Bahçe kafe

300 33 65
                                    


          ''Sizi çok özledim canım kızlar!'' derken kollarını açmış ve üçümüzü aynı anda sarmalamaya çalışıyordu İnci. Üçümüz de İnci'nin coşkusuna katılmış, heyecan ve mutlulukla aynı anda ''bende'' demiş, üzerimizdeki bakışlara aldırış etmeden birbirimize çığlıklar eşliğinde sarılmaya devam etmiştik.

''Ooo! Kızlar, bensiz sarılmak he!'' diyen Ata, kollarını açarak bize doğru hamle yapmış ama duraksayarak etrafına bakındıktan sonra konuşmaya devam etmişti. ''Efe ortalarda gözükmüyor ama sen yine de bu sarılmadan çıkarsan benim için daha hayırlı olacak Eylül'' 

 Gür sesiyle ''Çok haklısın Ata'' demiş ve beni omuzlarımdan kendine doğru çekerek yanına almıştı Efe. Parlak gözleri ve kırmızı yanakları ile gülümseyerek yanımıza gelen Salih ise ''Gel bana sarıl Ata. Özlemişsindir sen beni'' demiş ve Ata'yı, İnci'yi saran sol kolundan yakalayarak kendine çekmişti. Öyle sıkı sarılmıştı ki Ata'nın beyaz yüzü kıpkırmızı oluvermişti. Kısık nefesler alarak ''Bıraksan mı acaba artık'' diyor, kendisini saran dev kollardan kurtulmak için her iki eliyle beceriksiz yumruklar atıyor olduğu yerde tepiniyordu. Kahkahalar eşliğinde onları izlerken duyduğum ''Selam'' sesi hemen yanımdan geliyordu. Başımı çevirdiğimde gözlerim Burak'ın gözleriyle karşılaşmıştı. Vücudumu hızla saran tuhaf bir duyguyla irkilmiş gülümseyişim yüzümden silinmişti. Üstelik gülümsemesi kaybolan tek kişi ben olmamıştım. Herkes benimle birlikte olduğu yerde adeta donmuş zamanın içerisine hapsolmuş gibiydi. Nefeslerini tutmuş benden gelecek tepkiyi bekliyorlardı. Hala çok kırgındım. Burak'tan haber alamadan geçirdiğim her saat içimdeki karanlığa yeni siyah damlalar eklenmişti.

''Selam'' derken sesimin titrememesi için büyük çaba sarf etmiş ancak becerememiştim. Ne kadar kırgın olsam da karşımda sapasağlam duruyor olmasından dolayı mutluydum. Neredeyse o günün tüm izleri yüzünden silinmişti.

İçimde bir savaş başlamıştı. Bir yanım sırtımı dönüp gitmem için bağırıyor, bir yanım ise ona sımsıkı sarılmak, yüzünü ellerimin arasına alıp iyileşen yara yerlerinden öpmek istiyordu. ''Nasıl oldun Burak? Ulaşamadık nedense sana!'' demişti yüzüne yerleştirdiği sinirli ifade ile İnci. Omuzları gerilmişti Burak'ın. Yüzünde dalga dalga ifadeler geçiyor, bir türlü içlerinden herhangi birini yakalayamıyordum. ''Üzgünüm. Hepinizi merakta bıraktım ama yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.''

''Hepimizi değil!'' demişti aşağılayıcı bir ses tonu ile Yeliz ve parmağı ile beni işaret ederek devam etmişti. ''Şu kızı görüyor musun Burak?'' Cevap beklemiyordu. ''Seni bir tek o merak etti. Ve sen bir mesajı ona çok gördün. Bence o dayağı hak ettin. Umurum da değilsin!'' Hepimizin şaşkın bakışları arasında konuşması biter bitmez yanımızdan ayrılmıştı Yeliz. Burak'ın gerilen omuzları verdiği nefesiyle birlikte çökmüş , yüzünde bitkin bir ifade kendine büyük bir yer edinmişti.

''Hayır ben de merak ettim seni dostum'' derken Efe, omzumda olan elini, dönerek Burak'ın omuzuna koymuş ve onu kendisiyle birlikte yürümek zorunda bırakmıştı. Arkasına dönüp omzunun üzerinden attığı bakışta Burak'tan şimdilik uzaklaşmak istediğimi anladığı belli oluyordu. Dudaklarımı oynatarak sessizce ''Teşekkür ederim'' demiş, İnci ve Selin'in arasında sınıfa doğru yürümeye başlamıştım.

''Yeliz, bu sefer haklı'' demişti Selin.

''Bence de haklı. Burak bu yaptığından sonra hiçbir şey yok gibi gelip selam veremez'' diye Selin'i onaylamış, ben konuşmalarına katılmayınca da kolumdan dürterek konuşmuştu İnci. ''Eylül, sen ne düşünüyorsun?'' İçimden bir şey demek gelmiyordu. Daha doğrusu içimdeki karmaşıklığa çözüm bulamadığım için bu karmaşıklığı kelimelere ve kelimeleri de cümlelere dönüştüremiyordum. Yine de benden cevap bekleyen kızlara bir şeyler söylemek zorundaydım. ''Ne düşüneceğimi bilemiyorum. Karmakarışığım. Bir yanım koşarak ona sarılmak istiyor. Onsuz, merakla geçen 15 günün acısını çıkartmak. Ama diğer yanım Yeliz gibi suratına bağırıp çağırıp bütün öfkemi boşaltmak istiyor. Ve ben hangisi doğru karar veremediğim için susmayı tercih ediyorum. Hem bana karşı hiçbir sorumluluğu yok öyle değil mi?''

Eylül (BİTTİ)Where stories live. Discover now