XLVI.

59 7 5
                                    



Bekir

Atabey Kahvehanesi(Van)/3 Aralık 1992 Perşembe

Nice zamandır tanışırız Selimle; kavgamız da oldu dostluğumuzda. İtiraf edeyim ki tanıdığım en delikanlı adamdır. Onunla yan yana, omuz omuza olmayı çok isterdim fakat biliyorum ki bu mümkün değil. Çünkü benim tanıdığım Selim, hiçbir kirli işin içinde olmaz, olanı da affetmez. Bir de benim bildiğim Selim, son icraatımızdan sonra kuduz köpek gibi kudurmalı, hatta çıldırmalıydı. Koskoca Selim, hayatta en çok değer verdiği ve baba diye hitap ettiği kişinin dükkânına yapılan baskını sineye çeksin, olacak şey miydi? Yetmemiş orada çalışan bir kıza da küfürler etmişiz. Onu tanıyan herkes bilir ki küfür, Selim'in en hassas olduğu konulardan biridir. Hele ki bu bir kıza yapılmışsa. Buna rağmen üzerimize gelmemesini aklım almıyor bir türlü. Bu işte bir iş var ama ne?

"Sen ne dersin bu işe Deli Kemal?"

"Ne olacak başkan. Sonuçta sizin karşınıza çıkmaya korkti. E ne yapsın garibim. Çare yoh başkanlıği bırakti."

"Bırak yağ yakmayı Kemal! Sen de en az benim kadar tanırsın Selim'i. Bu işte bir iş var. Hadi Haluk Baba müdahale etti ve dükkâna yaptığımızı sineye çekti. Ya kıza ettiğimiz küfürler?"

"Vallahi buni ben de anlamamişem başkan feket şöyle düşüneh; o kız sadece dükkânda çalışan biri. Selim'in sevdiği Esra'yı bilisen. Esra onun çocukluk aşkidir. Eğer Selim'i delirtmek istiyirseh Esra'yı rahatsız edeh. Ama bana sorisan başkan, bu iş bitti. Artık Selim diye biri yoh. Gurubun başkani Yehya'dır bundan sonra."

"Yav Kemal, bir gram aklın yok senin! Yahya Selim'den vazgeçer mi hiç? Ayrıca Selim istediği kadar çekildim desin, bütün ekip yine onu bilir, onu tanır. Ama Selim iki arada bir deredeyken paçasını tamamen bozsak iyi olacak. Böyle bir fırsat bir daha da ayağımıza ya gelir ya gelmez."

"Hah! Şöyle başkan! Ben arkadaşlara haber veriyem heman!"

"Esra ha! Bu Esra, iş adamı Ali Beyin kızı değil mi?"

"Beli Başkan."

"Yalnız onlar bir hayli varlıklılar. Van'ın da ileri gelenlerindenler. Hiç yoktan başımıza başka işler açmayalım."

"Doğru diyisen başkan!"

"O halde çok da ipin ucunu kaçırmadan, şöyle Selim'in kulağına gidecek kadar rahatsız edin."

"Peki Başkan. O işi sen bana bırah. Böyle işlerde ne kadar eyi olduğumu bilisen ha!"

"Eğer Selim bu kez de karşılık vermezse kesin biter ve Van'da bir tek bizim borumuz öter. Artık okul önlerinde, sokaklarda hatta çarşıda ne istiyorsak satarız ve kimse de engel olamaz."

"Ve tabi ki gelsin mangırlar, değil mi başkan?"

"Yav deli Kemal! Mesele para olunca odun kafan nasıl da basmaya başlıyor."

"Sağol başkan. Teveccühün."

"Bir de şu konuşmanı biraz düzeltebilsen."

"Başkan edebiyat hocesi Ehmed Hoce'ye de demişem; Benim konuştuğum şive, Türkçenin hasıdir. Hem arkadaşlar böyle daha karizmatik oldığımi söylirler."

"Hadi öyle olsun bakalım..."

*** 

Kabadayı 1908 (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now