Bölüm 28 / "Sana Acıyorum!"

3.2K 169 183
                                    

İnsanın bazen aklı ile kalbi farklı şeyler söyler. Biri duygu ile biri mantık ile hareket eder. Ancak insan çoğunlukla kalbinin sesini dinler değil mi? En iyisinin kalplerinin bildiğini düşünürler.

Kalp mutluluk ister. Zor yoldan da olsa, ne kadar yara da alsa hiç düşünmeden koşar mutluluğun kollarına. Çünkü düşünür ki o mutluluğa sahip olunca artık yara almayacak, üzülmeyecek...

Beyin ise huzur ister. Yara almadan, üzülmeden en azından rahat olmayı ister. Çünkü düşünür ki mutluluk kalıcı değildir. Mutluluk beraberinde acıyı getirir...

× × ×

6 gün sonra...

"Hani ne zaman çağıracaklar?" Telefona bakarak omzumu silktim.

"Bilmem. Araf bu şekilde garip oluyor. Ben sana sonuçları arar söylerim."

"Hayır." Oflayarak gözlerimi devirdim.

"Kolum ağrıdı."

"Umrumda mı?"

"Değil. Olmasın da zaten."

"Aferim." Yüzümde hiçbir kası dahi oynatmadan telefona bakmaya devam ettim. Araf şehir dışından bugün dönüyordu ancak henüz yola çıkmamıştı. Ve burada olmadığı için doktorla görüntülü konuşacaktı.

"Nefes Kirman" Hemşire ismimi bağırınca ayağa kalktım.

"Merhaba Nefes Hanım." Rıfat Bey'in gözleri ona çevirdiğim telefonuma kayınca gülümsedi.

"Ve Araf bey."

"Merhaba." Yalandan da olsa tebessüm ederek doktor masasının karşısındaki koltuklardan birine oturdum.

"Farklı bir yöntem." Araf'ın görüntülü konuşarak burada olmasından bahsediyordu. Cevap vermedim.

Doktor önünde duran dosyaları kurcalarken gözünün ucuyla ona çevrili olan telefona bakıp sırıtıyordu. E ama ben demiştim bu şekilde garip oluyor diye.

Rıfat bey incelediği dosyaları kapatırken burnunun ucundaki gözlüğünü işaret parmağı yardımıyla geriye itti. Gülümsediğinde hafif kırışmış sağ yanağında ufak bir gamze kendini gösteriyordu.

"Evet doktor. Sonuç?" Araf telefondan konuşunca gözlerimi devirdim. Doktor sen sormasan da söyleyecekti sonuçları.

Rıfat Bey ellerini masanın üzerinde birleştirerek hafif eğildi.

"Akciğerlerinde herhangi bir sorun yok. Gayet sağlıklı durumdalar hatta."

"E ben demiştim."

"O zaman sorun nerede?" Rıfat Bey bakışlarını telefona yönlendirerek omzunu kaldırdı.

"Ben akciğer uzmanıyım. Hangi organlar kanser olduğunda bu şekilde belirti verir bilmem. Siz tüm organlara bakıtsanız iyi edersiniz."

"Tamam. Nefes." Araf ismimi söyleyince telefon ekranını kendime çevirdim.

"Çık hadi." Kafamı sallayarak doktora döndüm.

"İyi günler."

"Size de." Ayağa kalktıktan sonra kapıyı açarak dışarı çıktım.

"Danışmana git."

"Hayır." Araf kaşlarını çattı.

"Ne? Nefes dediğimi yap ve danışmana git." Yutkundum ve ifadesiz bir surat ile ona bakmaya devam ettim. Aslında telefonu şu anda kapatabilirdim ve istediğimi yapabilirdim ancak zamanı değildi.

KALPSİZWhere stories live. Discover now