Elif

695 97 49
                                    

   Gün içinde Selin, Yeliz, İnci ve ben sürekli beraber takılmıştık. Sanki daha yeni tanışmış gibi değil de yıllardır liseye birlikte gitme hayali kurmuş ve hayali gerçekleşen mahalle arkadaşları gibiydik. Hemen birbirimizin numaralarını almış, tüm sosyal medya hesaplarından birbirimizi takip etmiş ve whatsapp grubumuzu kurmuştuk. İnci, hiçbirimizin sevgilisi olmadığını öğrenince grubun adını "kız kuruları" yapmıştı. Ancak ben hariç diğer kızların bu grubun isminden çok kısa bir süre içinde sıyrılacaklarından emindim. Şimdilik onlarla aynı olmanın keyfini çıkarmaya odaklandım. Çünkü bir önceki okulumda zor bir süreç geçirmiş ve bir türlü kendimi kabul ettirememiştim. Ettirdiğimde ise yanımda sadece bir kişi olmuştu. ''Elif.''

Babamın tayini çıkmıştı ortaokula başlamadan önce. Üzülürüm diye benden saklamışlardı. Hatta beşinci sınıfın sonunda babasının tayini çıktığı için okuldan ayrılmak zorunda olan arkadaşımız için okulun son günü sınıfımızda veda partisi düzenlemiştik. Ne çok üzülmüştüm gidiyor diye. Nasıl alışacak yeni okuluna, nasıl arkadaşlıklar kuracak diye düşünmüştüm onun yerine. Meğer o parti aynı zamanda benim içinde veda partisi imiş bilmiyordum. Eğer bilseydim hayran olduğum o çocuk beni dansa kaldırmak istediğinde reddeder miydim hiç? Aklımca hayranlığımı anlamasından çekiniyordum. Bir de benden önce başka bir kızı dansa kaldırdığı için kızmıştım ona. Çünkü benden önce dansa kaldırdığı kıza hayran olduğunu düşünmüştüm. Oysa dans için geldiğinde elim ayağım titremişti. Ve yıllar sonra bir gün karşılaştığımızda oturup kahve içip eski günlerden konuştuğumuzda öğrenmiştim bana olan hayranlığını. Meğer ilk bana gelmeme sebebi tıpkı benimki gibi onun da bana olan hayranlığını anlamamdan korkmasıymış. Keşke gitmeseydin demişti. Öğrendiğinde çok üzülmüş. Bir kaç gün okul çıkışı eski evimizin önüne gidip dışarı çıkmamı beklemiş. İnanmakta çok zorlanmış ama sonunda kabullenmiş. Sonrasında da dansa kaldırdığı o kız kendisine hayran olduğunu söyleyince onunla sevgili olmuş. Belki demişti gitmeseydin, biz sevgili olurduk. Belki babamın tayini çıkmasa hayat benim için daha farklı olacaktı. Ya da tayinin çıktığını söyleselerdi ben o çocuğa veda edebilecektim ve yine farklı olacaktı bilmiyorum ama en azından içimde kalan, arkadaşlarıma ve hayran olduğum çocuğa veda edemeyişim, içimde bir yerlerde ince ince sızlamayacaktı. Geldiğim bu küçük kasaba da belki de farklı bir başlangıç yapacaktım. O kadar mutsuz başlamayacaktım yeni okuluma. Hoş okuldan çok geniş bir apartman gibi duruyordu bu yeni okul. Bırakmak zorunda kaldığım ve çok sevdiğim okulun, anaokulu için olan ek binası kadardı. Belki bu yüzden bilmiyorum ama diğer okulumun aksine beni hiç heyecanlandırmamıştı. Üstelik eski okulumu ve arkadaşlarımı çok özlüyordum. Oysa ben okulu çok seven o nadir öğrencilerdendim. İnsanlar hasta numarası yapıp okula gitmezken ben hastalıktan parmağım kımıldamasa dahi okula gideceğim diye kavga ederdim annemle. Ama bu sefer gitmemek için bahaneler üretmeye çalışsam da kimse umursamamıştı. İlk gün o sınıfa girdiğimde insanların beni yeni kız olarak tanımladığını öğrendim. İsmimi bildikleri halde bana sürekli yeni kız diyorlardı. Dersler işlendikçe benim eğitim aldığım okuldan çok çok geride olan bir sınıfla karşılaşmıştım. Yeni öğrendikleri şeyler benim adım gibi bildiğim şeylerdi ve sınavlara hiç çalışmadan giriyor sürekli tam not alıyordum. Bir süre sonra yüzüme gülen sınıf arkadaşlarım bana sırtlarını dönmeye başladılar. Ne zaman sınav sonucu açıklansa ve tam not alsam beni ağlatana kadar etrafımda oluşturdukları çemberde çıkmama izin vermeyerek uzun uzun dalga geçiyor, evin kapısından içeri girene kadar arkamdan gelip ya bana bir şeyler atıyorlar ya da benim için besteledikleri nefret dolu şarkılar söylüyorlardı. Ne yaparsam yapayım bir türlü baş edemiyordum. Hatta bir gün matematik sınavı açıklanmış ve yine tam not almıştım. Ders sonrası okulun bahçesinde tek başıma yürürken beni sıkıştırmışlar ve okulun arka tarafında ki kimsenin olmadığı o köşede bir temiz dövmüşlerdi. Vurdukları her tokat, her yumruk canımı acıtsa da neden böyle nefret ettiklerini çözemeyişim daha çok canımı yakıyordu. Eve gittiğimde annem ne olduğunu öğrenmek istese de söylememiştim. Biliyordum çünkü hepsinin kapısına tek tek giderdi. Ben söylemeyince yine gitti ama kapılarına değil de okul müdürüne. Dakikalarca direndim söylememek için ama nihayetinde ağzımdan baklayı almışlar ve bütün sınıf ile yüzleştirip hepsine ceza vermişlerdi. Ben artık durum daha da kötü olur diye okula gitmek istemesem de bir mucize olmuştu. O günden sonra bir şeyler değişmiş ve benimle arkadaş olmak istediğini söyleyen biri gelmişti yanıma. "Elif".

İşte bu yüzden İnci, Yeliz ya da Selin'in yerine yanımda olmasını istediğim tek kişiydi Elif. Oysaki yaz tatilinin başından beri ona bir türlü ulaşamıyordum. Ulaştığım zaman da bir bahane ile telefonu kapatıyor veya yazdığım iletildiği an çevrimdışı oluyordu. Ben yazmadan da asla yazmıyordu. Yazdığında ise tek kelime ile cevaplar verip beni geçiştiriyordu. Bir kaç kez evine gitmeyi denemiştim. Ama gittiğimde asla evde olmuyordu. Bir türlü anlam veremiyordum. Yaşadığım tüm o kötü şeylere rağmen yanımda olmuştu ve yapılan hiç bir şeyde yer almamıştı. Kendisi de söylemişti zaten sana hep üzüldüm ama korkudan yanına gelemedim diye. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Tüm gün beraber olmamıza rağmen bütün gün ayrıymışız gibi ya saatlerce telefonda konuşur ya da yazışırdık. Şimdi ise bir dakika bile konuşamıyorduk. Çok özlemiştim. Ne de olsa tek arkadaşımdı.

Elbette aynı liseye gitme hayallerimiz yıkıldığı vetekrar taşınmak zorunda kaldığım için bana kırgın olabilirdi. Ama elimde olmadığını biliyordu. Defalarca anlatmaya çalışmıştım. Üstelik üç ay kırgın kalmak için çok uzun bir süreydi. Ben sevdiğim birine kırgın kalmaya ve haklı olsam bile benim yüzümden üzülecek diye uzak durmaya asla dayanamazdım. Oysa Elif, bu durumu çok uzatmıştı. Daha fazla bu durumun uzamaması için bu sefer kararlıydım telefonu kapatmasına izin vermeyecektim.

Hem dün fark etmiştim. Artık instagramdan takipleşmiyorduk. İnstagram bu aralar sürekli güncelleme yapıyor ve saçma sapan şeyler oluyordu. Bu yüzden haber vermeliydim. Onu benim çıkardığımı zannedip bana daha çok kırılabilirdi. Çünkü ikimize ait fotoğrafları niye sildiğini sorduğumda bir şey olsa söylerdim, sadece çirkin çıktığım fotoğraflarımı kaldırıyorum diyerek bana kızmıştı. Hassastı bu konularda. Haklıydı da. Ne olabilirdi ki aramızda?

Telefonumu elime alıp numarasını çevirdiğimde içimden de, lütfen Elif'in inadı kırılsın ve yumuşasın artık diye dua ediyordum. Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü arayışımda cevap vermedi. Ama inat ettim ya açılmadıkça aradım. Nihayet beşinci arayışımda açtı Elif.

          Sizce Elif neden uzak duruyor Eylül'den? Fikirlerinizi bekliyorum. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Geri bildirimleriniz benim için çok değerli

Eylül (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin