Şaka

269 24 34
                                    

''Hadi Ata'ya şaka yapalım'' diyen Efe, sabırsızca bizden gelecek cevabı bekliyordu.

Herkes tek tek tamam derken ben ''Nasıl bir şaka ?'' diye sormayı daha uygun bulmuştum. Zira Efe birine şaka yapığında genelde eşek şakasından hallice oluyor ve o kişiyi rezil ediyordu. Bu çocuğun aklının en çok çalıştığı konuydu şaka. Kırk yılda bir yapardı ama yaptığında çok sağlam bir şaka olurdu. En son şakasında sınıfta ki çok bilmiş bir kızı hedef almıştı. Sınıfta kıza gıcık olmayan bir kişi bile yoktu. Herkese söyleyecek bir sözü vardı. Öğretmenler bile ondan hoşlanmıyordu. Ama en çok Efe gıcık olmuştu kıza. Sürekli Efe ile uğraşıp, ağzını her açtığında söyleyecek bir şey buluyor Efe'yi çileden çıkarıyordu. Efe de intikam için şaka yapmaya karar vermiş ve her nereden öğrendiyse kızın çekirgelerden ölesiye korktuğunu öğrenmişti. Hafta sonunu bir kavanoz çekirgeyi toplayarak geçirmiş ve son dersin teneffüsünde o çekirgeleri kızın çantasının içine boşaltmıştı. Kız sınıftan içeri girer girmez sırasına oturmuş ve çantasının fermuarını açmıştı. Bir anda ışığı gören çekirgeler kızın üstüne atlamaya başladığında attığı çığlıklar her seferinde biraz daha azalarak kısa bir sürede kesilmişti. Tüm sınıf kahkahalar ile gülerken korkudan bayılan kızın üzerindeki çekirgeler ile boy boy fotoğraflarını çekmişti Efe. Maalesef ki hesaplayamadığı şey sınıfa giren öğretmenin çok bilmiş kızı baygın görmesi ve çekirgeler yüzünden çığlık çığlığa müdürün odasına gitmesi ile sağlam bir tokat yemesiydi devasal boylardaki müdürden. Ama yine olsa yine yapardım deyip o fotoğraflar ile günlerce kıza işkence etmiş sonunda da kız Efe'ye yan gözle bile bakamaz olmuştu.

''Kapının üstüne bir kova koyacağım ve içi de su dolu olacak. Ata kapıyı açar açmaz kova başından aşağıya düşecek ve sırılsıklam olacak.'' Diye heyecanlı heyecanlı anlatmıştı Efe. Bu sefer daha masum bir şakaydı ve hepimiz kabul etmiştik. Şimdi tüm sınıfı Ata'ya duyurmadan organize etmemiz gerekiyordu. İnci ve Yeliz, sınıfın erkeklerini ikna etmiş, ben çalışkan olanlarla daha iyi geçindiğimden onları ikna etmiştim. Selin'de diğer kalanları ikna etmişti. Salih ve Efe bu sırada kovayı ayarlamış ve sınıfta saklamışlardı. Çok bilmiş çekirge mağduru kız baştan itiraz etse de Efe onu ikna etmiş ve tüm sorunu çözmüştü. Burak ise Ata'yı oyalayacaktı. Herkes ikna olmuştu. Plana göre en önde oturan Ahmet ve Gülin, olayı telefon ile kayıt alacaktı. Ben de kovayı yerleştirdiklerinde Burak'a mesaj atacaktım. Burak ise bir şekilde kapıyı Ata'nın açmasını sağlayacaktı.

''Hadi Eylül, Burak'a mesaj at yollasın bizim oğlanı'' diyen Efe kovayı yerleştirmiş ve kapının yanından uzaklaşmıştı.

''İşlem tamam Burak. Yolla Ata'yı'' yazmış anında Burak'tan cevap almıştım. ''Tamamdır geliyor''

''Geliyor hazır olun.''

''Çekmeye başlayın hiçbir anını kaçırmayalım'' diyen Efe ise elini hızlıca savurmuştu. Nefeslerimizi tutmuş bekliyorduk. Bir iki dakika geçmiş ders zili çalmış olmasına rağmen Ata gelmemişti.

''Nerde kaldı bunlar? Öğretmenler zili çalacak şimdi!'' diyen sabırsızlanan Efe bana dönerek devam etmişti. ''Eylül yazsana Burak'a'' Tamam anlamında kafamı sallamış ve ''Neredesiniz?'' yazmıştım. ''İki dakikaya geliyoruz. Tuvalete gireceği tuttu.''

''Tuvalete girmiş. İki dakikaya geliyorlarmış.''

''Hay aksi! Bu zamanı mı bulmuş? Gelirken yazsınlar da hocanın başına falan düşmesin valla bu seferler tek tokatla kurtulamam'' diyen Efe sinirlenmeye başlamıştı. Tam o esna da Burak'tan ''Geliyoruz'' mesajı gelmiş ben de Efe gibi heyecanlanarak olduğum yerde ''Geliyor, geliyor'' diye çırpınmıştım. Nihayet kapı kolu oynadığında nefeslerimizi tutmuştuk. Sınıftan çıt çıkmıyordu. Oynayan kapı ise bir türlü hareket etmiyordu. Saniyeler içinde gerçekleşse de bize bir asır gibi gelen süreden sonra kapı tam hareket etmeye başladığında dışarıdan duyduğumuz ses karşısında hepimiz şok olmuştuk.

Eylül (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin