Bölüm 14 / Mimar

4.2K 239 231
                                    

Bir yerlerden ses mi geliyordu? Neydi bu... kapı tıklatılması mı? Evet, kapı tıklatılıyordu ve bu ses beynimin içindeki duvarlara çarparak yankı yapıyordu. Rahatsız edici sesi susturmak için gözlerimi açıp yattığım yerden doğruldum ve hâlâ hafiften tıklatılan kapıya bayık gözlerle baktım. Eve daha iki saat önce gelmiştik ve ben henüz uyuyamadan uyandırılıyor muydum?

"Efendim?" Nefesimi verip kapının açılmasını izledim. Mavi Gözlü Dev kapıyı hafifçe açıp kafasını içeri uzattı.

"Aşağıya gel." Onun duymayacağı şekilde oflayıp kafamı salladım. Araf açtığı kapıyı geri kapattıktan sonra yataktan ayaklarımı sarkıtıp banyoya ilerledim.

İhtiyaçlarımı gördükten sonra üzerimdekileri değiştirdim ve odadan çıktım. Hâlâ ayakta uyuyordum. Niye uyandırmıştı ki beni?

Aşağıya indiğimde Araf her zaman ki gibi elindeki tableti ile bir şeyler yapıyordu. O da benimle birlikte eve gelmişti ve belki hiç uyumamıştı. Nasıl böyle dinç kalabiliyordu?

"Gece gece kaçmaya çalışmasaydın güzel bir uyku çekerdin."

"Hı?" Gözlerimi kırpıştırıp bana yüzündeki ufak bir gülümsemeyle bakan Dev'e baktım.

"Niye uyandırıldım?"

"Açım. Şirkete gitmem gerekiyor kahvaltı hazırla." Kaşlarımı çatarak kafamı yana eğdim.

"Akşam yemeğini de yapacaksın. Hatta bundan sonra tüm yemekleri sen yapacaksın ve akşama kırmızı mercimek çorbası istiyorum. Yanına bir şey yapmana gerek yok."

"Hani çorbayı sevmemiştin?" Araf omuz silkip tekrar tablete baktı.

"Sevmedim. Ama yapmanı istiyorum." Gözlerimi devirip mutfağa doğru bir kaç adım attıktan sonra durup Araf'a baktım.

"Şimdi ne istiyorsun? Yani kahvaltıda..."

"Ne istiyorsan yap." Kafamı olumlu anlamda sallayıp mutfağa geçtim. Her yeri karıştırmam sonucunda bulduğum patatesleri soydum ve kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Madem tüm yemekleri ben yapacaktım bu mutfağı bir ara ezberlemem gerekliydi sanırım.

Kahvaltıyı hazırlarken çoğu dağılmış olan uykum sayesinde bir şeyleri kırmadan işimi bitirebildim. Araf'ı çağırıp salona geçtim. Canım yine bir şey yemek istemiyordu.

"Bak ben çıkıyorum bir salaklık yapmaya kalkma." Salon koltuğunda otururken mutfaktan çıkan Araf'a baktım ve kafamı olumlu anlamda salladım.

"Ağabeyimin katilini araştıracaksın değil mi?" Araf askılıktan deri ceketini alırken sorumla durdu ve kaşlarını çatarak bana baktı.

"Evet."

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim."

"Etme. Özellikle de bu konuda teşekkür etme." Kaşlarım çatılırken Araf evden çıktı. Karşılıklı yaptığımız, ben de onun istediklerini yapacağımı için teşekkür etmemi istememiş olabilirdi.

Nefesimi verip en az yatak kadar rahat olan koltuğa yaslandım ve gözlerimi kapattım. Uykumun çoğu dağılmış olabilirdi ama ben o olan azıcık uykumla gün boyu zombi gibi gezmek istemiyordum.

× × ×

Çorbayı kaseye koyup masaya yerleştirdikten sonra Araf'ı mutfakta bırakıp salona geçtim. Kitaplarım masanın üstünde duruyordu. Araf gelirken mekanda kalan kitaplarımı düşünüp getirmişti. Kanepeye oturup birinci sınıf kitabını elime aldım ve uzun zamandır çalışamadığım ders notlarına göz atmaya başladım. Üniversite okuyamamıştım ama belki bir şekilde hayalini kurduğum mesleğe sahip olabilirdim.

