Bölüm 47 / Nişan

2.5K 126 181
                                    

"Ya bunlar böyle telefonda konuşulacak konular değil Feyza! Yarın için olan tüm randevularını iptal ederek bana yer açıyorsun!" Kahkaha atarak telefonun diğer ucunda olan Feyza'nın sesini dinledim.

"Hay hay efendim. Memnuniyetle."

"Nefes! Yardımına ihtiyacım var." Odadan gelen Uygar'ın sesi ile kıkırdadım.

"Feyza sonra haberleşiriz. Uygar bir şeyleri kırdı yine."

"Tamam canım. Görüşürüz." Telefonu kapatarak hızla mutfaktan sesi gelen Uygar'ın yanına ilerledim.

"Kızım beni yalnız bırakma be." Mutfağa girer girmez gördüğüm görüntü karşısında kahkahalarımı tutamayarak gülmeye başladım.

"Uygar bu hâlin ne ya?"

"Dolabın üzerinde duran un torbasının ağzı açıkmış. Farketmeden alınca..."

"Ya gerizekalı. Bekle hareket etme."

"Gerizekalı mı?! Aşk olsun Nefes!" Uygar arkamdan bağırırken umursamadan kahkaha atmaya devam ettim. İlerleyerek elime aldığım elektrikli süpürgenin fişini prize taktıktan sonra tekrar mutfağa ilerledim.

"Ah harikasın." Mutfak zeminine saçılmış bütün un tanelerini süpürmeye başladım.

"Biliyorum." Zemin bittikten sonra süpürgenin hava çeken ağzını Uygar'ın üzerinde gezdirdikten sonra onu da temizleyerek süpürgeyi kapattım.

"Hazır una bulamışken kafanda yumurta falan da kırsaydık ya."

"Sen anca gül Nefes."

"Ne? Ne yaptım şimdi ya?" Uygar mutfaktan çıkarken arkasından onu takip ettim.

"Yoruldum."

"Of, ben de." Kanepeye oturan Uygar'ın yanına kurularak soluklandım.

"Seni kullanıyormuşum gibi hissetmiyorsun değil mi?"

"Uygar sorduğun sorunun saçmalığına bakar mısın? Tabii ki hissediyorum."

"Ne? Nasıl sen cid-"

"Ayh Uygar şaka yaptım." Kıkırdayarak elimle hafifçe Uygar'ın kafasını ittirdim.

"Emin misin?"

"O iğrenç espriyi yapmayacağım." Uygar da kıkırdayarak kafasını kafama yasladı.

"Bence de iyiliğimiz için o espriyi yapmamalısın." Kesilen kıkırdamamın ardından yüzümde kalan ufak tebessüm ile ufak bir iç çektim.

"Bu kolyeyi eve gittiğim zaman kapının önüne bırakılmış bir kutuda buldum." Elimi boynumda duran kolyeye atarak oynamaya başladım.

"Ağabeyimin bana almış olduğu bir kolyeydi. Barda kaybetmiştim. Sanırım mekanın sahibi ya da orada çalışan bir arkadaş kapının önüne bıraktı. Babam mekana gittiyse eğer... Bu kolyeyi boynumdan çıkarmazdım."

Uygar eğilerek boynumdaki kolyeye baktı.

"Çok güzelmiş."

"Değil mi?" Gülümsedi. Gözlerimin içine birkaç saniye yakından baktıktan sonra gözlerini kapatarak geri çekildi. Başını kanepenin arka kısmına yasladı.

"Üniversite sınavına hazırlanacak mısın?" Hafif bir tebessüm ederek omzumu silktim.

"Hazırlanamam ki. Az bir zaman var sınava. Unuttuğum o kadar bilgiyi bu kadar kısa sürede hem bir işte çalışarak hem de derslere çalışarak yetiştiremem."

KALPSİZWhere stories live. Discover now