Bölüm 45 / Çıkış

2.4K 119 89
                                    

Derin bir nefes verdiğimi hissettim kalbimin atışı kulaklarımda uğuldarken. Parmaklarım üzerime örtülmüş çarşafı tutarken gözlerimin etrafının yandığını hissettim. Kalbim, sıkışıyordu. Biri avuçları arasına almış sıkıyordu sanki kalbimi. Kalbim... Sahi, göğsümde duran kalp hâlâ benim miydi?

Gözlerim yavaşça açılırken sesler geliyordu kulaklarıma. Uğultulu sesler. Ne olduğunu anlamadığım sesler... Sonra bazı sesler netleşti. Çıplak göğsümde bir şeyler hissettim. Gözlerimi tavandan ayırdım. Üzerine çarşaf örtülmüş göğsüme bağlı birkaç kablo girdi görüş alanıma. O sesler hâlâ geliyordu kulağıma düzenli olarak. Başımı sol tarafıma çevirdim. Sesin kaynağına... Göğsümdeki kablolar o cihaza gidiyordu. Gözlerimi kapattım. Dinledim başkasının kalp atışlarını... Dışarıdan sesler geliyordu. Bağırış sesleri. Kavga sesleri... Tekrar açtım gözlerimi kalbimin ağrısı artarken. Karşı duvarda bulunan dikdörtgen cama baktım. Kimse görünmüyordu. Ama sesler geliyordu. Duyuyordum ama anlamıyordum.

Bir ses geldi. Ardından cama hızla çarptı birisi ve birkaç bağırış sesleri... Yüzünü göremediğim kişi eliyle duvardan destek aldı sanki. Hafif doğruldu. Sonra çok yüksek bir bağırış sesi geldi. Sert, sinirli bir kişiydi bu sesi bağıran. Biraz da acısı vardı sanki...

"O kalp atışlarını dinlememi engelleyemezsin!"

Daha sonra camın önünde duran kişi kafasını bana doğru çevirdi. Uygar. Ona öylece bakarken kalbim tekledi. Nefesim kesiliyor gibi hissederken vücudumdaki kalbi avuçlayan eller biraz daha sıktı. Gözlerim titrerken görüntüler silikleşti. Elimi hızla göğsümün üzerine götürdüm. Bastıracaktım, ama yapamadım. Etraf kapkaranlık sis bulutu oldu önce. Yan tarafımdaki cihazdan gelen düzenli atışlar hızlandı. Ben ne olduğunu anlayamadan ise kesildi etrafımda duydum bütün sesler...

× × ×

Yaklaşık 3 Hafta Sonra...

"Tamam, anladım. Teşekkürler." Nefesimi bıkkınca dışarıya verirken doktorun elinde tuttuğu reçeteyi aldım.

"Kontrolleri sakın aksatma, tamam mı?"

"Bakarız."

"Nefes." Güldüm.

"Tamam. Kontrol günü gelince görüşürüz."

"Görüşürüz... İyi bak kendine!" Odadan çıkarken son kez arkamı dönerek gülümsedim.

"Sende doktor. Her şey için teşekkürler tekrardan." Odadan çıkararak dışarıda beni bekleyen kişilere doğru ilerledim.

"Sonunda çıkıyorsun ha." Gülerek omzumu silktim.

"Hastahaneden çıkınca yapılacaklar listesi falan hazırladın mı?" Kaşlarımı çatarken gülümsedim. Garip bir görüntü oluştuğuna emindim.

"Saçmalama. Ölmeden önce yapılacaklar listesi mi hazırlıyorum?"

"Ne? Ben onu mu kastetmiştim?"

"Neyse kızlar. Çekilin de bir sarılayım." Sefa gülerek kollarını bana sardığında ben de aynı şekilde karşılık verdim. Ondan sonra da normal olarak diğerleri ile de sarıldım. Ama... eksiklik vardı.

"Ne yapmak istersin?" Sefa gülerek kollarını Feyza'nın sırtına atarken ufak bir şekilde gülümsedim.

