Bölüm 18 /.

3.7K 216 200
                                    

"Daha önce hiç uçağa binmedin değil mi?" Başımı uçağın küçük penceresinden başka yöne çevirmeden kafamı salladım.

"Hayır. Binmedim." Pencereden bakılınca sadece beyaz ve mavi rengi görebiliyordum. Ama insana inanılmaz bir huzur veriyordu.

Şehir dışına uçakla çıkacağımızı zaten anlamıştım ama özel uçak olacağını düşünmemiştim. Yaklaşık yarım saattir burada oturuyordum ve bildiğim kadarıyla şehire ulaşmamız için bir bu kadar daha zaman kalmıştı. Keşke biraz daha uzun olsaydı.

"Nefes, soda ister misin?" Sefa bana seslenince ona bakıp gülümsedim.

"Meyveli varsa olur."

"Pekala." Sefa kendine ve Araf'a sadec soda açtıktan sonra bana kapağını açtığı limonlu sodayı uzattı.

"Sağol."

"Ne demek." Arkadaşca göz kırpınca gülümseyerek tekrar dışarıya baktım. Sefa gerçekten kafa dengi biriydi.

Dışarıyı izleyerek geçirdiğim yarım saatin ardından uçak inince üzülerek içinden çıktım. Evden çıkmadan önce aldığım kitabı tutarak Araf'ın yanında beklemeye başladım.

Bir kaç dakika sonra gelen araca bindiğimizde yine dışarıyı izlemeye başladım. Bu sefer gökyüzünü ve bulutları değil, İzmir'in evlerini ve sokaklarını.

"Burada da mı ders çalışacaksın?" Araf'ın konuşması ile ona döndüm.

"Büyük ihtimal evet."

"Garip bir kızsın." Kaşlarımı çattım.

"Neden? Ne var ki bunda?"

"Sadece bu konu ile alakalı değil. Ama eğer bu konuyu söyleyecek olursam bildiğim kadarıyla öğrenciler ödev yapmaktan ölesiye nefret ediyor. Sen ise gittiğin yerlere çalışmak için kitap taşıyorsun." Gülümsedim.

"Ben öğrenci değilim."

"Doğru." Tekrar dışarıyı izlemeye başladığımda başka konuşmadık ve yaklaşık yarım saat sonra büyük bir otele geldik.

Araf arabadan inince ben de inerek onu takip ettim. Sefa kendine aldığı kart ile yukarıya çıkarken ben Araf'ın yanında bekledim. Bir dakika kadar sonra Araf eline aldığı iki kart ile bana döndü ve ilerlemeye başladı.

Altıncı kata geldiğimizde bindiğimiz asansörün kapıları iki yana açıldı ve geldiğimizden beri yaptığım gibi Araf'ı takip ettim.

"Al. Bu odada kalacaksın. Bir şeye ihtiyacın olursa dışarıda gezen otel görevlileri var." Gülerek kafamı salladım ve içeriye girdim. Eve benzeyen otel odasına şaşkınca bakarak koltuklardan birine ilerledim. Kenarda bir tane valiz vardı. Büyük ihtimal giymem için birkaç kıyafetti.

Elimdeki kitabı koltuğa bırakarak ayağa kalktım. Yeni gördüğüm yerleri karıştırmayı seven bir huyum vardı. Zaten bu yüzden Araf'ın evindeki çerçeveyi kırmamış mıydım?

Aklıma gelen cümle ile gülümsedim. 'Merak ettim de, acaba sen küçükken misafirliğe gittiğin evi kurcalar mıydın?' demişti. Küçükken misafirliğe hiç gitmedim desem yanlış olmazdı. Sadece Canan Teyze'nin evine bir kaç kez gitmişliğim anca vardır. Yada bazen babamın iyi baba olarak gözükmek için gittiği yerlere beni götürdüğü zamanlar. İşte o zamanlar evet, insanların evlerini kurcalamayı severdim. Kendimi arkeolog olarak görür, yeni şeyler keşfedecekmişim gibi gelirdi. Ve bazen keşfederdim de. Çoğu insanın bildiği ama benim daha önce hiç görmediğim belki kokulu sabun, belki de küçük oyuncaklar. Ama işimi temiz yapardım. Hiçbir şeyi almazdım. Gördüğüm şeyleri tekrar yerine koyar, kimsenin anlamamasını sağlardım. Çocukluk değil mi işte? Bu yaptığım şey aşırı eğlenceli gelirdi.

Pek bir yeri kurcalamadan pencerenin önüne ilerledim. Aşağıda deniz vardı. Gülümsedim. Hiç denize girmemiştim. Zaten sudan korkuyordum, ama en azından kıyılarından yürümek isterdim. Ayağıma çarpan serin deniz suyunu hissederken yürümek... Belki yeni çıkmış yosunlara denk gelince ayaklarımın altının gıdıklandığını hissetmek. Belkide bir taşa denk gelip yara almak. Bir de yanımda arkadaşım yada sevdiğim biri olursa. Bunlar.... Güzel şeylerdi. Ve güzel şeyler daima bana uzak olurdu.

Odanın kapısı tıklatılınca iç çekerek o tarafa döndüm ve ilerledim. Kapıyı açınca yakasında isim yazan bir bayan bana bakarak gülümsedi.

"Nefes Hanım?"

"Evet."

"Araf isimli bir kişi sizi giriş katta bulunan Restoranda bekliyor efendim." Kafamı sallayarak içeriden kartımı aldım ve görevliye teşekkür ederek merdivenleri inmeye başladım.

Restoran kapısına gelince oflayarak bir kapıyı tek elimle ittirerek insanlarla dolu olan yerde Araf'ı gözlerimle aradım. Fazla uğraşmama gerek kalmadan, bir tarafı boydan boya cam olan, duvara dayalı olan masada Dev gibi cüssesi 'ben buradayım' dercesine bağırınca o tarafa doğru ilerledim.

"Ne yersin?" Araf masaya oturmamla menüyü eline aldı ve incelemeye başladı.

"Aç değilim." Kaşlarını çatarak nefesini verdi ve sinirle bana baktı.

"Hasta olacaksın. Ciddi ciddi başıma kalacaksın. Sana bakamam bu yüzden bir şeyler yiyeceksin." Ben tam bir şey demek için ağzımı açtım ki elini kaldırması ve bana kızgınca bakması susmama neden oldu. İyi de ben ne yapabilirdim? Aç değildim ki. Dolu gibi hissettiğim mideme zorla bir şeyler dolduramazdım.

Araf ikimize de çorba olarak kırmızı mercimek çorbası sipariş edince gülümsedim.

"Eminim senin yaptığından daha güzeldir." Araf'ın homurdanırcasına konuşmasına tek kaşımı kaldırarak cevap verdim.

"Olabilir."

"Ne yani? En güzel ben yaparım havası?.. Söylemiştim. Garip bir kızsın." Gülümseyerek önüme bırakılan çorbanın kokusuyla hafiften guruldayan midemin sesini bastırmak için kaşığı çorbaya daldırdım.

"Ah!" Kaşığı hızla ağzımdan çekip masaya koydum ve bardakta dolu bulunan suyu ağzıma götürdüm. Yanmıştım.

"Ne oldu küçük?" Araf'ın alayla konuşması üzerine bardağı ağzımdan çekip kaşlarımı çattım.

"Ne olduğunu gördün ve... küçük mü? Ben küçük değilim." Araf bana bakıp kaşını kaldırdı.

"Emin misin?" Oflayarak ona meydan okurcasına baktım.

"Ben küçük değilim, sen fazla Dev gibisin." Araf bana bakıp kıkırdadı.

"Dev ha? İyiymiş." Gülümseyerek hala ufak bir gülümsemenin izi olan yüzüne garip gözlerle ona baktım.

"Uzaylı değilim."

"Ha? N-ne alaka?"

"Garip bir yaratık görmüş gibi bakıyorsun da."

"Ha!" Gülümseyerek omzumu silktim.

"Yüz kasların... işlevini kaybetmemiş. Sevindim." Araf yüzünü buruşturarak kaşığı eline aldı ve çorbasından içmeye başladı. Ben ise onun yüzünü buruşturması üzerine gülümsememi daha çok büyütüp çorbayı üfleyerek içmeye devam ettim...

× × ×

Seviliyorsunuz 💜🍷

KALPSİZWhere stories live. Discover now