5 ► Patronus

9.5K 734 840
                                    



Goldie, Harry Potter'ı şimdi daha iyi anlıyordu. 1 haftadır ödev içinde yüzüyordu adeta. Tüm profesörler ödev vermek için birbirleriyle yarışıyordu sanki.

Ancak Goldie hafta sonunu ödev yaparak geçirme gibi bir amaçta değildi. Tüm hafta sonu aylak aylak gezmişti. Quidditch seçmelerini izlemiş, Hagrid ile takılmış, şatoda dolaşmıştı.

İşin aslı, Hogwarts harika bir yerdi.

Tabi bu gezmelerinin ve aylaklıklarının bir bedeli vardı. Bu bedel ise tüm gece ödev yapmaktı. Daha da kötüsü, ödevleriyle başa çıkamayan tek o değildi.

James Potter'ın da dahil olduğu Quidditch takımı da Ortak Salon'da burunları parşömenlere çivilenmiş bir biçimde ödev yapıyordu. Goldie, yanında James Potter oturmasa daha rahat hissedebilirdi.

Tılsım ödevini bitirmesi için 20 santimetre daha yazması gerekiyordu. Goldie, çaktırmamaya çalışarak James Potter'ın ödevine baktı. Her ne kadar Goldie'den daha kaba bir yazım şekli olsa da parşömeni Goldie'den 30 santimetre kadar daha uzundu.

"Ripley?" dedi James bakışlarını parşömenden ayırmadan. Konuşurken bile eli dinlenmiyordu.

"Efendim, Potter?" dedi Goldie kendi ödeviyle ilgilenmiş görünmeye çalışarak.

"Yoksa yardıma mı ihtiyacın var?" dedi James alaycı bir gülüşle. Goldie bakışlarını kaçırdı. Ancak çaprazında oturan Sirius Black'in parşömeni üzerinde uyuya kaldığını gördüğünde James kadar geniş bir gülümsemeyle doldu yüzü.

"Benim değil fakat Sirius'un biraz yardıma ihtiyacı varmış gibi görünüyor." Dedi gülerek Goldie. James bakışlarını arka çaprazında duran Sirius'a yöneltti.

"Patiayak!" dedi dişlerinin arasından. Sirius'un aralanmış dudaklarından bir horlama yükselince masada ki birkaç kişi dönüp onlara baktı.

"Patiayak?" dedi daha sesli bir şekilde. Sirius kafasını salladı ve uykusuna devam etti. Goldie gülmesini durdurmak için yanağını çiğniyordu.

"SIRIUS!" dedi bağırarak James. Bu sefer masanın hepsi ona baktı. Sirius, gözlerini araladı.

"Evet, Profesör. James'e katılıyorum." Dedi uykulu bir sesle ve gözlerini yeniden kapattı.

James sinirle Sirius'a uzandı ancak dikkatsizlikten mürekkebine çarptı kolu. Mürekkep hokkası yan devrildi ve masa boyunca yarısı James'in ödevine gelirken öteki yarısı Sirius'un yüzünü kaplamıştı.

"Merlin'in kalpli donları adına!" dedi can havliyle ödevini kurtarmaya çalışan James. Goldie, mürekkepten azıcık yana çekilerek kıl payı kurtulmuştu. Kendisini tutmadı ve kocaman bir kahkaha attı.

Yüzüne soğuk mürekkep bulaşan Sirius irkilerek uyandı. "Lanet olsun. James yüzüme ne yaptın?" dedi ayağa kalmaya çalışarak. Elleriyle yüzün bulaşan soğuk sıvıya dokunurken ayağı sandalyeye takıldı. Doğruca gerisingeri yuvarlandı Sirius.

Ödevini kurtarmaya çalışan James Sirius'un düşüşüne bakmamıştı bile. Ancak ödevinin yarısı çoktan mürekkeple kaplanmıştı. Goldie oturduğu yerden gülmekten yarılıyordu.

"Gülme!" dedi gücenmiş bir sesle James. Ödevini yenilmişlikle masaya bıraktı. Ardından yere düşen ve yüzünün yarısı mürekkep kaplı Sirius'u görmesiyle donakaldı.

"Sirius, yüzüne ne olmuş?" dedi mürekkebin verdiği yumuşaklıkla yırtılmaya yüz tutan ödevinden gözlerini çekerek.

"N'olmuş?" dedi Sirius korkuyla. Bir yandan eliyle yüzünü yokluyor bir yandan da acıyan kalçasını ovuşturuyordu. Kalçasını ovuşturmak daha fazla mürekkep bulaştırmaktan başka işe yaramamıştı.

Golden Black ➳ the MaraudersWhere stories live. Discover now