14 ► Beşinci Çapulcu

7.4K 613 343
                                    

Goldie, James'i çekiştire çekiştire gelmişti hastane kanadına. Remus'un sorumluluk hakkında vaazlarını umursamadan bu işi burada bitirecekti.

Büyük, işlemeli kapıyı büyük bir gürültüyle açtı. Hastane kanadı büyük bir yerdi. Ferah ve beyazla süslenmişti. Yaklaşık 20-30 tane yatak karşılıklı dizilmişti. Madam Pomfrey, sağ tarafta ki yatakların ikincisinde bir kızlar ilgileniyordu. Kapının gıcırtısıyla arkasını döndü.

"Mr Potter? Miss Ripley?" dedi endişeyle. Goldie, bir an diyeceği her şeyi unuttu. Sahi, nasıl açıklayacaktı tüm bunları?

Madam Pomfrey, kızı bırakıp Goldie ve James'in yanına geldi. "Sorun nedir?" dedi ikisinde de kırık veya yara bir yer görmeye çalışırken.

"James," dedi Goldie sonunda. "O biraz şey oldu- aptal."

Bu sırada James sarhoş bir gülümsemeyle etrafı incelemiyor olsa Pomfrey inanacak gibi görünmüyordu. Bir süre ikisini süzüp şaka yapıp yapmadıklarını anlamaya çalıştı.

"Potter'ı buraya getirin, Miss Ripley." Dedi Pomfrey sol tarafta ki boş bir yatağı göstererek. Goldie, James'i yarı sürükleyerek yatağa getirdi.

"Uyumak istemiyorum." Dedi James yatağa huysuzca otururken.

"Uyuma, sadece gözlerini dinlendir." Dedi Goldie onu yatağa iterek. James, ona karşı koymadı ve yatağa yattı.

"Pekâlâ, baştan alalım. Mr Potter'a ne oldu?" dedi ciddi bir tavırla Pomfrey.

Goldie boğazını temizledi. "Biz kavga ediyorduk. Sonra ona bir büyü yaptım- fakat o sinirle ne yaptığımı hatırlamıyorum. Zamanla geçer diye düşünmüştüm ancak dün geceden beri böyle." Dedi zorlukla. Konuşurken boğazı kurumuştu ve Pomfrey'in çatık kaşları içini hiç rahatlatmıyordu. Goldie, en azından inanacağını umuyordu.

"Anlıyorum." Dedi Pomfrey. "Yaptığınız büyü hakkında hiçbir fikriniz yok mu?"

Goldie kafasını sağ sola salladı. "Dediğim gibi, sinirle yaptım ve hatırlamıyorum."

"Öyleyse ben Potter'ı muayene ederken siz Minerva'yı çağırın. Bu konuda bilgilendirilmek ister diye düşünüyorum." Dedi Goldie'ye bakmayarak.

Goldie, onun görmeyeceğini bile bile kafa salladı. İşte kırılacak tonlarca puana ve fena bir ceza hazır olmalıydı.

Goldie, derslerin henüz başlamamasına rağmen McGonagall'ı Biçim Değiştirme sınıfında bulacağını umuyordu. Öyle de olmuştu. McGonagall Biçim Değiştirme sınıfında ki yüksek masasında birkaç parşömen dolduruyordu. Goldie onu çağırdığında da bunun altından bir şeyler çıkacağını anlamıştı ki kaşları sinirle çatılmıştı.

Tekrar hastane kanadına döndüler.

"Poppy," dedi James'in yanında ki kadına McGonagall. "Sorun nedir?"

"Miss Ripley, ben Potter ile ilgilenirken Minerva'ya olanları anlatmıyorsun?"

Goldie, kalbi yerinden çıkacak gibi hissetti. Dudakları incelmiş, yüzünde şahin bakışları olan bir McGonagall'a olanları anlatmak insanı heyecandan öldürebilirdi. Daha da kötüsü, McGonagall haftaya Quidditch maçları olacakken en sevdiği oyuncusunun Quidditch'i tatlı sanmasına dayanabilir miydi, bilmiyordu Goldie.

Her şeyi anlattığında McGonagall daha da kötü bir ifadeye bürünmüştü ki Goldie bunun nasıl olduğu hakkında bir fikri yoktu.

McGonagall, ağzını açmışken birden gürültüyle açıldı hastane kanadının kapısı.

"Onun hiçbir suçu yok!" dedi Remus nefes nefese koşarak gelirken. Sirius onun hemen arkasındaydı fakat tıknaz bedenli Peter biraz daha arkada kalmıştı.

Golden Black ➳ the MaraudersМесто, где живут истории. Откройте их для себя