Her şey değişir

233 27 20
                                    

''Saçmalıyorsunuz! İnsanın bu sebepten ne kısmeti kapanır ne de ona erkek kardeş gözüyle bakılır'' diyen Efe'nin sesi biraz yüksek biraz da sert çıkmıştı.

''Hiç de saçmalamıyoruz Efe. İstersen daha fazla kişiye soralım da çoğunluğun benimle aynı fikirde olduğunu gör'' demiş ve cevap beklemeden hızla arkasını dönen Selin durumu tüm sınıfın katıldığı bir oylamaya çevirivermişti. Efe ise durumdan rahatsız olmuş kendisinin haklı olduğunu kanıtlamak için lehine oy toplamaya çalışıyordu. Bense ikisinin de bu mücadelesine anlam verememiş, sessizce uzaktan izlemeye başlamıştım. Ta ki Burak'ın oylamada Selin'den taraf olduğunu görene kadar.

''Selin haklı. Ben şahsen bu şekilde davranılan bir kızdan etkilenmem. Onu sevebilirsin ama ona haksızlık ediyorsun Efe'' demişti. Çoğunluk belki korktukları için belki de gerçekten Selin ile aynı düşünmedikleri için oylarını Efe'den yana kullanmışlardı. Kazanan Efe olsa da onunla birlikte zaferi kutlayamamış, zihnimde defalarca hızla dönen bu sözler ile baş başa kalmıştım. Onu yalnız yakaladığım ilk fırsatta bunu onu sormak istiyordum. Yoksa baştan beri benden etkilenmesinin sebebi bu olabilir miydi?

''Burak, biraz konuşabilir miyiz?'' Okuduğu kitaptan kafasını kaldırdı. Başını hafifçe tabi anlamında aşağıya yukarıya hareket ettirdikten sonra kaldığı yeri işaretleyerek kitabını kapadı. Masanın üzerine usulca bıraktı. Konuşmanın hızla bitmesini ve kitabına dönmeyi çok istediği her halinden belli oluyordu. Biraz cesaretim kırılır gibi olsa da pes etmedim. Zihnimde dolaşan o sözler ve akabinde oluşan sorulardan bir an önce kurtulmak istiyordum. Sözcükleri kafamda toparladım. Derin bir nefes aldım.

''Bugün o oylama sırasında söylediğin şeyler gerçek miydi?''

''Tabi ki gerçekti''

''Yani Efe bana o şekilde davranırken kimse benden hoşlanmaz öyle mi?'' Şaşkınlıkla gözlerini olduğundan daha fazla açarak duraksadı. Sonra vücudunu bana döndürerek devam etti.

''Söylediklerim oldukça açıktı aslında.''

''Evet biliyorum aslında ama şey... ben ... aslında'' elini havaya kaldırarak ''Anladım sanırım'' dedi. Sessizce cevabını beklemeye başladım bana bir asır gelen ama aslında 3 saniye süren sessizlik boyunca.

''Sorduğun şeyin cevabı hayır.''

''Yani?''

''Yanisi şu. Benim seni, senin beni sevdiğin gibi sevmememin nedeni Efe veya bir başkası değil. Sen de değilsin. Bir sebebi yok Eylül. Senin gibi hissetmiyorum tüm açıklaması bu.''

''Peki'' diyebilmiştim içimdeki tüm kırgınlığı bastırmaya çalışırken.

''Senden uzaklaşmamın zamanı geldi mi?'' sorusu bir tokat gibi yüzüme çarpmış ve beni sersemletmişti. Şimdi bekleme sırası ondaydı. Gözlerinde oluşan endişeyi gördüğümde bunun hangi cevap için olduğunu bilmemek içimin daha da acımasına sebep oldu. Ama onun uzaklaşması bu hayatta isteyeceğim son şey idi.

''Hayır gerek yok. Ben sadece emin olmak istedim.''

''Tamam o zaman'' dedi ve gülümseyerek masanın üzerine bıraktığı kitabına geri döndü.

O günden sonra Efe'den bana erkek kardeşi gibi davranmamasını istedim. Başlarda biraz kırılıp benden uzaklaşsa da bir süre sonra kaldığımız yerden arkadaşlığımıza devam ettik. Bu olayın öncesinde olduğumuzdan daha da bir abi kardeş gibi olduk ancak bunu yaşama şeklimiz değişti. Burak ise geçen onca aya rağmen benim istediğim şekilde benimle ilgilenmemişti Kaldı ki artık iki iyi arkadaş olmayı başarabiliyorduk. Biraz biraz kabullenmeye başlamıştım onunla olmayacağını. Hatta Yiğit'in arkadaşlarından birinin bana olan ilgisi fark etmiş, bundan hoşlanmış ve kızların da baskısı ile onunla sohbet etmeye başlamıştım. Henüz aramızda sevgili olma durumu söz konusu değildi ama arkadaşlıktan da ötedeydi. Sabahları okula gelişte ve öğleden sonra okul çıkışında mutlaka kapıda oluyor ve biraz sohbet ediyorduk. İyi ve de hoş bir çocuktu. Ancak Selin'i üzeceğim korkusu ile bir türlü adım atmaya cesaret edemediğim gibi Erim'in de atmasına izin vermiyordum. Aslında bir kez Selin bu durumu anlamış ve bana sorun olmayacağına dair yeminler etmişti ancak ben en sevdiğim arkadaşımın kırılacağı korkusundan bir türlü ona inanamıyordum. Oysa çoktan Yiğit'i unutmuş gibiydi. Ozan ile çok mutluydu. Her zaman yüzü gülüyordu. Asla kavga etmiyorlar, peri masallarında ki gibi bir aşk yaşıyorlardı. Sadece bir kere Yiğit'in sevgilisi ile paylaştığı bir fotoğraf yüzünden dağılsa da çabuk toparlamıştı Selin. Çünkü fotoğrafın açıklamasında o gün onlara özel olduğunu düşündüğü şarkının sözleri yazıyordu. ''Çok zoruma gitti. Ben bize özel zannediyordum'' demiş o gün Ozan dahil yanına benden başkasını yaklaştırmamıştı. Fırsatını bulduğum anda onun üzülmesine dayanamadığım için Yiğit'e mesaj atmıştım. ''Yazacak başka bir şey bulamadın mı? Sen ne kadar değiştin böyle!'' Yazmak istediklerim çok daha sert olmasına rağmen kendimi tutmuştum. Ama gelen cevaptan sonra keşke tutmasaydım diye deliye dönmüş ve Yiğit'i arkadaşlıktan çıkarmıştım. ''Deli misiniz kızım işinize bakın ya''

İnsanlar değişebiliyordu. Çok sevdiklerin sanki hiç hayatında olmamış gibi giderken hiç şansı yok dediklerin de hayatının başrolü olabiliyordu. Yiğit benim için artık hayatım da hiç olmamış biri olmuştu.

Eylül (BİTTİ)Where stories live. Discover now