Bölüm 38 / Kayıp

2.7K 161 181
                                    

"Merhaba." Kapıyı açan Canan Teyzemin heyecanlı yüzü yavaş yavaş yok olurken başını salladı.

"Merhaba. Hoş geldin kızım. Uygar'dan haber mi var?" Kaşlarımı çatarken kafamı hafif yana eğdim.

"Bir haber mi bekliyordun?" Canan Teyze gözünü kapatarak derin bir nefes verdi.

"Gel içeri geç." Çenem hafiften titremeye başlarken ayakkabılarımı çıkarttım. Canan Teyze'nin çekildiği kapıdan içeri geçerek salona ilerledim. Canan Teyze arkamdan gelerek kanepeye oturunca ona döndüm.

"Ne oldu Uygar'a?"

"Beş gündür haber alamıyorum ondan. Hiç böyle ortadan kaybolmazdı. Sana ulaşmaya çalıştım ama ne numaran vardı ne de kaldığın yeri biliyordum."

"B-beş gün mü?"

"Kızım sen iyi tanıyorsun Uygar'ı. Sana değer verir o. Hatta benden bile çok değer verir. Sen bilirsin nerede olduğunu, nereye gidebileceğini. Söyle bana kızım, lütfen." Canan Teyze'ye arkamı dönerek dudaklarımı birbirine bastırdım. Beş gün dedi. Beş gün önce... söylemişti bana beni sevdiğini.

Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken omzumda bir el hissettim.

"Kızım ağlama, koskoca oğlan. Ben anneliğin yan etkisi olarak kafamda türlü türlü senaryolar oluşturuyorum. Belki de bir yerlerde takılıyordur." Hıçkırıklarım serbest kalırken dönerek omzumdaki elin sahibine sarıldım.

"Özür, özür dilerim."

"Kızım ne saçmalıyorsun? Sen bir şey yapmadın ki!" Canan Teyze'den ayrılarak hızla kapıya yöneldim.

"Nefes nereye?!" Kapıyı arkamdan kapatarak hızla merdivenlerden indim. Ağlayarak... Başına bir şey gelirse eğer yaşayamazdım ki ben. Benim yüzümden başına bir şey gelirse... Olmamalıydı. Böyle olmamalıydı.

Apartmandan çıkarak karşı kaldırım taşına oturdum. Başım feci halde dönerken aklımda ezbere bildiğim ilk numarayı yazdım, arama tuşuna bastım. Öksürürken telefonu kaldırarak kulağıma dayadım ancak telefon çalmadı. Onun yerine bir kız sesi çıktı. 'Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor...'

Ağzımdan bir hıçkırık daha kaçarken tekrar bastım arama tuşuna. Tekrar aynı kadın çıktı. Tekrar bastım, yine o kadın çıktı. Arka arkaya bastım o tuşa ama o kadın hiç gitmedi. Aynı şeyi tekrar edip durdu. Ulaşılamıyor... Uygar'a ulaşamıyorum. Hep yanımda olan kişiye ulaşamıyorum. Her zaman sırtımı dayadığım kişiye ulaşamıyorum. Tek dostuma ulaşamıyorum. Lanet olsun ki beni sevdiğini söyleyen adama ulaşamıyorum...

× × ×

3 Hafta Sonra...

"Artık özgürüm..." Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken kendi halime kahkaha atarak gözümden akan yaşları silmeye çalıştım.

"Ya özür dilerim ben kitaba kendimi çok fazla kaptırdım... Öldüler ya. Ben kötü sonlu kitaplara dayanamıyorum işte böyle." Burnumu çekerken öksürüklerim etrafa saçılmasın diye sağ elimi ağzıma götürdüm.

"Of her ağladığımda falan belirtiler daha bir gösteriyor kendini. Ben, ben hemen geliyorum." Ayağa kalkarak daha fazla rezil olamamak amacıyla odadan çıkarak bir çaprazındaki kendi odama girdim. Etijerin üzerindeki ilaçlardan birini alarak ağzıma sıktım. Derin bir nefes alarak yatağa oturdum. Elimi boğazıma götürüp soluklanmak için kendime biraz zaman tanıdım.

Birkaç dakika sonra kendimi biraz daha iyi hissetmiştim. İlaçların yanında bulunan telefonuma uzanarak tarihe baktım. Birkaç gün. Son birkaç gün...

