Aynadaki kız kim?

277 26 20
                                    


Ama o kağıdı kavanoza bıraktığımız günden sonra her şey tıpkı ilk çektiğimiz kağıtta yazanlar gibi gittikçe daha kötü bir hal almıştı. Ne kadar çabalarsam çabalayım içinde girdiğim bu kötü labirentten çıkamadığım gibi sürekli de derinlerine doğru gitmeye devam ettim. Gittikçe kayboldum. Kayboldukça daha da derine gittim. Kimse elimden tutmadı. Tek başıma kaldım. Korktum, üzüldüm, ağladım.... O kısacık zaman diliminde asırları yaşadım.

Yeliz, barışmamızın bir kaç gün ardından tekrar kötü davranmaya başladı. Olur olmadık zamanlarda bana sesini yükseltiyor, söylediğim şeylere muhalefet oluyor adeta kavga etmek için çabalıyordu. O gün;

''Sen kendini ne zannediyorsun çirkin ördek yavrusu!! Seni aramıza aldık diye güzel olduğunu mu zannediyorsun?!.... derken sırasında ayağa kalkmış ellerini çılgınlar gibi savuruyordu.  Bitmek tükenmek bilmeyen hakaretleri arka arkaya sıralarken artık onu duyamıyordum. Kulaklarım uğulduyor, kalbim ise sıkışıyordu. Şaşkınlıkla bir elim ağzıma gitmiş gözlerim kocaman açılmıştı. Sadece bakıyordum. Neden böyle delirmiş ve hakaretler etmeye başlamıştı anlamıyordum. Kafamda az önce olanları düşünüyor kendime cevaplar aramaya çalışıyordum. 

''Kızlar sizce bu saç bana yakıştı mı ?'' diye sormuştu siyaha boyadığı saçlarını bize gösterirken. Ağız birliği etmişiz gibi üçümüzde yakıştığını söylemiştik. Ama ısrar edip orjinal mi bu mu diye sorunca, İnci orjinali tercih etmişti. Ben de aynı fikirde olduğum için '' Katılıyorum'' demiştim. Dediğim gibi İnci'ye gülümseyen o kız bana saldırmıştı. Acaba söylerken yanlış bir tarzda mı söyledim diye düşünürken yüzüme şiddetli bir tokat gelmişti. Ağzımı kapadığım elim şimdi tam da tokadın geldiği yanağımın üzerinde duruyordu. Sıcaklık yanağımda başlamış tüm vücuduma yayılmıştı. Artık sesleri tekrar duyuyordum. Yeliz, onu tutan kişilerin kolları arasında ''Bırakın beni!!'' diye çığlıklar atıyordu. Gördüklerime ve duyduklarıma inanmıyordum. Selin bir yanım da İnci diğer yanımda sürekli adımı söylüyorlardı. 

''Eylül, Eylül,Eylül......!!''

Gözlerimi Efe ve diğerlerinin dışarıya çıkarmak için sürükledikleri Yeliz'den ayırdım. Elim hala yanağımdayken  önce Selin'e baktım. Sonra da İnci'ye. Elimi yavaşça indirdim. ''Nasıl görünüyor'' dedim kızlara. Çıkan sesimi tanıyamadım. Buz gibiydi. Sanki bana ait değildi. Onlar da benim gibi düşünüyor olacaklar ki irkildiler. Birbirlerine baktılar. ''Bütün parmakları yüzünde'' dedi İnci titreyen sesi ile. Güldüm. Herkes ağlamamı beklerken ben güldüm. ''Aynayı verir misin Selin?'' Bir an tereddüt etse de çantasından çıkardığı aynayı bana uzattı. Aynayı kaldırdım. Bana bakan başka bir ben vardı aynada. Yüzünde kocaman bir el izi ile. Ağlamıyordu. Aksine korkutucu bakışları vardı. Lakayıt bir gülüş ile dudakları sağa doğru kıvrılmıştı. Kalbim göğsümde deli gibi atmaya başladı. Bu ben olamazdım. Böylesine bomboş gözlerimin içine bakan bu kız kimdi? Sanırım bu kız artık Yeliz'e daha fazla sabır gösteremeyecek kadar tükenmiş olan Eylül'dü

''Ne büyük eli varmış bu kızın. Bütün suratımı kaplamış. Çok da güçlü'' dedim gülümsemem yüzümde yayılırken. Hala ayna da kendime bakıyordum.

''Eylül, sen iyi misin?'' diyen Selin'in sesi endişeli çıkmıştı. Aynayı yavaşça masanın üzerine bıraktım. Sonra da ona dönerek devam ettim. 

''İyiyim Selin, merak etme. Artık Yeliz ve yaptıkları için üzülmeyeceğim. Bu bana yapabileceği son şeydi. Umarım bundan sonra yanıma gelmeye kalkmaz.'' Sesimdeki tehditkar tınıyı fark etmiş olacak ki İnci, hemen söze girdi. 

''Merak etme! Bundan sonra Yeliz hiçbirimizin yanına yaklaşamayacak. Bitmiştir.'' 

''Evet artık gelemez'' demiş ve sıcacık sarılmıştı Selin.  İnci' de aynı sıcaklıkla sarıldığında biz artık üç kişiydik. 


Eylül (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin