Bölüm 32 / "Seni Seviyorum Güzelim!"

3.3K 171 130
                                    

Sırtımda çantam, içinde tek kuruş olmadan ay ışığı ve sokak lambalarının aydınlattığı, hâlâ hareketli olan sokakta yürüyordum. Bir sinirle ayrılmıştım Uygar'ın yanından ama döneceğim yer yine onun yanıydı. Bu kadar fazla tepki vermem yanlıştı. Sonuçta benim iyiliğimi düşünüyordu ancak elimde olmadan oluyordu sanki her şey. Saçma sapan bir bahane söylemiş, o bahaneye sığınaraktan hastahaneye gitmemek için diretmiştim. Ama istemiyordum. O hastahaneye giderek hastalığımı öğrenmek istemiyordum. Hem Uygar'ın hem çevremdeki bir kaç insanın bana acıyarak bakmasını istemiyordum. Kendime acımak istemiyordum...

Oflayarak boş bulduğum bir banka kuruldum. Babamın ilaç saati yaklaşmıştı sanırım. Aslında o ilaçları vermek istemiyordum. Ancak tedavi tamamlanmadan bırakıldığı için henüz düzelmemişti babam. O ilaçları vererek bir nevi beynini uyuşturuyorduk. Yoksa eski haline dönerek tekrar kendine veya çevresine zarar verebilirdi. Ancak tedavi sonuçlanmış olsaydı, sanırım normal bir psikolojiye sahip olabilecekti.

Nefesimi vererek gözlerimi kapattım. Salaktım ben. Tam bir salak. Eğer Uygar ne hastalığım olduğunu öğrenirse bana acımazdı ki. Aksine yanımda olur, destek olurdu bana. Her zaman yaptığı gibi.

Yanıma bıraktığım çantamı alarak ayağa kalktım ve Uygar'ın evine doğru ilerlemeye başladım. Uygar'ı kırmam, ona bağırmam yanlıştı. Elbet gidecektim zaten yanına ama hemen gitmekte fayda vardı. Gönlünü daha kolay alabilirdim o zaman belki...

× × ×

"Canan Teyze?"

"Zorla gelmek istedi." Uygar kanepede yayılarak konuşurken Canan Teyze ayağa kalkarak bana sarıldı.

"Kızım bak ben çok tedirgin oldum. Hadi inat etme de gidin hastahaneye."

"Anne tamam zorlama. Gitmek istemiyor işte." Uygar atarlı bir şekilde konuşunca gülümsedim. 

"Merak etme Teyzem. Pazartesi gideriz." Uygar bana bakarak kaşlarını kaldırdı.

"Ne değiştirdi fikrini? Elinin üşümeyeceğini mi anladın?"

"Yok. Dediğin gibi. Bahaneydi o. Saçma bir bahane."

"Ay içimi çok rahatlattın kızım. Hastahaneden sonra direk bana gelin olur mu? Şimdi benim gitmem gerek. Kardelen'i komşuya bırakmıştım." Gülümsedim. Beni düşünen bir babam yoktu belki ama beni gerçekten düşünen sevdiklerim vardı.

Canan Teyze ile vedalaştıktan sonra yavaşça Uygar'ın yanına oturdum.

"Özür dilerim." Uygar bana baktıktan sonra gülümseyerek beni omuzumdan çekip sıkıca sarıldı.

"Bu affedildin demek mi oluyor?"

"Ama bak söz verdin. Pazartesi günü gideceğiz hastahaneye."

"Tamam. Ama sen de söz ver. Yarın sevdiğin kızı göstereceksin bana." Uygar beni geriye iterken kaşlarını çattı.

"Daha erken."

"Hayır değil. Senin ilk sevdiğin zamanlar gelip bana göstermen, söylemen gerekirdi. Geç bile oldu." Uygar gülümseyerek kafasını olumlu anlamda salladı.

"Peki güzelim. Yarın sevdiğim kızı göreceksin..."

× × ×

"Lan yapma demekten anlamıyor musun?!" Gülerek kendimi korumaya çalışmaya devam ettim.

"Lan mı? Aşk olsun hiç bu tür laflar ağzına yakışıyor mu Güzelim?" Uygar gülerek elindeki hortumu üzerime tutmaya devam etti.

