Sen de mi?

342 26 42
                                    


Yanımda oturan bu güzel adam artık benim sevgilimdi. Onu ilk gördüğüm andan beri istediğim şey gerçek olmuştu. Arka planda neden yapıldığını bilsem de şu an için sadece beni mutlu eden sonucu ile ilgileniyordum. 

''Hadi sınıfa gidelim'' diyen Burak karşımda elini uzatmış olarak bana bakıyordu. Sanırım o eli tutmalıyım. Yoksa sadece kalkıp yanında mı yürümeliydim? Ama onun elini tutmayı hem de sevgilisi olarak tutmayı çok istiyordum. Sadece titreyen ellerim ile bunun nasıl yapacağımı bilmiyordum. Karar vermeliydim. Karşımda öylece daha ne kadar durabilirdi. Hızla yerimden kalktım. Heyecandan başım o kadar çok dönmüştü ki az kalsın düşüyordum. Beni son anda yakaladı. Şimdi onun kollarının arasındaydım. Mis gibi kokusu burnumu doldurmuştu. Vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordum. Bu an hiç bitmesin istedim. Kafamı aldırdım. Yüzüne görmek, gözlerinin içine bakmak istiyordum. Belki filmlerdeki gibi olurdu. Esas oğlan esas kızı düşerken yakalar ve göz göze geldiklerinde birbirine aşık olurlardı. Benim hikayem de tam da bu anda başlayabilirdi. 

Bukleli güzel saçları aşağı doğru sarkmış hafif rüzgarda sallanıyordu. Gözleri tam da istediğim gibi gözlerimdeydi. Ama o an her şey donup öylece birbirimize bakmıyorduk. Dudakları hareket ediyordu. Kulaklarımın uğuldamasından ne söylediğini anlayamıyordum. Gözlerimi kırpıştırdım. elim, alnımın köşesine gittiğinde yavaş yavaş onu duymaya başladım.

''Eylül! iyi misin?Eylül.....'' 

Kendimi toparlamaya çalıştım. Onunda yardımıyla biraz önce birlikte oturduğumuz banka geri oturdum. Kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki az kalsın bedenimden fırlayacaktı. Derin derin nefes alıp vermeye çalıştım. Biran önce sakinleşmeliydim. Onu daha fazla endişelendirmek istemiyordum. Kendimi zorlayarak konuştum.

''İyiyim, merak etme. Sanırım birden kalkınca başım döndü'' kocaman bir nefes verdi. rahatladığı yüzünün her hattından belli oluyordu. 

''Korkuttun beni Eylül''

''Gerçekten mi?''

''Eee-vet'' dedi şaşkınlıkla. Benimse içim kıpır kıpırdı. Bana değer veriyordu. Neden bu daha fazla olmasın ki.

''Hadi gidelim o zaman sınıfa'' Bu sefer elini uzatmamış koluma girmişti. Şimdi kol kola sınıfa yürüyorduk. Ayaklarım yerden kesilmiş adeta boşlukta süzülüyordum. Umarım düşmeden sırama oturabilirim diye aklımdan geçirirken sınıfın kapısından girer girmez İnci ile göz göze geldim. Gülümsemem tüm yüzüme yayıldı. İçten içe ona teşekkür ettim. Hem de defalarca o bunu bilmese de.

Burak, beni yavaşça sıraya bıraktığında İnci hemen yanıma sokuldu. Bilmiyormuş gibi konuşmaya başladı. sanırım verdiği görevi Burak yerine getirdi mi merak ediyordu.

''Ooo, Eylül hanım, kol kola sınıfa mı girdiniz siz?'' Onu biraz kıvrandırmak istiyordum.

''Bahçede başım döndü, az kalsın düşüyordum. O yüzden koluma girdi'' şaşırdı. Kafasını hızla Burak'tan yana çevirdi. Aynı hızla bana geri döndü.

''Nasıl yani?''

''Ne nasıl yani?''

''Başka bir şey yok mu?''

''Ne olabilir ki?''

''Şey.... yani'' biraz daha üzerine gidersem şaşkınlıktan her şeyi itiraf edecekti.

''İnsan sevgilisinin koluna giremez mi yani?'' 

''Ha..'' kendini geri çekti. Bir kaç saniyelik şaşkınlıktan sonra ''İşte bu!!'' diye haykırdı. Sonra da yüksek sesle sınıfta olan herkese bu durumu haber verdi.

Eylül (BİTTİ)Where stories live. Discover now