James Blunt

267 30 17
                                    


Odamın kapısını iki kez tıklatan ve sonrasında cevap vermemi beklemeden kapıyı açan annem başını uzatmış hayretle bana bakıyordu. ''Dışarısı kar kaplı ve sen pencere önüne geçmiş sadece izliyorsun öyle mi?''

''Sanırım artık büyüdüm.''

''Hadi oradan büyümüşmüş. Daha birkaç hafta önce atmıştın kendini tatilde karın içine. Şimdi mi büyüdün?'' diye sorarken çoktan yanıma gelmiş ve hasta olup olmadığımı kontrol ediyordu alnıma koyduğu eli ile. Ama bu kontrol anneme yetmemiş olacak ki omuzlarımdan, beni önce kendine çekip alnımdan öpmüş sonra da geriye iterek mırıldanmıştı. ''Ateşi de yok aslında''

'' Anne iyiyim ben merak etme lütfen.''

'' Sende bir şeyler var. Anneler hisseder. Hadi anlat bana'' derken çoktan yatağımın kenarına oturmuştu eliyle yanına oturmam için işaret ediyordu.

''Anne bir şey yok diyorum neden ısrar ediyorsun?'' Bıkkınlıkla gözlerini devirdi. ''Gel buraya'' sesine yerleştirdiği gizli sertlik gözden kaçacak gibi değildi. Pes ettim ve yavaş adımlarla yanına gittim. Sanki adımlarımı ne kadar yavaş atarsam annem o kadar çabuk beni konuşturma çabasından vazgeçecekti. Ancak heves ile bana bakan gözleri ne yaparsam yapayım vazgeçmeyeceklerini adeta bağırıyordu. Usulca oturdum yanına. Aslında olan biteni anlatsam belki iyi fikirler verebilirdi bana. Ama benim hakkımda olmayan bir şeyi nasıl anlatırdım ki anneme.

''Düşüneceğine anlat bakalım. Neler oluyor?''

'' Dedim ya anne bir şey yok''

''Gözlerin öyle demiyor ama''

''Ne diyormuş benim gözlerim?''

'' Benim bir derdim var anne diyor.'' Demiş elini omuzuma koymuş ve yavaşça sıkmıştı. Ben buradayım kızım. Bana güven demişti o sıcacık dokunuşla. Ama anlatamazdım. Başımı önüme eğdim. Derin bir nefes aldım. '' Bir şey var ama benimle ilgili değil anne. O yüzden sana anlatamam. Sadece iki arkadaşım için üzülüyorum. Sana bu kadarını söyleyebilirim.'' Gözleri hala derinlerde bir yerlerde bir şeyler arıyor söylediklerim anneme yetmiyordu. Bu yüzünde ki her mimikten belli oluyordu.

''Peki'' dedi oturduğu yerden kalkarken. Üstelemediği için memnundum. '' Ne olursa olsun benimle konuşabileceğini unutma tamam mı benim güzel kızım?''

''Merak etme anne. Hala en yakın arkadaşım sensin.''

''Benimde sen'' demiş ve yanağımdan makas alırken göz kırpmayı ihmal etmemişti. Benim aksime hızlı adımlarla hareket etmiş ve çıktığı kapıyı da kapatmayı unutmamıştı. Bir süre odanın huzur veren sessizliğinde kendi başıma kalmış ve keyfini çıkartmıştım. Sonrasında sessizlikten sıkılmış ve müziği açmıştım. Radyo yerine bu sefer spotify uygulamasından James Blunt açmıştım. James Blunt'ın şarkıya başladığında yumuşacık ve muhteşem sesi odayı doldurmuş beni bambaşka diyarlara götürmüştü. O diyarlarda çok mutluydum. Yanımda Burak vardı. Benim onu sevdiğim gibi oda beni seviyordu. Yanımızda da en çok sevdiğim arkadaşım Selin ve onun çok sevdiği Yiğit'te vardı bu sefer. Birlikteydiler. Hiç ayrılmıyorlardı. Hep beraberdik. Sonsuza kadar da mutlu yaşıyorduk o diyarlarda. 

Eylül (BİTTİ)Where stories live. Discover now