"Ya lütfen dur bak kulağıma falan kaçıyor!" Bir süre sonra su kesilince oflayarak ellerimi kulaklarımdan çektim.

"Ya neye dönderdin üzerimi!" Gülerek Uygar'ın omuzuna vurdum. 

"Serinlettim işte seni."

"Aman çok sağol." Uygar hortumu uzağa koyarak kolumdan tuttu ve binaya soktu.

"Bıraksana ya beni!"

"Oldu, sonra ıslat beni."

"Tamam söz veriyorum almayacağım hortum falan." Uygar bana bir kaç saniye baktıktan sonra kolumu bırakarak ilerlemeye başladı. Ben ise hızla sırtına atlayarak arkasından onu ıslatacak şekilde sarıldım.

"Lan, Nefes ne yapıyorsun?!"

"Hortumu almadım işte." Uygar gülerek bacaklarımdan biraz daha kaldırarak sırtında beni taşıyarak eve girdi.

"Fıtık oldum sanrım." Uygar beni koltuğa bırakınca omzuna tekrar vurdum.

"Felç ol inşallah... Ay tövbe." Ağzıma vurunca Uygar kahkaha atarak yanıma oturdu.

"Sıkıntı değil. Felç olursam bakarsın bana."

"Tabii bakarım."

"Neyse. Bu akşam seni bir yere götüreceğim." Ellerimi çırparak kocaman gülümsedim.

"Sevdiğin kızın yanına mı?"

"Ay ne meraklısın sevdiğim kızı görmeye. Evet, onun yanına gideceğiz."

× × ×

"Hazırlandın mı?"

"Bir dakika daha!" Öksürürken çantamın içine bir kaç eşya daha tıktıktan sonra odadan çıktım.

"Sonunda."

"Ne? Alış bunlara. Üstelik ben normal kızlara oranla daha hızlı hazırlanan birisiyimdir."

"Tabii canım. Çok belli oluyor." Gülümseyerek Uygar'ın koluna girdim.

"Ee, nasıl açılacaksın kıza."

"Seni seviyorum diye." Gözlerimi devirerek nefesimi verdim.

"Çok güzel." Uygar gülümseyerek kolumu sıktı.

"Gittiğimiz zaman görürsün."

"Peki anne." Gülümseyerek yürümeye devam ettik.

Sokağın başında beklerken çağırdığımız taksi gelince içine binerek ilerlemeye başladık.

Yaklaşık yarım saatin sonunda taksi durunca içinden çıkarak geldiğimiz lunaparka anlamayan gözlerle baktım.

"Kız burada mı?" Uygar yanıma gelince kolumu koluna sararak yürümeye başladı.

"Evet. Birazdan gireceğimiz yerde." Kafamı sallayarak Uygar'ın kolunda beni götürmesine izin verdim.

Bir kapının önüne gelince Uygar elindeki iki jetonu çalışana vererek kapıyı açtırdı. İçerisi aynalarla doluydu. Hani şu sizi farklı farklı gösteren aynalardan.

"Ee hani kız nerede?"

"İlerle bir aynanın önüne." Kaşlarımı çatarak dediğini yaptım ve bir aynanın önünde durdum. Bedenimi aşırı şişman gösteren aynaya bakarak kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Çok şirin oldun." Uygar gülerek bana bakarken ben kaşlarımı daha da çatarak ona baktım.

"Kız nerede?" Uygar daha geniş gülümseyerek arkama geçti.

"Beyaz peruk falan alsaymışım keşke." Bakışlarımı aynadan çekerek arkamı döndüm ve Uygar'ın yüzüne baktım.

"Uygar, sevdiğin kız nerede?!" Sesim titrerken Uygar omuzlarımdan tutarak beni tekrar aynaya döndürdü.

"Karşına getireceğim demiştim." Sağ gözüm hafiften seğirmeye başlarken kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Şaka yapmıyorsun?" Uygar yavaşça kafasını iki yana salladı.

"Uygar şaka yaptığını söyle!"

"Seni seviyorum Güzelim..."

× × ×

Seviliyorsunuz

KALPSİZWhere stories live. Discover now