Defteri kanepenin yanına koyarak kitaptan notlar çıkartmaya başladım. O sırada oturduğum kanepe hafif çöktü. Başımı kitaptan kaldırıp yan tarafıma baktığımda Araf elindeki sunum çantasından bir şeyler çıkartıyordu. Eline aldığı büyük kağıdı masaya koyarken ağzım yavaşça açılmaya başladı. Araf ne işi yapıyordu?

"Ne oldu?" Gözlerimi masanın üstünde duran kağıttan çekip bana çatık kaşlarla bakan Araf'a çevirdim.

"Hiç." Yutkunup bir şey demeden önüne dönen Araf'a baktım.

"Yada şey..." Araf nefesini verip bana 'ne var' dercesine baktı.

"Sen çizim yaparken... izleyebilir miyim?" Araf gözlerini kısıp bana baktıktan sonra uzanıp hâlâ kanepenin kenarında duran kitaplarımı aldı. Kapağına baktıktan sonra iç sayfalarını kurcalamaya başladı.

"Sen üniversite okumuyorsun diye biliyordum." Omzumu silktim.

"Geçen senenin kitapları. Uygar'dan aldım. Boş durmamak için de çalışıyorum bazen."

"Mimar mı olmak istiyorsun?" Gülümseyip kafamı salladım.

"İyi. Dikkatimi dağıtmadan izleyebilirsin ama pek anlar mısın, bilemem."

"Teşekkür ederim." Araf bana gözlerini devirdikten sonra kitaplarımı kenara koydu ve ayağa kalktı. Eline aldığı iki sodanın birisini bana uzattı. Gülümseyerek aldım. Ama içmeyecektim. Sadeydi. Ve ben sade soda sevmezdim.

"Şey... neyi çiziyorsun?"

"Dikkatimi dağıtmayacaktın?"

"Ya tamam sadece bunu söyle başka konuşmam." Elindeki şişeden bir yudum aldıktan sonra bana bakmadan konuştu.

"Alış veriş merkezi." Kafamı sallayıp Araf'ın kağıt üzerinde yaptığı çizimleri izlemeye başladım. Dediği gibi bazı şeyleri doğal olarak anlamıyordum ama yaptığı hesapların bir kaçını ben de yapabilirdim.

"Al."

"Hı?" Önüme bir kağıt ve kalem bırakarak tekrar önüne döndü.

"Sokak resmi çiz." Gülümseyip kalemi ve cetveli elime aldım.

Bildiğim kadarıyla hesaplamaları yapıp perspektif sokağı çizdim. Araf'a baktığımda o işiyle ilgileniyordu ve rahatsız etmemek için kalemi bıraktım. Kitaplarımı tekrar elime aldım. Araf çizimime göz ucuyla baktıktan sonra koltuktan kalktı ve bir odaya girdi. O sırada onun çizdiği plana baktım. Umarım bir gün ben de böyle bir çizim yapabilirdim.

"O kitapları ver." Masaya bir çok kitap, defter bıraktıktan sonra elimdeki kitabı aldı.

"Ya ne yapıyorsun?" Tekrar kanepeye oturdu ve masadaki kitapları önüme bıraktı.

"Madem çalışmak istiyorsun al. Öyle oradan buradan aldığın kitaplarla olmaz bu iş. İçinde ders CD'leri de var. Ben evde yokken televizyona takar çalışırsın."

"Ciddi misin?" Oflayarak önüne döndü.

"Kararımı değiştirmeden al. Ama seni uyarıyorum sakın bir şey yapma bunlara. Sana vereceğim defterlere yazarsın ne yazacaksan."

"Ya çok teşekkür ederim." Salak gibi sırıtarak üstten matematik kitabını aldım. Ben kendimi çoktan kitaplara kaptırmışken o çizimine geri döndü...

× × ×

Buraya kurguyu tavsiye edebileceğiniz, sevdiğiniz birkaç arkadaşınızı etiketler misiniz? 💙

Seviliyorsunuz 💜🍷

KALPSİZWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu