Bölüm 34 / "Özür Dilerim."

3K 145 166
                                    

"Uyandın mı?" Yattığım yerden tavana bakarken duyduğum ses ile kaşlarımı çatarak gözlerimi tekrar kapattım.

"Hastahanede olduğunun farkındasındır umarım." Farkındaydım ama ne buraya nasıl geldiğimin ne de onun burada olduğumu bilerek nasıl geldiğinin farkında değildim.

"Gurur yaparak yanımdan ayrılıyorsun ama çantanda numaramı taşıyorsun." Kaşlarımı çatarken gözlerimi araladım.

"Ne numarası?"

"Şimdi de yalan mı söyleyeceksin? Seni sabah bir bankta baygın bulduklarında hastahaneye getirmişler. Çantandan bir kağıtta yazılı benim numaram çıkmış. Üzerinde ismim yerine 'Mavi Gözlü Dev' yazan bir kağıtta." Araf'ın hafif güldüğünü hissettim. Alayla güldüğünü...

"O kağıdı evinden ayrılmadan önce yazmıştım. Çiçekli elbisenin cebinde kalmış. Attım sanıyordum. O çantaya nasıl girdi bilmiyorum."

"Peki Uygar denen çocuğun evinde kalmak varken evsizler gibi neden dışarıda bir bankta uyudun ki? Hem, aldığım bilgilere göre baban olacak o herifi hastahaneden çıkartmışsın. Onu kime bıraktın? Ona bakmaya gönüllü olacak birilerini bulup bulmadığını merak ediyorum." Sinirle nefesimi verirken sol koluma uzanıp serumu çıkarttıktan sonra aynı şekilde tavana bakmaya devam ettim.

"Ne benim neden sokakta uyuduğum, Uygar'ın yanımda olmadığım, ne de babamın nerede olduğu seni ilgilendirmez."

"Ayak bileklerin şişmiş. Artık ne hastasıysan onun belirtilerinden sanırım." Konudan konuya atlaması sinirlerimi bozarken susmasını yüzüne söylemek yerine içimden bir nevi yalvardım.

"Sanırım."

"Fazla kilo almışsın."

"Evet."

"O da belirtidir belki."

"Belki."

"Evden ayrıldıktan sonra hiç hastahaneye gitmedin değil mi?"

"Evet."

"Kısa cevaplar vermen sinirlerimi bozuyor."

"Burada olman sinirlerimi bozuyor."

  "Bilmiş bilmiş davranman sinirlerimi bozuyor."

"Sesini duymak sinirlerimi bozuyor."

"Birazdan seni eve tekrar götüreceğimi söylemem daha da bozacak sanırım sinirlerini." Kaşlarımı çatarak hızla oturur konuma geldim.

"Araf saçmalama. O eve bir daha dönmem ben! Sen de şimdi defolup gider misin?!"

"Hayır! O eve geleceksin ve babanın tedavisi devam edecek."

"Araf ben acınacak durumda değilim!"

"Biliyorum! Sadece odamı karıştırdıktan sonra görmemen gereken bir şeyi görmen canımı sıktı anlıyor musun?! Öfkeyle söyledim ben bütün onları."

"Ben odanı karıştırmamıştım ki. Tamam. O odada ne olduğunu merak ediyordum. Tüm odaların kapısı mı kilitli diye gördüğüm ilk kapıyı açtım. O da senin odan çıktı. Sonra, sonra o resmi gördüm. Ona bakmak için çerçeveyi elime aldığımda farkettim ben anahtarı."

"Yine de girmemeliydin."

"O odanın kapısına dayalı bir şekilde garip bir halde seni gördükten sonra içeride ne olduğunu merak ettiğim için özür dilerim!" Araf gözlerini kapatarak nefesini dışarı verdi.

"Araf sen polis misin?" Bu sefer ben konudan konuya atlayarak konuştuğumda Araf'ın çatılı olan kaşları sorduğum soruyla daha da çok çatıldı.

"Ne?"

"Basit bir soruydu bu."

"Tam anlamıyla polis değilim ama... nereden öğrendin?"

"İş arkadaşım dediğin kişi kartını düşürmüştü." Araf tekrar gözlerini kapatarak oturduğu yerde biraz daha geriye yaslandı.

"İyi de ben senin hiç polislik ile ilgili bir şeyler yaptığını görmedim."

"Bilgisayarlarla ilgileniyorum ben."

"Hacker gibi mi yani?"

"Hayır. Yani, evet. Öyle bir şey." Kafamı olumlu anlamda sallayarak oturduğum yerden kalktım. Serum ağrılarıma biraz iyi gelmişti ancak hâlâ öksürüyordum. 

"Nereye?" Kapı kolunu tutup aşağıya indirerek kapıyı araladım.

"Nefes nereye dedim?!" Araf ayağa kalktığı sırada ben koridorda ilerlemeye başlamıştım.

"Ya bıraksana!" Kolumu Araf'ın elinden kurtarmaya çalışırken Araf sabır dilenircesine derin bir nefes aldı.

"Nefes, ağabeyinin katilini bulmayı istemiyor muydun? Elimde ipuçları var. Eğer anlaşmaya devam edersen o kişiyi bulabilirim."

"Ben acınacak durumda değilim, anladın mı?! Değilim! Ve istemiyorum. O kişiyi bulmanı falan istemiyorum!"

"Özür dilerim." Kolumu çekmeye çalışırken duyduğum iki kelime ile duraksadım.

"Ne?" Şaşkınca Araf'a bakarken o elini kolumdan çekerek gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı.

"Görmemen gereken bir şeyi görmen canımı sıktı. Söylediğim hiçbir şeyi düşünmüyorum." Araf özür dilemişti. Kaşlarım şaşkınlıkla çatılırken Araf'ın yüzüne baktım dikkatlice.

"Hadi şimdi benimle gel." Araf arkasını dönerek yürümeye başlayınca birkaç adım da ben attım.

"Ama..." Kalbim daha fazla ilerlememe izin vermeyince duraksadım. O eve gidemezdim. O... o kişiyi yok sayamazdım.

"Yine ne var! Özür diledim işte daha ne istiyorsun?!

"Kızma bana!" Derin bir nefes verdikten sonra sesimi normal seviyeye getirerek devam ettim.

"Benim gönlüm bile el vermezken sen nasıl beni götürürsün o eve?"

"Çünkü Azra istedi... Tamam mı? Yürü şimdi."

"A-azra mı istedi?" Araf yutkunarak sinirle bana baktı.

"Anlama yetersizliğinin olduğunu sanmıyorum. Ve bir daha demeyeceğim. Yürü şimdi. Yoksa zorla götüreceğim. Ha, babamın nerede olduğunu da söyle. Tedaviye devam edilecek." Araf tekrardan ilerlemeye başlayınca yutkunarak  ben de yürümeye başladım hafiften. Zorla götürürüm demesi gözümü korkutmamıştı. O yüzden yapmıyordum dediğini. Azra denilen kıza anlatmıştı sanırım durumumu, haklı olarak. Ancak o neden beni evde istemişti?

"Azra... O neden beni evde istedi?"

"Gittiğin zaman kendin sorarsın. Hatta sonra cevabını bana da söyle. Şahsen ben bile merak ediyorum nedenini." Araf bana bakarak kafasıyla yürümemi işaret etti.

"E hadi. Ağabeyinin katili için bile istemiyorsan babanın devam edecek olan tedavisi için yürü." Tekrar yutkunarak yürümeye devam ettim. Kendin sorarsın nedenini demişti ama Azra ile konuşmama izin verecek miydi ki? Ya da Azra benim ile konuşmak isteyecek miydi? Onu da geçtim, ben ona o soruyu sorabilecek miydim? Ama haklıydı. En azından babamın tedavisinin devam etmesi gerekiyordu. İlaçlara verecek parayı bulamazdım. İlaçlar olmazsa da tekrar eskiye dönecekti. Babam ya bir gerekçeydi ya da bir bahane. Ama gerekçe olmasını umarak ilerledim arkasından. Bahane olmasını gerektirecek birşey yoktu çünkü...

× × ×

Hepinizi yanlış yönlendiriyorum kskksks

💐 Araf'ın özür dilemesine ne diyorsunuz?

💐 Peki ya Araf'ın işine?

Seviliyorsunuz 💙

KALPSİZWhere stories live. Discover now