27 ► Barış

6.6K 556 469
                                    


Goldie, Kara Göl'ün yanında ki kavak ağacının altında bekliyordu. Onu oraya çağıran Çapulcular'dı ve beş dakika geç gelmesine rağmen hiçbiri ortalıkta görünmüyordu. Onları gördüğünde neden bu kış ayında onu dışarı davet ettiklerine dair uzun bir konuşma yapacağına emindi.

Goldie'nin kavak ağacına giderken açtığı patikanın ucunda dört çocuk belirdi. Potter, başına süslü bir bere takmıştı. dördü de sıkı sıkı giyinmiş, atkılarını takmıştı.

Goldie, onları gördüğünde -yoksa Sirius'u gördüğünde mi?- duruşunu düzeltti ve istemsizce saçlarının nasıl durduğunu düşünmeye başladı. Bu sırada diğerleri de yanına gelmişti.

"Merlin adına Goldie, buraya gelmene çok sevindim." dedi James çekingen fakat neşeli bir sesle.

"Vay, Ripley'den Goldie'ye teşrif etmişiz. Harikasınız." dedi Goldie bıkkın bir tonda. Onları öylece affetmeyecekti. Dördünün de yaptıkları kendini o kadar üzmüşken onların burnunun sürtmesini canı gönülden istiyordu.

"Pekala, sanırım neden çağırdığımızı biliyorsun." dedi James. Dörtlünün sözcüsü gibiydi.

"A- evet," dedi Goldie. "Soğuktan ayaklarım donsun diye getirdiniz. Tam beş dakika oldu ve hatırlatırım buraya beş dakika da ben geç geldim."

"Evet, evet! Biliyorum fakat yolda Sullivan lafa tuttu. Biliyorsun, başlayınca susmuyor."

"Hı hı." dedi Goldie umursamazca.

"Tamam Goldie, son birkaç haftadır yaptığımız tek şey kabalıktı. Öyle bakma- suçlunun kendin olduğunu söyledin." dedi James sonlara doğru sesi kısılırken.

"Evet?" dedi Goldie kollarını bağlayarak.

"Biz özür diliyoruz- öhöm- ve barışmak istiyoruz." dedi James diğerlerine kaçamak bakışlar atarken.

"Aklınızın başınıza gelmesi çok güzel." dedi Goldie.

"Yani bizi affediyorsun?" dedi Peter sevinçle.

"Her biriniz özür dileyin." dedi Goldie. Sirius'un özür dilemesini duymak için karnı karıncalanıyordu. "O zaman affedebilirim."

Dördü de birbirine gergin gergin baktı.

"Pekala, Goldie. dedi Remus. "Seni öylece suçlamamalıydım. Özür dilerim." Goldie'ye utangaç bir gülücük sundu. Goldie de ona geri gülümsedi.

"Evet, özür dileriz." dedi Peter. Goldie ona kafa salladı.

Bir sessizlik oluştu. Sirius, sıranın kendisinde olduğunu bildiği halde ellerini cebine koymuş oldukça ilgi çekici olmayan kar birikintilerini izliyordu.

James, dirseğini Sirius'un karnına geçirdi. "Pati, hadi." dedi James dişlerinin arasından. Daha fazla karda bekleyip kendini üşütmek istemiyordu.

"Hı -ne?" dedi Sirius her şeyden habersiz gibi. Goldie onun haline tek kaşını kaldırmakla yetindi.

"Eevet, özür dileriz falan Goldie." dedi Sirius.

"Anlayamadım?" dedi Goldie tek kaşını indirmeden Sirius'un yüzüne baktı.

"Anladın işte. "dedi Sirius ona dönerken.

"Yo- anlamadım."

Sirius, James'ten bir dirsek daha yediğinde sevimsizce gülümsedi. "Özür dilerim, Goldie."

İkisi arasında bir bakışma müsabakası oldu. Goldie, Sirius'un gözlerine bakarken gülümsememek için kendini zor tutuyordu. Gözleri çok güzeldi.

Golden Black ➳ the MaraudersWhere stories live. Discover now