yukarı doğru kaçarsa bu durumda çarşı ortasında kavga olur ki bu da pek hoş olmaz."

"Gece geç vakit olduğu için pek problem olacağını sanmıyorum Usta."

"Yukarı kaçarsa takip edelim ama çarşı içerisinde kavgaya karşıyım. Çevredekileri rahatsız etmeye hakkımız yok. Peki, şimdi de Fehmi kardeş konuşsun."

"Bir kişi yollarsak Bekir ve psikopat adamları onu bir güzel benzetebilirler. Bu yüzden arkadaşımızı riske etmesek iyi olur. Bence kahvehane sahibi ile konuşup dükkânına bir zarar gelmesini istemediğimizi anlayacağı bir dille anlatalım. Tavsiye olarak da bunu akşam dokuz gibi Bekir'e çıtlatmasını isteyelim. Haberi alan Bekir kahvehaneden çıktıktan sonra sizin de belirttiğiniz gibi, uygun bir yer olmadığı sürece takiple yetinelim."

"O halde Bekir'in tanımayacağı sağlam birini bulun ve tam sekiz otuz gibi kahveciye gönderin." Battal söz aldı ve Ticaret Lisesi'nden grubumuza yeni dâhil olan Haydar'ı bu görev için önerdi. Güvenilir olup olmadığını sorduğumda, güvenilir olduğunu ve rutin testlerin hepsini geçtiğini söyledi.

"Peki uygundur. O halde şunu da konuşalım. Kaç kişiyle baskın yapmalıyız? Bunu da pansiyon başkanımız Salih Ağabey söylesin."

"Usta bu kez işi şansa bırakmayalım. Bir aksilik olursa Bekir ipliğimizi pazara çıkarır. Bu yüzden sayı kısıtlaması yapmayalım. Toplayabildiğimiz kadar adamla gidelim. Yukarı tarafta 30 kişiyi ihtiyaten bekletip geri kalan herkesi yığalım aşağıya. Hem bu sayede iyi bir gövde gösterisi de yapmış oluruz."

"Bekir taş çatlasa yirmi adamıyla kahvede olur. Bu yüzden bu kadar kişiyle oraya gitmenin bir âlemi yok. Hem bu kadar adamı oraya yığmamız Bekir'i çok ciddiye aldığımızı gösterir ki bu da gövde gösterisine değil tam tersine çekindiğimize delalet eder." Enis hemen söze karıştı:

"Usta içimizde bir köstebek var. Kalabalık gittiğimiz an, bu çabucak yayılır ve köstebek bunu anında Bekir'e uçurur. Bana sorarsanız bu baskını ne kadar az kişi bilirse ve yine ne kadar az kişiyle gidersek o kadar iyi olur."

"Haklısın Enis Ağam. O halde şöyle yapacağız; Şu anda bu konuşulanları sadece biz biliyoruz. Güvendiğimiz yürekli bir dört kişi daha alalım ve bu işi daha fazla dillendirmeyelim. Akşamleyin pansiyonlu arkadaşlar etüde girdiklerinde biz de gireceğiz. Köstebek dâhil herkes bizi etütte bilecek. Saat sekizde yani etüdün ikinci kısmı başladığında ikişerli gruplar halinde gizlice okuldan çıkıp seri bir şekilde kahvehaneye gideceğiz."

Kabadayı 1908 (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin