Yaşasın

295 25 36
                                    

Efe, Yeliz'i dışarı çıkardıktan sonra arka arkaya geçen iki ders boyunca geri gelmediler. Nihayet Efe geldiğinde yalnızdı. Kapıdan girer girmez yanıma gelmiş, endişe dolu gözlerini gözlerime kitlemişti. Küçük bir gülümseme ile karşılık verdiğimde bir eliyle çenemi tutmuş ve yavaşça tokadın geldiği tarafı kendine doğru çevirmişti.

''Sağlam vurdu ama izi kalmadı merak etme dedim.'' şaşırdı.

''Sen iyi misin?''

''Evet! Gayet iyiyim.'' değildim. O gözyaşları kirpiklerimden düşmesin diye ölesiye çabalıyordum. inanmayan bakışları rahatsız ediciydi. Yineledim. Belki tekrar tekrar söylersem ben de iyi olduğuma inanırdım.

''İyiyim dedim ya, merak etme''  Çenemde olan elini yüzümden çektim ''Nerede o?''

''Gitti.'' Gözlerini kaçırdı. Öksürdü. Bu onun bir şeyleri saklarken takındığı haliydi. Onu tanıyordum. 

''Ne saklıyorsun Efe!''

''Hiçbir şey''

''Efe, bana kendini anlatma lütfen. Seni ne kadar iyi tanıdığımı biliyorsun.'' Gülümsedi. Yenilgiyi kabul etmişti. 

''İyi tanıyorsun'' 

''Söyle bakalım o halde ne saklıyorsun?''

''Şey...'' Yutkundu ve sustu. Nasıl söyleyeceğini bilemediği bir şey olduğu çok belliydi. Gözlerini sürekli kaçırıyordu. Bir süre sessizce yere baktı. Sabırsızlanmaya başlamıştım.

''Efe, söyleyecek misin? Biliyorsun sen söyleyene kadar seni rahat bırakmayacağım.''

''Biliyorum biliyorum da hiç söylemek gelmiyor içimden'' 

Cümlesi bittiğinde sol omzunun üzerinden kafasını uzatan İnci '' Neyi söylemek istemiyorsun bakalım koca adam'' demişti. 

''Hadi ama Efe'' derken çıkan sesim oldukça sabırsızdı. 

''Yeliz, İsmail ile gitti.'' Bir çırpıda söylediğinde tıpkı Yeliz'in bana hakaret ettiği andaki gibi elim ağzıma gitmişti. Yalnız değildim. İnci'de tıpkı benim gibi bir eli ağzında gözleri kocaman açılmış bir halde duyduğu şeylerin karşısında şaşkınlık içerisindeydi. Kendini ilk toparlayan ben oldum.

''Nasıl İsmail ile gitti? Emin misin sen?''  Kafasını aşağı yukarı salladı.

''Dakikalarca sakinleştirmeye çalıştım ama olmadı. Sonra bir anda onu aradı ve kendisini almasını istedi. O gelene kadar yalnız bırakmadım çünkü öfkesi hiç dinmemişti.''

''Neden gitmesine izin verdin Efe!'' diyen İnci'nin sesi korku dolu çıkmıştı. 

''Gitmesi iyi olur iye düşündüm. Kalsaydı eğer Eylül'e zarar verebilirdi.'' Kızaran yanakları ile mahçup bir şekilde öylece karşımda duruyordu Efe. 

''Teşekkür ederim'' diyebildim. Ama bir yanım gitmesine izin vermemeliydi diye haykırıyordu.

''Haklısın aslında. Bundan sonrası bizi ilgilendirmez. O seçimini yaptı. '' Bana döndü ve devam etti. ''Baksana sana neden öyle davrandığı belli oldu. Kesin barıştı o salakla kesin''

''Kim hangi salakla barışmış'' Selin yanımızda durmuş meraklı gözlerle bize bakıyordu. İnci, bir çırpıda olan biteni anlattı. Biraz şaşkın biraz da umursamaz davranan Selin'in hareketleri dikkatimi çekti.

''Sen neden umursamamış gibisin?'' itiraz etmedi aksine gülümsedi ancak omuz silkerek ''Hiç, artık onunla ilgilenmiyorum. Zaten kaç gün kaldı okulun kapanmasına. Boş verin onu biz keyfimize bakalım '' dedi. Haklıydı. boş verdik Yeliz'i. Zaten artık yoklamaların alınmadığı, öğrencilerin birbirini görmek için okula gittiği o son haftaya girmiştik. Yeliz nasıl olsa gelmeyecekti, içten içe biliyordum. Onu okula bağlayan herhangi bir şey yoktu. Aksine okula gelmek istememesi normaldi. 

Eylül (BİTTİ)Where stories live. Discover now