Bölüm 5 / Yakalanmak

7.6K 420 443
                                    

"Baba!" Babam ellerini cebine atıp ışığın ulaşmadığı köşeden çıktı ve bana doğru bir adım attı. Ayakta tam duramıyor gibiydi. İleri geri sallanıyordu. Sarhoş gibi... İçmiş olmalıydı ve bu durum benim açımdan hiç iyi değildi.

Babamın adamıyla beraber ben de bir adım geri gittim.

"Seni bulamayacağımı mı sandın?" Sarı dişlerini görebileceğim bir şekilde alayla sırıttı ve bir adım daha geldi bana doğru.

"Beni mahvettin!" Kalçam bankın arkasına değince sıçrayıp biraz yana gittim.

"Ben bir şey yapmadım." Sesim fısıltıdan yüksek çıkmıyordu. Göz yaşlarım gözlerimi zorluyordu. Akmak için... Tutmaya çalıştım. Hep yaptığım gibi.

"Her şeyimi kaybettim senin yüzünden. Batırdın beni. Bende seni mahvedeceğim." Dişlerinin arasından tıslamasına rağmen fısıltlsını sokağın sessizliğinden gayet rahat duyuyordum.

"Baba ne istediysen yaptım ben. Sırf seni üzmemek için yaptım. Sırf beni bir kere kızın olarak gör diye yaptım. Ama bu sefer benden istediğin şeyi yapamazdım. Bunu benden isteyemezsin. Bu kadarı fazlaydı anladın mı!" Ağzımdan hıçkırık kaçtığında gözlerimdeki yaşlar da serbest kaldı. Geri geri giderken ayağım kaldırım taşının kenarına geldi. Tam düşecekken kendimi durdurup kafamı tekrar kaldırdığımda babamın elindeki metali gördüm. Bana doğrultmuştu. Tam beklediğim gibi... Biliyordum bunun olacağını.

"Ben de seni mahvedeceğim!" Söylediği cümlenin aynısını bu sefer bağırarak tekrar etti.

Bir şey demedim. Hıçkırıklarım nefesimi keserken gülümsedim sadece. Gülümsedim... Ne kaçtım ne yalvardım. Madem öldürecekti... öldürsün. Ağabeyime kavuşurdum hiç olmazsa. Ve bu şekilde bana en güzel hediyeyi vermiş olurdu. 

Geri geri yürümekten artık vazgeçip yolun tam ortasında durdum. Sokak lambalarından yansıyan loş ışık tam anlamıyla öleceğim yeri hazırlıyordu.

Babam silahını sırıtarak kaldırdığında omuzlarımı kaldırıp başımı arasına gizlemek istercesine aşağı çekmeye çalıştım. Gözlerimi kapatıp bedenimi delecek olan yakıcı acıyı beklemeye başladım.

Sadece birkaç saniye sonra sokakta silah sesi patladı. Bağırarak ellerimi kulaklarıma bastırdım. Deli gibi titremeye ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Korkuyordum işte. Korkuyordum ölmekten. Ne kadar ağabeyime kavuşmak istesem de bu... bu farklı bir şeydi. Ölmek... korkunçtu.

Bedenimde bir acı hissetmeye çalıştım ama hiçbir şey yoktu. Ben mi hissizleştim diye düşünürken koluma birisinin dokunmasıyla tekrar bağırdım.

"Bırak lan beni!" Ağzımdan tekrar hıçkırıklar çıkarken babamın sesi ile gözlerimi korkuyla açıp etrafıma baktım. Araf hızla kolumdan tutarak beni sürüklercesine peşinde götürmeye başladı.

"Ne yapıyorsun ya?" Bulabildiğim sesimle beni tutan adamın ellerinden kurtulmaya çalıştım.

"Nefes!" Uygar'ın korkulu sesiyle bakışlarımı o yöne çevirdim. Silah sesini ve benim bağrışlarımı duyunca aşağıya inmiş olmalıydı. 

"Nereye götürüyorsun lan onu? Kimsin lan sen?" Uygar sinirle bağırıp bu tarafa doğru koşarken henüz bu gün tanımış olduğum Araf beni koltuğa yerleştirerek arabayı çalıştırdı...

× × ×

Daha bir kaç saat önce çıktığım eve geri getirilip salona yönlendirildim. Araf koltuğa ilerleyerek oturunca konuşmaya başladı.

"Akşam akşam kurtlar yememiş olabilir ama yinede geberiyordun."

"Seni ilgilendirmezdi. Hem nereden biliyordun ki babamın beni öldüreceğini?" Cidden bunu merak ediyordum. Babamın beni bulduğunu tahmin edip zamanında oraya gelmiş olamazdı.

"Sen evden giderken peşinden gittim. Nerede kalacağını merak ettiğim için. Sonra da eve geri dönmeyi gözüm kesmemişti oturuyordum orada bir bankta." Burnumu çekip kaşlarımı çattım.

"Neden yaptın ki? Yani niye merak ediyorsun nerede kaldığımı?"

"Keyfimin kahyası mısın? Hem bir vicdan meselesi boşver." Bir şeyler söylemek istiyordum ama susup kapıya baktım. Uygar kim bilir nasıl endişelenmişti.

"Ne yaptın babama?" Araf alayla gülüp başını iki yana salladı.

"Hayırlı evlat seni."

"Ona bir şey yapma. Onun... onun akl-" Araf oflayıp biraz dikleşti ve cümlemi tamamlamama izin vermedi.

"Babacığın biraz sarhoştu, ayılsın bırakacağım." Her ne kadar ona inanmasam da başka bir seçeneğim olmadığı için kafamı salladım ve kapıya baktım.

"Kurtlara yem olmakla ilgilenmiyorum. İyi geceler." Kapıya yöneldiğim an kolumdan tuttu. Ama bu sefer fazla sıkmamıştı.

"Hiçbir yere gidemezsin!" Anlamayan gözlerle ona baktım. Göz yaşlarım yanaklarımda kurumuştu ama burnum ısrarla akmaya çalışıyordu.

"Yine başlamayacaksın değil mi?"

"Zorlama odaya zorla kapatırım seni." Kolumu kurtarmaya çalışıp kaşlarımı iyice çattım.

"Ya neden yapıyorsun bunu? Evinde kalmak istemiyorum neden anlamıyorsun?"

"Nefes, zorlama!"

"Ya bıraksana beni! Niye tutmaya çalışıyorsun beni burada?" Gözlerim tekrar yaşarınca Araf kolumu fırlatır gibi bıraktı.

"Geberen abinin yaptığı şeyi yapıyorum aptal!" Söylediği şey ile durup şaşkınca ona baktım. Ne yani beni babamdan korumaya mı çalışıyordu?

"Defol odana." Dişlerinin arasından tıslamasına rağmen durup ona bakmaya devam edince kıravatını gevşetti.

"Defol odana!" Bu sefer bağırınca gözümden akmaya başlayan tuzlu sıvılar ile hıçkırarak uyandığım odaya koştum...

× × ×

💐Araf neden Nefes'i, abisinin yaptığı gibi korumaya çalışıyor? (Öhm öhm aranızda aklına klişe cevap gelenler olabilir. Ama buradan belirteyim, klişe değil 😁)

Seviliyorsunuz 💙

KALPSİZWhere stories live. Discover now