"Bir evim varsa eve gitmek istiyorum da... Babam nerede? Ve, Uygar? Nerede onlar?"

"Eğlenceli şeyler yapmaya ne dersin? Hem aşağıda Uygar'ın kardeşi de bekliyor seni. Beşimiz sinemaya gideriz." Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Babam gelmedi mi?"

"İşi çıkmış kızım. Üzme kendini. Önemli bir işi olmasaydı gelirdi."

"Anladım. Peki Uygar'ın da mı işi çıktı?" Olmasını en çok istediğim kişiler yoktu ortalıkta.

Canan Teyze gülerek elimden tuttu ve ilerlemeye başladı.

"Uygar da babana yardım ediyor kızım. İşlerini halleder halletmez gelecekler. Neyse bak, kardelen aşağıda. Yalnız bırakmayalım." Gülerek asansöre girerken kafamı salladım.

"Sinemaya gidecek miyiz?"

"Feyza, biraz dinlenmek istiyorum."

"Ay. Haklısın." Ben kıkırdarken asansör kapıları açıldı. Danışmanın karşısında bekleyen Kardelen'e doğru ilerlerken Kardelen kollarını açtı.

"Ya. Seni çok özledim." Gülümsedim.

"Bende seni."

"Nefes." Arkamdan Uygar'ın sesi gelirken gülümseyerek çıktım Kardelen'in kolları arasından. Uygar kollarını bana sararken aynı şekilde karşılık verdim.

"Hey, omurgamı kıracaksın!" Gülerek söylediğim cümle üzerine Uygar biraz daha sıktı beni.

"İyi alışmıştın hastahaneye. Biraz daha yatarsın işte."

"Çok komiksin."

"Baban seni dışarıda bekliyor. Sen artık eve git. Dinlenmen lazım." Kafamı olumlu anlamda sallayarak özellikle Kardelen ile vedalaştıktan sonra hastahanenin çıkışına yöneldim.

Dışarıya çıktığımda babam gülümseyerek el salladı bana. Gülümsedim. Merdivenlerden inerek yanına ulaştığımda ise kollarını vücuduma sardı.

"Sanırım ilk defa sarılıyoruz ha?" Kıkırdadım.

"Bilmem. Galiba."

"Sana bir sürprizim var."

"Ya! Gerçekten mi?" Gülümsedi.

"Alışkın değilsin tabii." Gülümsedim. Babam karşımızdan gelen otobüse el kaldırırken benim belimden tutarak ilerlememi sağladı.

Aradan geçen yarım saatin ardından indiğimde otobüs bizi bir binanın girişine getirmişti. Babam elindeki anahtarla dış kapıyı açarak ilerlemeye başladı. Peşinden onu takip ederken bana gülümseyerek bir dairenin kapısının önüne geldi.

"Biriktirdiğim para ile burayı tutabildim. İçeride pek iyi eşyalar yok ama ikimizi idare eder." Babam kapıyı benim geçmem için açarken gülümseyerek ayakkabılarımı çıkardım.

"Kapşonunu bana ver." Üzerimden çıkardığım kapşonu babama uzatarak onun askıya asmasını izledim.

"Ne oldu?" Büyük bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.

"İçerisi sıcacık." Gülümsedi. Sol tarafta bulunan salona geçerken heyecandan ayaklarımın titrediğini hissettim.

"Dediğim gibi buralarda pek iyi eşyalar yok. Ama benimle gel." Babam yürümeye başlayınca tekrar takip ettim onu. Bir kapının önüne gelince açmamı istermiş gibi eli ile kapıyı gösterdi.

İlerledim. Kapıyı açınca beni karşılayan odaya parladığını bildiğim gözlerle bakarken babam yanıma geldi.

"Beğendin mi? Uygar ile bu yüzden gecikdik biraz. Ben, senin zevkini pek bilmiyorum."

"Ya çok teşekkür ederim!" Gülümseyerek bir kez daha sarıldım babama. Ne güzel bir şeydi bu. Bir evinin olması ve evinin içinde sarılabileceğin bir sevdiğinin olması...

× × ×

Seviliyorsunuz 💜

KALPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin