2, kafanda kurmuşsun

5.7K 757 246
                                    


Oflayarak önündeki dava dosyasını kapattı Minho. Yan odasında telefonla konuşan Jisung çok ses yapıyordu ve ne yazık ki bu da Minho'nun odaklanmasına engel oluyordu. Çalışma masasından ayağa kalkıp odadan çıktı ve Jisung'un kapısını sert bir şekilde çaldı. İçeriden patırtı sesleri geldikten sonra kapı açılmıştı.

Hızlıca Jisung'un üstündekilere baktı Minho. Her zamankinin aksine peluş pijamalarıyla değildi. Üstünde ön tarafı volanlı beyaz bir gömlek vardı ve altına siyah bir kumaş pantolon giymişti. Belindeki kemer belini birkaç tur sarıyordu. Bir yere gidiyor olmalıydı ama Minho'nun umrunda değildi hatta işine bile gelirdi. Sadece biraz huzurla çalışmak istiyordu.

"Ses yapmaya devam edecek misin yoksa ağzına peçete mi tıkmalıyım?" dedi Minho ters bir şekilde Jisung'a bakarak. Jisung, Minho'nun kendinden büyük olduğunu umursamadan ağzını taklit etti, daha sonra gözlerini devirdi.

"Çok mu ses yaptım?"

"Öyle oldu biraz"

"Ah, amacıma ulaşmışım o zaman" dedi Jisung gıcık bir şekilde gülerek. Minho kaşlarını çattı. "Çıkacağım şimdi, ben gittikten sonra rahat rahat çalışırsın"

"Hastaneye mi?" dedi Minho çok da umursamadan. Jisung kafasını iki yana salladı. Minho'yu kapının önünde bırakmış, aynasının karşısına geçmişti. Sarı saçlarını iki yana ayırıp şekil veriyordu.

"Randevuya çıkıyorum."

"Hah" dedi Minho gülerek. Pek inanası gelmemişti ama Jisung kendisine 'Ne var?' dercesine baktığında omuz silkti. "Seni alacak adamın Allah yardımcısı olsun. Uğraşılmaz seninle."

Alaycı bir şekilde güldü Jisung. "Kıskanıyorsun hyung."

"Neyini kıskanacağım senin be?" dedi Minho kollarını göğsünde birleştirerek. Jisung gülmeye devam ederek çalışma masasının üstünde duran telefonuna yaklaştı. Görüntülü konuşma hâlâ devam ediyordu ve telefonun arkasındaki Felix yanındaki Hyunjinle beraber büyük bir keyifle ikisinin atışmasını dinliyordu. "Güzelliğimi ve bebeksiliğimi kıskanıyorsun hyung. Ha bir de bu huysuzluğunla evde kalacağın için beni çekemiyor da olabilirsin. Her neyse, kapatmam lazım çocuklar çıkacağım şimdi. Görüşürüz."

"Görüşürüz" dedi Felix neşeyle. Hyunjin de el sallayınca Jisung aramayı sonlandırdı.

"Sen kafanda çok kurmaya başlamışsın" dedi Minho, Jisung'un kendisine söyledikleri üzerine 'anlıyorum' dercesine kafasını sallayarak. Jisung telefonunu çantasına sıkıştırıp siyah şişme montunu üzerine geçirdi. "Bu konuşmanın devamında 'Ailemle sorunlarım var benim tek sana karşı değil herkese böyleyim' demen gerekiyordu. Eksik çalışmışsın dersine."

"Haha" dedi Minho mimik oynatmadan.

"Ayrıca kim kafasında kuruyor görürüz."

"Görürüz" dedi Minho kafasını sallayarak. Jisung onu umursamadan hızlı adımlarla merdivenleri inerek kapıya ulaştı. Botlarını giydikten sonra daha fazla bir şey söylemeden kapıyı arkasından çekip çıkmıştı. Moralini daha fazla bozmak istemiyordu.

"Salak" dedi Minho tekrar çalışma odasına yürüyerek. Kaşlarını çok çattığı için yüz kasları ağrımaya başlamıştı. "Kıskanıyormuşum, kimseyi değil de seni kıskanacağım. Aynen."

~~~

Neşeli bir ıslık öttürerek kapının kilidini çevirdi Jisung. Randevuya çıkmaktan kastı arkadaşlarıyla randevuya çıkmaktı ama sonuç olarak randevu randevuydu değil mi? Karaoke yaptıktan sonra birlikte barbekü restoranına gitmişlerdi ve en son ne zaman bu kadar güldüğünü hatırlamıyordu Jisung. Botlarını kapının önüne çıkartıp arkadaşlarından gelen üst üste mesajları okumak için grup konuşmalarına girdi.


"Sırıttığına göre iyi geçmiş randevun?" Minho'nun sesini duymayı beklemediği için sıçrayarak telefonundan kafasını kaldırdı Jisung. Karanlık holde duvara yaslanmış sırıtarak mesajları okuyordu, dışarıdan nasıl göründüğünü düşünmeden edemedi. Aptal bir aşık gibi görünüyordu büyük ihtimalle, halbuki sadece arkadaşlarıyla konuşuyordu. En son lisedeyken annesi kendisini böyle yanlış anlamıştı, o zamanda aynı şimdi olduğu gibi arkadaşlarıyla mesajlaşıp sırıtıyordu. Yaslandığı yerden ayrılıp Minho'ya doğru yürüdü.

"Güzeldi evet, sen niye uyumadın bu saate kadar?" dedi kafasını iki yana sallayarak. Minho mutfağın yanan ışığını gösterdi. "Seni bekleyecek halim yok, su içmeye kalktım herhalde."

"Ben beni mi bekliyorsun dedim?" dedi Jisung kaşlarını çatarak mutfağa girip. Yine sinir olmuştu Minho'ya. Minho da arkasından mutfağa girdi. "Hayret bir şey ya"

Jisung kendine bir bardak su doldurduktan sonra sürahiyi önüne çekip kendine de bir bardak su doldurdu Minho. "Eğlenmiş olmalı" diye geçirdi içinden Jisung'u izleyerek. Az önce her ne kadar onu sinirlendirmeyi başarmış olsa da hâlâ gözlerinin içi gülüyordu. Ellerini çenesine yaslayıp Jisung'un yüzünü inceledi. Yanakları biraz kilo vermiş gibi duruyordu ama hâlâ bir sincaba benziyordu. Göz göze geldiklerinde sadece bir anlığına tatlı gözüküyor diye düşündü Minho ama saniyesinde olduğu yerde doğruldu.

Ne saçma saçma şeyler düşünüyorum diye kendine kızdı ardından.

"Yarın temizlik günü," dedi ters ters bakmaya devam ederek. Birazdan sızlanmaya başlayacağını bilecek kadar uzun süredir yaşıyordu Jisungla. "Sakın mızmızlanma! Yarından itibaren yeni bir dava alıyorum ve boş günüm yok. Kaçmaya çalışırsan kendi kendine temizlersin her yeri." mutfaktan çıkmadan önce işaret parmağını Jisung'a sallayarak.

Minho'nun arkasından dil çıkarıp kollarını kavuşturdu Jisung. Gıcıktı işte, gıcık.

~~~

slm

napiyonuz

begeniyosunuzdur insalla fici

yorum yapmayi unutmayin tMm.mi🥺🥺

kendinize cici bakın🥺🥺

treat you better | minsung (✓)Where stories live. Discover now