1 ■ Altın ve Siyah

5.1K 422 637
                                    


Bir yıl boyunca ne kadar çok şey değişebilirse, o kadar şey değişmişti Goldie'nin hayatında.

Dumbledore ile kimsenin haberi olmadan Hortkulukları yok etmişlerdi. Kimseye haber vermemişlerdi çünkü Hortkuluk'ların bulunduğunu Voldemort duyabilirdi.

Goldie, ne yapacağını biliyordu. Kehaneti durduramazdı, kontrol edebilirdi. Voldemort sahaya pek çıkmayı sevmezdi. Ölüm Yiyenleri etrafta kargaşa çıkarırken Voldemort'un nerede olduğu hakkında kimsenin bir fikri yoktu.

Bu nedenle Goldie ve Dumbledore Voldemort'u öldürmek için Harry'i kullanacaklardı. Voldemort akıllı hamlelerle hareket ediyor ve yakalanması neredeyse imkansız görünüyordu.

Bu nedenle Dumbledore ve Goldie Voldemort'un kendi ellerine gelmesini bekliyorlardı. Voldemort ise ancak Harry Potter gibi güçlü bir nedenle kendini ifşa edebilirdi.

31 Ekim 1981 gecesi Pettigrew'un sözleriyle Godric's Hallow'a gelen Voldemort karşısında asasız iki büyücüyü değil, tüm Yoldaşlık'ı bulacaktı.

Yani, Goldie için her şey yeni başlıyordu.

Lily ve James'i kurtardıktan sonra önünde kurtarması gereken yedi kitaplık insanlar vardı. İlk öncelikle Malfoy'larınk kölesi Dobby'i kurtaracaktı. Harry Potter'ın hikayesinin değdiği her noktaya el atacaktı.

Gilderoy Lockhart'ın foyasını ortaya çıkaracak, Regulus Black'i iyi tarafa geçirecek, Barty Crouch'ı kaçtığı Azkaban'a geri tıkacak, Longbottom'ları kurtaracaktı.

Tabi bundan önce yaptığı düelloyu kazanması gerekiyordu.

Willow's Heart'a on kişilik bir Ölüm Yiyen saldırısı yapılmıştı. Yoldaşlık tarafından gönderilen takımda Goldie de vardı. Sirius saldıran grupta kardeşinin yer alması nedeniyle gelmemişti.

Goldie, karşısında ki maskeli Ölüm Yiyen'i pembe bir evin duvarlarına gömdükten sonra ne yapacağını şaşırmış biçimde kalakaldı.

Karmaşa devam ediyordu. Sokağın başında Ölüm Yiyen'ler Frank ve James'i köşeye kıstırmıştı. Mugglelar dört bir yana kaçışırken Goldie e yapacağını bilmiyordu.

Gözleri istemsizce Regulus'u aradı. Onu bulması gerekiyordu ki şaşkınca etrafa bakınırken birinin asasını başına dayadığını hissetti.

"Görüşmeyeli çok oldu, değil mi?" dedi kalınlaşmaya yeni yeni başlamış sesiyle Regulus. Gökte ararken yerde bulmuştu. Goldie kendi çevresinde döndü ve kendine çakmak çakmak gözlerle bakan Regulus'u gördü.

Saçları dağınıktı. Kaşından aşağı akan birkaç damla kan vardı. Yüzü tozlarla kaplıydı. Ancak gri gözleri tozların ardında tutulan iki fener gibiydi.

"Regulus, asanı indir." dedi Goldie. Evet, kendi elinde de asası vardı ama doğrultmak istemiyordu.

"Bana emir verme." dedi Regulus sert bir sesle.

"Regulus, yanlış yaptığını biliyorsun." dedi Goldie vakur bir edayla. "Katillerin ve zalimlerin yanındasın."

Fakat Regulus onu dinliyordu. Dişleri sıkılmıştı fakat dinliyordu. Her an lanetleyebilirdi Goldie'yi ama dinliyordu.

"Seni bir nefeste harcayabilecek insanlar onlar. Senin canını bir cümleden fazla önem vermeyen canavarlar onlar. Regulus, doğrunun neresi olduğunu biliyorsun."

Regulus, sol elini yumruk yaptı. Sıyrılmış gömleğinin altında kıpırdayan dövme görünüyordu.

Goldie, eskiden koluna Ölüm Yiyen işaretinden çizerdi. Sırf oyun olsun diye çizerdi.

Golden Black ➳ the MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin