Bölüm 56 / Ziyaret

1.9K 111 81
                                    

Sığamıyordum. Ne bu yatağa, ne bu odaya, ne bu eve, ne de bu bedene. Taşıyamıyordum kalbimi. Ağır geliyordu. Taşıyamıyordum ruhumu sanki. Ağır geliyordu. Düşüncelerim, kafamın içerisinde dinmek bilmeyen bağırış sesleri, delirmeme neden oluyorlardı. Kulaklarımı kapatıyordum bazen, bazen de kulaklarımı sağır etmek ister gibi müzik dinlemeye çalışıyordum kulaklıkla. Ama olmuyordu. Ne Sefa'nın sözleri çıkıyordu aklımdan, ne Araf'ın götürülmeden önce bana gülümseyerek bakan yüzü siliniyordu baktığım tüm yerlerden, ne de abimle geçirdiğim güzel günler yok oluyordu zihnimdeki anı defterimden...

Telefonuma gelen bildirim sesi ile masanın üzerinde duran telefonuma uzandım. Doktordan mesaj gelmişti. Randevu tarihinin geçtiğini ve benim henüz hastahaneye uğramadığımı hatırlatmak istemişti. Gözlerimi kapatıp derince bir nefes verdim dışarıya. Daha sonra kalkıp hazırlanmaya başladım, hastahaneye gitmek için. Hem belki bu durum biraz da olsa kafamı dağıtmama neden olabilirdi.

Ayaklarımı yatağın kenarından sarkıtarak yorgandan ayrıldığım anda bir ürperti hissettim. Her zaman böyle oluyordu. Ne zaman yatağımdan çıksam ufak da olsa bir üşüme hissi sarıyordu etrafımı.

Dolabımda aldığım pantolon ve ince kazağı üzerime geçirerek saçımı rastgele topuz yaptım. Sırt çantamın içine birkaç bir şey doldurduktan sonra evden ayrılarak otobüs durağına ilerledim.

× × ×

"Nasıl hissediyorsun?"

"Bu aralar, kalbimi birileri sıkıyormuş gibi hissediyorum. Ve bu çok sık olmaya başladı." Doktor kafasını anladığını belirtmek istercesine hafifce salladı.

"Egzersizlere devam ediyorsun, değil mi?"

"Evet."

"Güzel. Sporun çok önemli olduğunu daha önce de konuşmuştuk zaten... Seni çok stres yapmaman konusunda sert bir şekilde uyardığımı hatırlıyorum. Ömrünü kısaltmak istemezsin Nefes." Nefesimi verirken gözlerimi kapattım. Doktor ilaçlarının dolarını tekrar ayarlayarak not ettikten sonra sandalyesinde kalkarak karşımdaki koltuğa yerleşti.

"Nefes'ciğim, bak. Her şey tamam. Randevu zamanını birkaç gün geçirmen bile çok fazla önemli değil ama, stres yapman, ameliyattan sonra yapacağın çok büyük hataların başında geliyor."

"Elimde değil."

"Antidepresan kullanıyorsun, değil mi?" Kafamı olumlu anlamda sallayarak cevap verdim.

"Psikoloji doktoruna sizin daha sık görüşmenizi istediğimi söyleyeceğim."

"Psikiyatristin benim stres yapmamamı sağlayacağını düşünmüyorum." Üstelik hiçbir şeyi ona bile anlatmamışken.

"Daha genç yaşında bu kadar stres yaparak kendini öldürmeni istemiyorum. Herkesin sorunları vardır. Tamam, anlıyorum seni ama lütfen, stres yapma. Kafana taktığın konuların senin hayatından daha değerli olduğunu düşünüyorum." Doktor gülümseyerek masasının üzerinde duran, bir şeyler karaladığı kağıdı ve ilaçlarımı bana uzattı.

"İki hafta sonra tekrar kontrole gel ve bu sefer lütfen zamanında gel." Gülerek kafanı salladım ve elimdekileri çantama koyarak ayağa kalktım.

"Zamanında gelmeye çalışacağım. İyi günler."

"Sana da." Çıktığım odanın kapısını kapatarak yol boyunca kulağımda olan kulaklığımı tekrar taktım. Evden çıkmadan önce kafam biraz dağılır diye mi düşünmüştüm? Gerçekten çok işe yaradı. Şimdi evdekinden daha fazla doluydu kafam.

Müzik dinlemek için elime aldığım telefona gelen mesaj bildirimini görünce gülümsedim.

'Daha iyiyim.' Feyza'dan gelen 'Nasılsın?' mesajına cevap verdikten birkaç saniye sonra tekrar bildirim geldi telefonuma.

KALPSİZWhere stories live. Discover now