Bölüm 21 / Hastahane

3.7K 189 237
                                    

"Ne?" Duyduğum şeyi algılayamamış gibi söylemiştim bu kelimeyi.

"O... ö-öldü mü?" Nefesim ve kalbim sıklaşmıştı ama düşmemişti gözümden yaş. Belki de böyle bir şeyi beklediğim içindi. Belki de onun hak ettiğini düşündüğüm için...

Kafasını salladı Araf iki yana, 'hayır' demek istercesine. Biraz da olsa rahatladı içim. Götürür müydü beni babamın yanına?

"Gitmek ister misin?" Gülümsedim. Kafamı salladım onaylar şekilde. Ayağa kalktı ve evin önünde tarafına doğru yürümeye başladı. Takip ettim onu.

Getirilen araca binerek yola çıktık. Yaklaşık bir saat sonra geldiğimiz hastahane binasına baktım. Neden çok fazla üzülmemiştim? Babam intihar etmişti. Salya sümük ağlamam gerekmez miydi? Sadece kalbim ve nefesim daralıyordu. Bu... hiçbir şey değildi.

Danışmanın söylediği kata çıkmak için asansöre bindik. Fazla beklememize gerek kalmadan kapı açıldı iki yana. İçinden çıktım. Araf önüme geçince takip ettim onu. Hastahane kokusu... midemin bulandığını hissettim. Yüzümü buruşturdum. Nefret ediyordum hastahanelerden. İnsanların acı dolu yakarışlarından, sevdiklerini kaybedenlerin çaresiz feryatlarından...

Araf durdu. Yutkundum... Hâlâ gelmemişti gözümden yaş. Herhangi bir sıvı zorlamıyordu göz kapaklarımı.

Araf eliyle henüz içerisini göremediğim camı işaret etti. Bir kaç adım daha atarak camın önüne geçtim. Babam yatıyordu öylece yatakta, cansız gibi...

"Alkol ile hap alarak intihar etmiş." Araf'a bakmadan kafamı salladım hafifçe. Böyle intihar edeceğini düşünmüştüm. Her saniye içtiği alkolü intihar ederken de kullanacağını tahmin etmiştim.

"Üzülmedin mi?" Tekrar yutkundum. Hâlâ camın diğer tarafında yatan babama bakıyordum. Omzumu kaldırdım, nefesimi verdim dışarı.

"Üzüldüm. Ama neden ağlayamıyorum... bilmiyorum." Ona baktım. Anladığını belirtmek istercesine kafasını salladı.

"Durumu hakkında bir şeyler biliyor musun?"

"Şu anda kritikmiş. Yani hayati tehlikesi varmış." Bu sefer ben salladım kafamı. Gözlerimi kapattım. Biliyorum. Ben gittiğim için intihar etmişti babam, yanında kimse kalmadığı için...

"Gidelim mi?" Araf'a baktım. Ben söylemiştim bunu. Daha fazla burada kalmama gerek yoktu belki de. O uyanınca getirirdi belki beni. Tabii uyanabilirse...

Arkasını döndü ve bir kaç dakika önce çıktığımız asansöre ilerledi. Peşinden ilerledim. İfadesiz bir surat ile. Pişmanlık vardı içimde bir parça. Onu yalnız bırakmanın pişmanlığı. Ama bir yandan da... bilmiyorum. Onu yalnız bırakmak zorunda kalmadan mutlu olsaydık keşke. Gerçek bir baba kız gibi...

Geldiğimiz yoldan geri giderken konuşmadık. Sessizlik kalın bir duvar örmüştü aramıza. Şu anda memnundum bu duvardan. Başımı cama çevirmiş dışarıyı izliyordum. Zihnim bomboştu. Sanki birisi beynimi çıkarmış gibi...

Eve geldiğimizde hiçbir şey söylemeden direk kaldığım odaya çıktım. Pikeyi kaldırdım ve altına girdim. Uyumak istiyordum şu anda. Yorulmuştu hem beynim hem bedenim. Diretmedim. Kapattım gözlerimi ve hiç de rahat olmayan bir uykuya merhaba dedim...

× × ×

"Anladım."

"Aferim." Nefesimi vererek kitabın kapağını kapattım. Anlamadığım bir yer olduğunda ona soruyordum. Güzel anlatıyordu.

Koltukta geriye yaslandım ve yan tarafımda duran havuza baktım. Bir haftadır ruh gibi geziyordum ortalıklarda. Ağlayamamıştım babam için. Bu yüzdendir belki de.

KALPSİZWhere stories live. Discover now