Bölüm 1 / Özel Müşteri

16.2K 665 920
                                    

Multimedia : Nefes Kirman
Bölüm şarkısı : Gökçe Özgül / Vur Yüreğim

Başlama tarihinizi buraya yazar mısınız? 😁

× × ×

Yaklaşık 3 Ay Önce...

"Gün gelir rüzgar, fırtına olur
Dertleri gönül kendisi ararda bulur
Her gülüş cevap, her cevap günah
Olmuyor ne yapsan içinde kopar bir isyan"

Bazı insanlar vardır. Hayattan bıkmış, her şeye herkese küsmüş, belki sevdiği insanları kaybetmiş, belki de şu zamana kadar kimse onu sevmemiş...

"Tanrı unutmuş olsada
Vur durma vur yüreğim vur
Olan olmuş ne olur
Hayata bir daha vur"

Bazı insanlar vardır. Hayal kurmak ona haram kılınmış, umutları elinden alınmış, konuşması yasaklanmış, içindeki sıkıntıları kimseye anlatamayan...

"Gülümse ne olur
Bu günler dün olur
Hatıralarla yaşanmaz ki yazık olur"

"Tanrı unutmuş olsada
Vur durma vur yüreğim vur
Olan olmuş ne olur
Hayata bir daha vur"

İrkilerek beni alkışlayan insan topluluğuna baktım, gülümsemeye çalıştım. Ne kadar zordu yüze yalandan bir gülümseme yerleştirmek, dolan gözlerini gizlemeye çalışmak. Özgürce ağlamak varken her defasında içine atmak göz yaşlarını. Bir gün o yaşların okyanus olarak seni boğacağını bildiğin halde...

Biliyordum. Bir gün boğulacaktım. Kendi göz yaşlarımda, hayallerimde, umutlarımda... Belki sevgisizlik boğacaktı beni, belki de canımdan çok sevdiğim kişiyi kaybetmemin acısı... Ne zordu kanından birini kaybetmek, ve ne zordu kanından birinin seni sevmemesi...

Tuttum. İzin vermedim göz yaşlarımın akmasına. Tek yaptığım dişlerimi sıkmak oldu. Ağzımdan bir hıçkırık kaçmasın diye.

Tuttum mini elbisemin eteğinden. Çekebildiğim kadar çektim aşağıya. Pek fayda etmedi tabii. İndim sahneden. Çektim burnumu. Belki ağlamama engel olur diye...

Kaldığım odaya girerek kapattım kapıyı. Aynaya doğru ilerlerken kapı açıldı birden. Sertçe. Yutkundum... Alışmıştım her defasında aynı şeyin olmasına. Her defasında canımın yanmasına...

Bir el tuttu bileğimden. Sertçe yüzüne bakmamı sağladı. Yine tuttum göz yaşlarımı. Her şeye ağlayan bir yapım olmasına rağmen.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun!" Bu bir soru değil, olacakların nedeni olan bir uyarıydı.

"O sahneden nasıl inersin!" Kafamı ozumlarımın arasına gizlemeye çalıştım. Bağırmamak için ısırdım dudaklarımı. İstemiyordum. Ona karşı gelmeyi istemiyordum. Bütün bu yaptığı şeylerin bir nedeninin olduğunu biliyordum çünkü. Kızamıyordum ona.

Gözlerini kapattı. Sinirini geçirmeye çalışır gibiydi. Derin bir nefes aldı. Derin bir nefes verdim. Gülümsemeye çalıştım sadece. Olabildiği kadardı artık. Ne kadar becerebildiysem.

Bileğimi bıraktı, arkasını döndü. Hâlâ bozmadım yüzümdeki sahte gülümsemeyi. Çünkü bozduğum an gözümden yaş gelecekti, biliyordum...

"O üstündeki kıyafeti çıkarıp kolu uzun olan bir şeyler giy." Ve çıktı. Ben yüzümdeki sahte gülümseme ve titreyen bedenimle kaldım olduğum yerde. Burnum sızlamaya başlamıştı, ağlayamamaktan...

Dolabı açtım dediğini yapmak için. Kıyafetlerden seçtim uzun kollu olanından. Nefesimi verdim. Hâlâ bozmamıştım yüzümdeki gülümsemeyi. Ve bozmadan değiştirdim üstümü tekrar o lanet sahneye çıkmak için...

× × ×

Telefonun sesi beni rahat olmayan uykumdan alıkoyarken açtım gözlerimi. Alarmı kapatarak hazırlanmaya başladım. Elime aldığım çantam ile kaldığım odadan çıkarak mekanın çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım.

"Nefes!" Adımlarım dururken omzumun üstünden beni çağıran kişiye baktım.

"Sonunda seni buradan çıkmadan yakalayabildim." Uygar'a gülümseyip sırt çantamın kollarını daha sıkı tuttum.

"Günaydın. Bir sorun mu vardı?" Bu sefer Uygar bana gülümseyip ellerini kotunun cebine sokup omuzlarını silkti.

"Sana da günaydın. Sorun yok ama Kardelen seni çok özlemiş." Kardelen Uygar'ın kız kardeşiydi. Üstelik beni de garip bir şekilde çok seviyordu.

"Yaa ben de onu çok özledim. Ama işten vakit bulup da onu görmeye gelemiyorum ki."

"Ya madem senin zamanın yok bu gün okul çıkışı Kardelen'i okulunun oraya getireyim. En azından biraz da olsun görmüş olur seni."

"Olmaz! Imm... ya benim bu okul çıkışı acilen halletmem gereken işlerim var da." Uygar kaşlarını hafiften çatıp alınmış gibi güldü.

"Ya ne zaman okuluna gelmek yada okulun ile ilgili herhangi bir şey söylesem hayır diyorsun. Hatta sırf okul bile değil. Dışarı bile çıkmıyorsun! Biliyorum baban etrafa güvenmeyip seni dışarı çıkartmıyor ama kusura bakma da bu kadarı biraz fazla değil mi?" Ben okumuyordum ki. Okumama izin verilmiyordu. Her genç gibi okuluma gideceğim saatlerde başka bir işe gitmek zorunda kalıyordum. Paraya ihtiyacım vardı. Üstelik dışarı çıkmama nedenim babamın etrafa değil bana güvenmiyor olmasıydı. Güvenini kıracak hiç bir şey yapmadığım halde.

Tabi bunu tek arkadaşım olan Uygar bile bilmiyordu.

Hafif gülümseyip telefonumdan saate baktım.

"Uygar sana ayıp olacak ama benim okula yetişmem gerek. Ama sana söz en kısa zamanda Kardelen'i görmeye geleceğim." Uygar'ın konuşmasına izin vermeyerek bardan çıktım. Onunla doğru düzgün görüşemediğime rağmen benden sıkılıp arkadaşlığını bitirmemişti. Bu hem beni mutlu ederken hem de tedirgin ediyordu. Onun benim hakkımda bazı şeyleri öğrenmemesi gerekiyordu.

Fazla uzakta olmayan mağazaya yarım saatlik bir yürüyüş sonunda ulaşabilmiştim. İçeriye geçerek çantamı bıraktıktan sonra çalışmaya başladım...

× × ×

"Çabuk hazırlan. Bu gün özel bir müşteri gelecek. Eğer sahnede bir şeyleri batırırsan seni öldürürüm. Anladın mı?" Babamın söylediklerine başımı mecburen olumlu anlamda sallayıp tanımadığım bir kadının vermiş olduğu kıyafetleri giymek için odama geçtim.

Yaklaşık bir saat sonra kıyafet, makyaj vb işlerim bittikten sonra sahneye geçmek için beklemeye başladım. Bu gün gelecek olan müşteri gerçekten özel olmalıydı ki her şeyim ile birileri ilgilenmişti.

Sahneye çıkma zamanım gelince elbisenin eteğinden tutarak merdivenlerden çıktım. Elime mikrofonu alınca mekanın kapısından ardında bir kaç kişiyle giren takım elbiseli bir adam gördüm. Bayağı bakımlı duran bu adam bu günün özel konuğu olmalıydı. İçerideki diğer masalarda göz gezdirirken bana kaşlarını çatarak bakan bir adam fark ettim. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Mavi gözlerini yüzümde dolaştırdıktan sonra daha da çattı kaşlarını. Telefonunu hızla eline alarak kapıda hâlâ mekanın sahibi ile konuşan adamı aşarak dışarı çıktı. Benim takıldığım şey ise o adamın beni bir yerden tanımış gibi bakan gözlerindeki soğukluktu...

× × ×

İyi ki varsınız 💜

KALPSİZWhere stories live. Discover now