13 ► Kitap

7.5K 615 337
                                    

İyi okumalar dilerim.

*

Goldie, sinirle yatakhaneye çıktı. Geldiğinde diğerlerinin uyuduğunu gördü. Direk yatağına geçti. Sinirlenmişti çünkü ona balık denmesi eski hayatını hatırlatıyordu.

Goldie, okulda çok ezilen biri değildi elbette. Güzel bir kızdı ve kafasına estiğini yapardı. Bu nedenle arkadaşları tarafından pek yakın durulmasa da saygı duyulan biri olmuştu. Kimse ona özel duygularını veya eski sevgilisini anlatmazdı, herkes ondan yardım dilenirdi. Bu yardım bazen kopya, bazen şaka bazen ise okulun kalıplaşmış elit takımından intikam almalar olurdu.

Goldie, ne kadar iyi olursa olsun daima ondan nefret edecek birileri olurdu. Bunlar da Goldie'ye balık veya balık beyinli derdi. Goldie, eski hayatını hatırladıkça nefes alamıyordu sanki.

Yatağına yattığında ilk başlarda uyuyamadı. Bunun nedeni az önce bir düellonun ortasında kalmasından yoksa mı içinde ki hislerin artık ortaya çıkmak için yalvarması mıydı, emin değildi.

Goldie, uykusunu geri getiremeyeceğinin farkındaydı fakat artık içini boşaltması gerekiyordu. Yorganı tekmeleyerek üstünden attı. Dağınık sarı saçlarını masanın üzerinde duran beyaz tokasıyla bir topuz yaptı.

Goldie, içini nereye boşaltabileceğini bulmuştu. Sırrını paylaştığı tek şeye, Kitab'a, anlatacaktı.

Ayaklarını sarkıttı ve sessiz adımlarla soğuk zeminde yürüdü. Kitabı bir daha sandığından çıkarmamıştı. Biraz unuttuğu aşikardı fakat öte yandan ondan çekiniyordu. Bilinmezlik Goldie'yi her zaman deli etmişti ve huylarını istediği gibi değiştiremezdi.

Açılan sandığın kapağı hızla yere çarptığında gergince yatakhaneye baktı. June hala horluyor ve diğerlerinin perdelerinin arkasında bir hareketlilik görünmüyordu.

Goldie, kıyafetlere sardığı Kitab'ı çıkardı. Tıpkı koyduğu gibiydi. Etrafında ki kıyafetleri dikkatsizce sandığına atıp kapağını kapattı. Daha sonraysa tüy kalemini ve hokkasını yatağının yanına hazırladı ve Kitab'ı yastığının üzerine koydu.

Ona ne yazacağını bilmiyordu. Bu kitap ona canlı geliyordu. Öyle sayılırdı da. Kendisine cevap vermişti. Goldie, yeniden cevap alma umuduyla tüy kalemi hokkasına batırıp ilk sayfayı açtı.

"Merhaba!" yazdı eğik bir el yazısıyla.

"Merhaba!" yazısı oluştu Kitab'ın üzerinde. Goldie'nin karnı karıncalandı. Derin bir nefes aldı ve devam etti.

"Nasılsın?" dedi sanki eski bir arkadaşıyla konuşur gibi. Aslında ne yazacağına hala karar verememişti ve saçmaladığının farkındaydı.

"Ben bir şey hissetmem. Sadece sayfaları olan bir kitabım." Yazısı belirdi sayfada. Goldie, bu cevabı beklemiyordu.

"Pekala," yazdı ve bir süre bekledi. "Öyleyse bu sayfaları istediğim gibi kullanabilir miyim?"

"Evet, kullanabilirsin." Yazısı belirdi. Goldie, istemsizce gülümsedi.

Aslında başta duygularını anlatmayı düşünmüştü. Aster'ın anlamsız laflarını, az önce ki macerasını ve belki içinde kaynayan kazanı... Ancak öyle yapmayacaktı. Bunlar bildiği şeylerdi. Aster'ın sözleri her zaman beyninde kazılı kalacaktı ya da dün geceyi sabah uyandığında unutmayacaktı.

Goldie'nin unutabileceği şey Harry Potter'dı. Şu an yaşanmasına tonlarca sene olan olaylardı. Harry'nin defalarca Voldemort'u nasıl yendiği, Hortkuluklar, düellolar, aralarına sızan Ölüm Yiyen'ler ve Dumbledore'un sözlerini yazacaktı buraya. Çünkü bunları bir tek kendisi biliyordu. Fakat hafızası her şeyi hatırlamaya değil, unutmaya ayarlanmıştı.

Golden Black ➳ the MaraudersWhere stories live. Discover now