Bölüm 13 / Canavarla Anlaşma

4.4K 242 223
                                    

Başımı yasladığım yer hafifçe titriyordu. Bu da başımdaki ağrıyı daha da çekilmez hâle getiriyordu. Ama gözlerimi açmadım. Kafamı her neye yasladıysam kaldırma zahmetine girmedim. O kadar küçük bir hareketi yapmak için bile enerji bulamadım kendimde.

Bekledim... hareket etmeden, gözlerim kapalı bir şekilde kendime gelmeyi bekledim. Ve kendime geldikçe oturduğum yerin de hareket halinde olduğunu hissettim. Nefesimi verirken birkaç öksürük çıktı ağzımdan. Öksürükle beraber omuzlarım sallanınca kafam yasladığım yere daha çok çarptı. Yüzümü buruştururken ağzımdan bir inilti kaçtı. Elimi kafama götürürken gözlerimi hala açmamıştım. Hâlâ fazlasıyla yorgundum.

Yanımdan öfkeli nefes alış veriş sesleri geliyordu. Derin bir nefes verdim. Artık gözümü açabilecek durumdaydım ama bu seferde korkudan açmadım. Göz kapaklarımın içi kırmızımsı bir ışıkla doluydu. Büyük ihtimal sabah olmuştu ve yüzüme güneşin ışıkları vuruyordu.

"Hâlâ kendine gelemedin mi?" Derin bir nefes daha verdim. Ben en son gülümsemiştim değil mi? Şansım ilk defa varlığını belli etmişti ama ben onun bir daha olmayacağını bildiğim için gülümsemiştim. Yine gülümsedim. Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken açmadım gözlerimi.

"Kafayı mı yemeye başladın?" Kendi kendime gülümsememden bahsediyordu. Umursamadım. Silmedim yüzümdeki gülümsemeyi.

"Gözlerini aç." Dediğini yapmadım ve bu umursamazlığımın onu daha da çıldırtacağını tahmin edebiliyordum.

Araf güler gibi nefesini vererek arabayı durdurdu.

"Benden niye kaçmaya çalışıyorsun?" Sakince sordu. Cevap vermedim. Gözlerimi açmadım. O ise kapıyı açarak yavaşça dışarıya çıktı. Gözlerimi açtım. Arkasından baktım.

Güneş çoktan doğmuş gibiydi. Hâlâ orman gibi bir yerdeydik ve arabaya sanki yeni binmiştik. Ben kaç saat boyunca ağacın altında uyuyakalmıştım?

Araf bir ağacın gövdesine yaslanarak ağzına sigara yerleştirdi. Derince içine çektiği dumanı ağzından dışarı gönderirken bir şeyler düşünüyor gibiydi. Umursamadım. İfadesiz bir yüz ifadesi ile döndüm önüme.

Bir süre sonra şoför kapısı açılınca bakışlarımı arabaya binen Araf'a çevirdim. Bana bakmadan arabayı çalıştırdı ve boş yolda ilerlemeye başladı. Ne yani, bana kızmayacak mıydı? Kızacak gibi bir havası vardı halbuki.

"Kızmayacak mısın bana?"

"Kızmam mı gerekirdi?" Omzumu 'bilmem' dercesine hareket ettirdim.

"Öyle bir potansiyel yok mu sende?" Dişlerini sıktı sanki. Anlayamadım. Derin bir nefes aldı. Yutkundu. Neden yaptığını anlamadım.

"Şahsen bahçede vurduğun adamdan sonra bu durumda beni falan da öldürürsün sanıyorum."

"Nefes yeter! Bana canavarmışım gbi davranmayı kes!" Araf birden bağırınca sinirle gözlerimi kapattım.

"Ne yaptım lan ben sana! Orada saçma sapan bir şey gördün diye bir canavar olamam ben!"

"Canavarsın! Bir insanı öldürmek canavarlıktan başka bir şey değil!"

"Canavarım öyle mi!"

"Evet!" Araf sinirle gülümsedi.

"Ben senin düşündüğün aksine bir insanı sebepsiz yere de öldürmem! Ağabeyinin ölümü canını düşündüğümden de fazla yakmış olmalı!" Birden söylediği şeyle donup ona baktım. Neden ağabeyimi karıştırmıştı ki şimdi?

"Ağabeyim ne alaka?" Sesimi kısıp konuşunca o da arabanın hızını yavaşlattı.

"Ağabeyini öldüren kişiyi öldürmeyi isterdin değil mi?" Tekrar sakince konuşmaya başladı. Garip davranıyordu.

"Ben bir insanı öldüremem."

"Ama öldürmek istedin." Gözlerimi kapatıp nefesimi verdim. Ağlamayacaktım...

"Evet. Evet istedim. Ama dedim ya ben bir insanı öldürmem"

"Büyük konuşuyorsun. Her şey senin isteğine bağlı olmuyor maalesef. Öyle bir zaman geliyor ki yapmam, yapamam dediklerini yaparken buluyorsun kendini. O anki durumun seni yapman için zorluyor. Şimdi öldürmem demek kolay. Peki ağabeyinin katilini karşında görsen yine aynı şekilde diyebilir miydin? En olmadı onun canını yakmaya çalışırsın." Bir şey demedim. Sadece nefesimi kontrol etmeye çalışırken kafamı cama çevirdim ve yanından geçtiğimiz arabaları saymaya başladım. Haklıydı. Ağabeyimi öldüren kişinin en azından canını yakmak istiyordum. Ama bu benim de canavar olduğumu göstermezdi değil mi?

"Ağabeyinin katilini bulup önüne getirsem ona ne yapardın?" Ağladığımı görmesin diye ona dönmedim. Hâla dışarıyı seyrederken omzumu kaldırıp indirdim ve sesimin düzgün çıkması için boğazımı temizledim.

"Bilmem. Sanırım dediğin gibi o zaman ki durumuma bağlı." Araf'ın güldüğünü hissettim.

"Beni haklı bulman gururumu okşadı küçük kız." Bunu alayla söylediğini biliyordum. Ama umursamadım. Aklım dediği şeyde takılı kalmıştı. 'Ağabeyinin katilini bulup önüne getirsem ona ne yapardın' Ağabeyimin katilini bulmak. O pisliği bulup hapse tıktırmak.

"Ağabeyimin katilini bulabilir misin?" Söylediğim şey ile bedeninin şaşkınlıkla kasıldığını ve kaşlarının çatılmasını izledim. Bana anlamadığım bir bakış attı ve tekrar yola döndü.

"Ağabeyinin katilini bulup önüne getirsem ona ne yapardın, dedin. Onu bulabilir misin?" Hâlâ kaşları çatıktı ve cevap vermedi. Bende gülümseyip önümdeki yola baktım.

"Pardon, ben ne diye senden bir şey istediysem."

"Bir canavarla anlaşma yapmayı kabul edebilecek misin?" Nefesimi verip tekrar ona baktım.

"Bulacak mısın?"

"Tüm dediklerimi yapacak mısın?" soruma sorumla karşılık verdi. Eğer sözünden çıkmazsam ağabeyimin katilini bulacaktı. Gülümsedim. Kafamı olumlu anlamda sallayınca bu sefer onun dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı. Ama yine gerçek bir gülümseme değildi.

"E o zaman anlaştık."

"Anlaştık." Göz yaşlarım dinince derin bir nefes aldım. Bir canavarla anlaşma yapmıştım ama sonunda ağabeyimi öldüren kişi bulunacaktı. Polisler bile bulamamıştı ama Araf'ın bulacağına emindim. En azından öyle hissediyordum ve bu kez hislerimin doğru çıkmasını umarak gözlerimi kapattım...

× × ×

💐Araf dediğini yaparak Gökalp'in katilini bulur mu?
💐Nefes'in Canavar dediği kişiyle anlaşma yapması doğru mu sizce?

Seviliyorsunuz 💙

KALPSİZWhere stories live. Discover now