Golden Black ➳ the Marauders

1 ◆ Forestiera Street

Forestiera Street boyunca uzanan her evde sakinlik baş gösteriyordu sabah vakti. Ancak bu evlerden birinde diğerlerine nazaran daha fazla hareketlilik vardı.

1 Eylül'e neredeyse bir hafta vardı. Lily Evans, bu haftada Goldie'yi kendi evlerine davet etmişti.

Goldie, neredeyse tüm yaz boyunca Kitap'ın verdiği yeni evde kalmıştı. Londra'dan uzakta, tek odalı bir evdi kaldığı. Lily'e ise ailesini olmadığını ve yalnız yaşadığını söylemişti.

Evans ailesi çoğu mugglea göre daha rahat bir aileydi. Lily, Goldie'nin yalnız yaşadığını söylediğinde Mr Evans ve Mrs Evans Goldie'yi evlerine davet etmelerini teklif etmişti.

Goldie ve Lily, Lily'nin fazla geniş olmayan ancak ferah odasında yatıyorlardı. Daha kuşlar dahi yeni uyanmıştı. Goldie, Lily kendi yatağını verse dahi yerini yadırgamıştı. Aslında bu sık sık başına gelen bir şey sayılmazdı.

Kedisi, Yıldız, kolların altına kıvrılmış mırıldıyordu. Goldie ise son zamanlarda olanlardan başkasını düşünmüyordu.

6. sınıfı beklemediği bir başarıyla bitirmişti. Lily ile çalıştığı dersler işe yaramış, Slughorn dahi notlarını yükselttiği için Goldie'yi tebrik etmişti.

Aynı zamanda 6. sınıfın geri kalanında daha sorunsuz bir hayat yaşamıştı. Pekala, onun yüzünden kaybettikleri bazı puanlar olmasaydı Bina Kupası'nı alabilirlerdi. Ancak Kupa'yı Hufflepuff almıştı.

Bunun yanında Goldie ile Sirius'un arası o geceden beri daha iyiye gitmeye başlamıştı. Goldie, aşk böcekleri olmadıklarına seviniyordu. Öte yandan birkaç haftadır görmediği için onu özlemişti.

Sirius, bu yaz da Potter'larda kalıyordu. Goldie onunla bol bol mektuplaşıyordu.

Lily'nin uyuduğunu belirten derin nefesleriyle beraber yatarken oda da huzuru pencere tıkırtısı böldü. Goldie'nin hemen arkasında ki pencerede bir baykuş vardı ve baykuş pencereye vuruyordu.

Goldie, Lily'nin uyanmasını engellemek için çevik bir hareketle doğruldu yataktan. Pencerenin mandalını açtı. Ancak kahverengi baykuş içeri girmek istiyormuş gibi görünmüyordu. Fakat Goldie bu baykuşu tanıyordu. James'in baykuşuydu bu. Sirius genellikle bu baykuşla mektuplarını gönderdi.

Goldie mektubu aldı. Baykuş teslimatı yapmanın mutluluğu ile neşeli bir ötüş bıraktı ve ardından semalara doğru kanat açtı.

Sabah soğuğunun içeri girmesini engellemek için Goldie pencereyi kapattı ve mektubu alarak yatağa geri yaslandı.

Mektup Sirius'tan değildi. Zarfın üzerinde James'ten geldiği yazılıydı. Goldie, James ile doğrudan hiç mektuplaşmamıştı. Zaten Sirius'a giden her mektubun illa ki James'e ulaşacağını biliyordu.

Zarfı zarif bir hareketle açtı. İçinden bir parşömen ve bir fotoğraf düştü.

Goldie, parşömeni açmadan önce fotoğrafa uzandı. Fotoğraf siyah beyazdı ve hareket ediyordu. Fotoğraf, yakından çekilmiş iki yüzü kapsıyordu. Sağda Sirius vardı. Saçlarını birazcık kısaltmış görünüyordu. Yaz onun tenini bronzlaştırmıştı.

Solda ise James vardı. Gözlüğü burnunun ucuna doğru kaymıştı. Saçları dört bir yana dağılmıştı. Kocaman bir sırıtma vardı yüzünde. Sirius'un aksine çok değişmiş görünmüyordu.

Goldie onların haline gülümseyerek baktı ve fotoğrafı yatağın üzerine bıraktı. Ardından ise parşömene uzandı.

Parşömeni açtığında James'in yazısı kesinlikle Sirius'a göre daha küçük ve okunabilir olduğunu gördü.