Bölüm 49 / Lunapark...

2.5K 125 161
                                    

Nefes'in Ağzından...

× × ×

"Senin kullanmış olduğun şansını o ilk denemesinde harcamıştı..."

Ellerim titrerken yüzüne net bakabilmek için karşısına geçtim.

"Ne? Ne şansı?" Güldü.

"Zeki olduğunu biliyorum. Anlatmak istediğimi sanmıyorum."

"Nefes." Mutfaktan gelen hafif kısık sesle kafamı hafifçe iki yana sallayarak hızlanan nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Araf önümden çekilerek mutfağın kapısını açarak içeriye geçti. Dönen başımdan dolayı ayakta durmakta zorlanmaya başlarken önümdeki demirlerden destek aldım. Azra... Ölmüş müydü?

"Nef- Nefes neyin var?!" Feyza yanıma gelerek elleriyle yüzümü avuçladı.

"Niye ağlıyorsun neyin var Nefes? Araf ile mi ilgili? Bir şey mi dedi sana?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Feyza eliyle yüzümü ıslatan yaşları silmeye çalışırken titreyen sesimle konuşmaya başladım.

"Azra, intihar etmiş?" Soru sorar gibi yüzüne baktım.

"O... O ölmüş." Feyza nefesini verdi.

"Göz kalemin aktı." Dikkatimi başka yere çekmeye çalışıyordu.

"Bak içeriye böyle çıkmak istemezsin. Bir elini yüzünü yıkayalım."

"Feyza." Eda ablanın sesi gelince yüzümü Feyza'nın ellerinden kurtararak arkamı döndüm.

"Kızım kahve yapmaya neden başlamadın? İçeride isteme için herkes seni bekliyor."

"Başlarım birazdan. Sen geç içeri." Eda abla onaylayarak hızlı olmasını söyledi ve kapıdan çekilerek salona ilerledi. Burnumu çekip gülümsemeye çalışarak Feyza'ya baktım.

"E hadi. Ne duruyorsun daha."

"İyi misin sen?"

"İyiyim. Hadi."

"Değilsin. Ben içeriye haber ve-"

"Feyza. Hadi. Kahveleri yapalım. Bak, iyiyim ben, gerçekten." Burnumu çekerek ellerimle yüzümü sildikten sonra gülümsemeye çalıştım. Feyza da minnetle gülümseyerek mutfağa geçince birkaç saniye gözlerimi kapatıp açtım. Banyoya giderek yüzümü yıkadıktan sonra tekrar mutfağa geçtim. Bu günü mahvetmeyecektim.

"Biraz daha mı atsam tuz? Ya da pul biber de mi katsam?" Gülümsemeye çalışarak Feyza'nın fazla tuzdan karışmayacak duruma getirdiği kahveye baktım.

"Yerinde olsam henüz evlenmeden müstakbel eşimi öldürmeye çalışmazdım."

"Ya Nefes." Feyza kahkaha atarak koluma vurunca gülümseyerek geri çekildim. Kahveler ile dolu olan bir tepsiyi elime alarak büyük salona önden ilerledim. Tepsideki fincanlar bitene kadar bütün kahveleri misafirlere dağıtmış ve köşede Feyza'nın damat kahvesini bıyık altından gülerek Sefa'ya uzatışını izlemeye başlamıştım.

"Evet, gençler birbirlerini görmüşler..." Söze başlayan Sefa'nın babası ezberlenmiş sözleri söyleyerek kızı alınca Sefa dudaklarını kemirerek kahveyi yudumladı. Her şey normaldi işte. Olması gerektiği gibi. Herkes mutluydu. Onun adına mutluydum. Şimdi karşımda oynarken terleyen Sefa'nın alnını elindeki mendil ile silen Feyza'ya gülümseyerek bakıyordum. Mutlulardı. Ve onların mutluluğu beni de etkiliyordu. Dudaklarımın iki yana kırılmasına neden oluyorlardı en başta. Mutlu hissetmeme, değerli hissetmeme neden oluyorlardı.

"Yorucu bir gündü ama her şeye değdi." Feyza yüzündeki aptal sırıtışla koltuğa biraz daha yaslanırken derin bir nefes daha doldurdu ciğerlerine.

KALPSİZWhere stories live. Discover now