Tekrar Azra'nın yattığı odaya geçerek benim için odaya getirilmiş olan koltuğa oturdum.

"Ö... özür di-lerim." Gözlerim kocaman açılırken yuvarlak bir şekil almış ağzım kocaman bir gülümsemeye döndü.

"Azra! Azra konuştun! Azra konuşuyorsun! İyileşiyorsun! Araf, Araf'a söyleyip geliyorum ya çok sevinecek!"

"Yok." Kapıyı büyük bir hevesle açtığım an gelen ses ile durup Azra'ya baktım.

"Ne?"

"Kapıyı kapat... Söyleme." Kaşlarım tekrar çatılırken dediğini yaparak kapıyı kapattım.

"Azra saçmalama! Ne demek söyleme! O senin eşin. Böyle konuşabildiğini görse... Çağırayım onu tamam mı? Sohbet falan edin... Ne bileyim işte. Konuş onunla. Mutlu olur. Çok... mutlu olur."

"Birkaç gün sonra... hani yıldönümünde." Gülümsedim.

"Anladım. Hediyem o olsun diyorsun." Azra kafasını iki yana salladı, yavaşça.

"Asıl hediyemden önce... ufak bir sürpriz olsun diyorum."

"Asıl hediyen ne?"

"Boşver." Anladığımı belirtircesine kafamı olumlu anlamda salladım.

"Sen, daha yeni mi konuşmaya başladın?"

"Yok. Birkaç... hafta olmuştur... Kapıyı kilitler misin?" Tekrar kafamı sallayarak ayağa kalktım ve kapıyı kilitledim. Azra elleriyle destek alarak doğrulmaya çalıştı. Yardımcı olarak oturmasını sağladım.

"Oturmayı özlemişim." Gülümsedim.

"Sen, özür mü dilemiştin?" Daha yeni aklıma gelen detayı doğrulamak için Azra'ya baktım.

"Evet... Özür dilerim. Sorma... nedenini." Bir çatılıp bir düzelen kaşlarım tekrar çatıldı.

"Uygar... haber var mı?" Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır... Benim yüzümden ailesi haber alamıyorum ondan. Bir ay oldu... Nereye gidebileceğini ne ben, ne ailesi. Kimse bilmiyor."

"Suçlama kendini... Abin yerine koyduğun birini... onun gibisi duygularla sevememen... normal." Gözlerim dolarken omzumu silktim hafifçe. Her şeyimi anlatmıştım Azra'ya.

"Ya, ben senin iyi olmana çok sevindim. Kontrole gelen hemşireye falan neden söylemedin iyi olduğunu?"

"Araf'a söylerdi." Öksürürken kafamı olumlu anlamda salladım.

"Onu... seviyorsun değil mi?"

"Kimi?"

"Mavi Gözlü Dev'i..." Azra hafifçe gülümserken ben boğulmaktan kurtulmuşçasına öksürdüm birkaç kez.

"Yani. Seviyorum tabii. Sonuçta o kadar yardımcı oldu bana. Babamın te-"

"Nefes. Ne anlamda... dediğimi biliyorsun..." Allah'ım nasıl bir durumun içerisindeyim ben şu anda? Lanet ediyorum şu an kendime. Doğru söylemek varken söyleyecek bir yalan aradığım için... Küfrediyorum kendime. Evli bir adama karşı bir şeyler hissettiğim için... Ve şu an öyle bir durum var ki, o evli adamın eşi bana kocasına aşık olup olmadığımı soruyor. Ölmek istiyorum şu an. Ölüp yok olmak...

"Azra saçmalama. O senin kocan. Ne haddime benim onu sevmem?"

"Nefes... Kalp bu. O adamın evli olup ol... olmadığına bakmaz." Azra arada soluklanarak söylediği cümle bittiğinde telefonum çalmaya başladı. Daralan nefesim ile denizde boğulurken bir can simidi bulmuşcasına telefonuma sarıldım.

"Efen-"

"Nefes! Nefes Uygar bulundu! Durumu iyi değil! Acilen hastahaneye gelmen lazım!"

× × ×

Seviliyorsunuz 💙

KALPSİZWhere stories live. Discover now