Bölüm 24 / Oda

3K 165 199
                                    

"İki haftadan fazla oldu. Bir şeyler bulabildin mi?" Araf ağzına attığı salatalık dilimini çiğnerken kafasını yavaş hareketlerle bir sağa bir sola yatırdı.

"Yani."

"Neler buldun?" Gülümseyerek sandalyede dikleştim. Masaya oturduğumdan beri bir kere bile ağzıma götürmediğim çatal ile peynire eziyet etmeyi bırakarak merakla baktım ona.

"Var işte bir şeyler." 

"Bulamadın değil mi hiçbir şey?" Araf oflayarak çatalını masaya bıraktı.

"Nefes öyle kolay mı sanıyorsun polislerin bile bulamadığı bir katili bulmak? Üstelik üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmişken."

"Ya kolay olmadığını biliyorum. Ama ne bileyim... merak etmiştim sadece." Yutkunarak masadan kalktım.

"Tabağını bitir." Oflayarak tekrar oturdum kalktığım yere. Geçen sefer yaptığı gibi ağzıma bir şeyler tıkmasını istemiyordum. 

"Lan somurtup durma."

"Ya ağladığıma karışıyorsun bari buna karışma."

"Çok tipsiz oluyorsun."

"Umrumda değil."

"Farklısın."

"Bilmem."

"Kilo almışsın."

"Ne?" Şaşırarak Araf'a baktım. O ise kahkaha attı.

"Sabah yemeyerek boşalttığın mideni gece uykundan uyanarak falan mı dolduruyorsun? Çünkü benim gördüğüm kadarıyla hiçbir şey yemiyorsun. Ve ciddiyim. Kilo almışsın." Araf hâlâ gülerken ona son kez baktım. Hızla ayağa kalktım ve kaldığım odaya koştum. Odaya girerek kapıyı kapattım ve dolapta bulunan boydan aynanın karşısına geçtim.

Kaşlarım çatılırken ağzım açılmıştı. Gerçekten kilo almış gibiydim. İyi de ben doğru düzgün bir şey yemiyordum ki!

Yüzümü avuçlarımın arasına alarak ofladım ve yatağa oturdum. Bacaklarımı altımda toplayarak bağdaş kurdum. Acaba az hareket ettiğim için mi oluyor desem az hareket de etmiyordum ki. Üstelik bir şey yemediğim için hiç hareket etmesem bile kilo alacağımı sanmıyorum. Sanırım... dengem bozulmuştu.

"Farklı olsan da bir olayda normal kızların verdiği tepkiyi verebiliyormuşsun." İrkilerek Araf'a baktım. Kapıda dikilip bana bakıyordu. Nefesimi vererek gözlerimi devirdim.

"Spora göndermemi ister misin?" Dişlerimi sıkarak yüzüne baktım. Resmen dalga geçiyordu benimle.

"Ya dalga geçmesene."

"Geçmiyorum." Bıyık altından gülüyordu. Gözlerimi kapattım.

"Tamam be üzülme hemen. Böyle daha iyi olmuşsun. Hatta sen geceleri yemeye devam et, birkaç kilo daha al. Çok daha iyi olur o zaman."

"Ya ben gece bir şey yemiyorum ki. Ben hiçbir şey yemiyorum bile." Öfkeyle Araf'a baktım ancak onun yüzünde eğlenen bir ifade vardı. Şakasına söylemişti gece bir şey yediğimi.

"Oh eğlen sen." Araf tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Zoruna falan mı gitti."

"Hayır."

"Ee." Oflayarak yanaklarımı şişirdim. Araf ise kafasını iki yana sallayarak bir kaç adım geri giderek kapıdan çekildi. Yan tarafta bulunan kapıyı açtı ve odaya girerek kapıyı kilitledi.

Nefesimi vererek henüz hiç okumadığım kitabımı alarak odadan çıktım ve aşağıya indim. Mutfaktan geçerek bahçeye çıktım. Havuzun kenarındaki koltuğa, sevdiğim yere oturarak kitabın kapağını açtım ama başımın birden dönmesiyle gözlerimi kapatarak tekrar kapattım kitabı. Ciğerlerimden bir kaç öksürük yükselirken nefesim sıklaşmıştı sanki. 

Derin derin nefesler çekmeye çalıştım içime. Yaklaşık on dakika boyunca bekledim. Biraz daha iyi olmaya bekledim. Nefesimin düzene girmesini bekledim. Nedenini bilmiyordum ama baş dönmeleri, nefes darlıkları bu aralar normalden fazla olmaya başlamıştı.

Kitabımın kapağını açtım. Dikkatimi kitaba vermeye çalıştım ancak olmadı. Başım dönerken kitap okumak eziyet gibi geliyordu sanki.

Oflayarak tekrar kalktım. Sıkıntıdan ne yapacağımı bilmiyordum. Kitabımı tekrar elime alarak on dakika önce çıktığım odaya doğru ilerledim. Uykum vardı sanırım. Biraz dinlensem iyi olacaktı.

Merdivenleri tırmanmaya başladım. Sonuna gelince adımlarımı yavaşlattım ve sonra durdum. Araf kaldığım odanın yan tarafında bulunan kapıya gözlerini kapatmış bir şekilde yaslanmıştı. Çenesi kasılmış gibiydi. Belki de dişlerini sıkıyordu. Kaşları çatıktı. Benim de kaşlarım çatılırken o derin bir nefes aldı ve göz kapaklarını yavaşça kaldırarak mavi gözleri ile bana baktı. O an farkettim sağ elini yumruk yaptığını. Bir şeye sinirlenmiş gibiydi. Belki de acı çekiyordu. Acı çekmek... sanki gözlerinde görüştüm bunu. Bir nedenden dolayı acı çekiyor gibiydi. Bir insan neyden dolayı acı çekerdi? Aşık olduğu onu sevmediğinde? Bir yakınını, sevdiği bir yakınını kaybettiğinde? Yalnız kaldığı için? Belki de çok başka bir nedenden dolayı. Nedenini bilmiyordum ama bir his oluşmuştu içimde... Mavi Gözlü Dev acı çekiyordu.

Öne doğru bir adım attığımda Araf yutkunup bir kaç kez yalandan öksürdü. Daha sonra sağ elini saçına atarak yanımdan geçti ve merdivenlerden indi. Karşımdaki odanın kapısına baktım. Merak etmiştim. Ne vardı o odada? Haftada bir kere öğlenden sonraya kadar kaldığım odadan çıkamıyordum. O zaman yanlış duymuyorsam buradan sesler geliyordu.

İlerleyerek kapının önünde durdum. Elimi kapının koluna attım. Kolu aşağıya indirdim ancak bir şey olmadı. Kapı açılmadı. Kilitliydi. Kaşlarımı biraz daha çattım. Bu evdeki hiçbir odayı bilmiyordum. Araf hangi odada uyuyor, onu bile. Bir tek kendi kaldığım odayı biliyordum koskoca evde. Ama bu odayı merak etmiştim. Nedenini bilmiyordum ama içeride ne olduğunu deli gibi merak etmiştim...

× × ×

💐o odada ne olabilir?

💐Sizce Nefes neden kilo aldı?

Seviliyorsunuz 💜

KALPSİZWhere stories live. Discover now