45, mutlu son.

3.9K 346 762
                                    

bölüm içinde ufak bir smut var, okumak istemezseniz diye warning koydum dikkatli okuyun ballarım. onun dışında her şey normal seyrediyor, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

yeminler olsun ki final.

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. bölüm sonunda görüşürüzz

o halde son kez, iyi okumalarrr!!

☆☆☆

güneşin tepede yükseldiği pırıl pırıl bir sabahtı. bebeğim, ilk göz ağrım sakura'm yatağa tırmanıp kollarımın arasına girdiğinde daha da güzelleşti sabahım. minho'nun kollarının arasında uyandığım her sabah zaten güzeldi ama böyle hep birlikte olduğumuz anlara daha bir aşık oluyordum.

"uyandın mı bir tanem?" siyah saçlarını okşadım sakura'nın. uyumaktan şişen gözlerini gözlerime çıkartıp kıkırdadı. kıkırtısını minik eliyle gizlediğinde uzanıp koklaya koklaya öptüm saçlarını.

"görmüyor musun anne? uyandım."

"anneye laf yetiştirmeye de başladık demek" derin bir nefes aldım. gelecek ay beş yaşına girecekti sakura, bıcır bıcır konuşuyordu artık. yine de son söylediklerimi anlayacak kadar büyümemişti. "o ne demek?" dedi merakla. benden aldığı yanaklarını parmaklarımın arasında sıkıştırdım. başlarda minho'ya çok benzetiyordum sakura'yı, ama büyüdükçe ikimize de benzemişti. burnu ve dudakları kesinlikle babasındandı, boba gözleri ve ısırırken kızarttığım yanakları da bendendi. karakteriyse o gün hangi tarafından uyandığına göre değişiyordu.

"bir şey değil prensesim. öperek uyandıralım mı babayı?" hâlâ kolları bana dolalı şekilde mışıl mışıl uyuyordu minho. ona öyle bakınca yüzümdeki gülümseyiş büyüdü.

"tamam" minho'nun üstüne zıplayıp yanaklarını öpmeye başladı sakura. minik elleri babasının yüzüne yapışmıştı. içim eriyordu güzelliklerine.

"babiş" dedi sakura nazlanarak. "uyan artık" halbuki çoktan uyanmıştı minho, yüzündeki sırıtışı görünce güldüm.

"annen beni öpmeden uyanamazmışım" tek kolunu benim vücudumdan ayırıp sakura'ya sardı minho. babasının sarılışına karşı kafasını hemen kucağında küçüldü kızım.

"çok uykucusun" dudaklarımı minho'nun dudaklarına bastırdığımda hemen çekilmeme izin vermedi. yanaklarım kızarırken sakura yine kıkırdadı. bizim birbirimize sevgi gösterişimiz en çok onun hoşuna gidiyordu. her çocuk ebeveynlerini birbirlerine aşık görmek isterdi çünkü.

"kokun mayıştırıyor beni, kalkasım gelmiyor" dedi gözlerini açıp yanağımı öperek. sakura kendi yanağını uzattı.

"baba ben? ben?"

"gel bakalım buraya küçük fare" minho sakura'yı yatağa yatırıp onu gıdıklamaya başladığında sakura'nın neşeli çığlıkları odanın içine yayıldı.

"çatlatacaksın çocuğu yeter" dedim minho'nun kolunu tutup gülerek. sakura'nın yanağına iki öpücük kondurup doğruldu minho da.

"hadi bakalım. kahvaltıya. sonra gezmeye gideceğiz."

"nereye? nereye?" yatakta ayağa kalkıp zıplayan kızımı kucağıma aldım. "seungmolara"

"seungmolara!" dedi heyecanla şakıyarak. "diane de orada mı olacak?"

"evet bebeğim" sakura'yı öperek mutfağa indim. minho yatağı toplayıp geleceğini söylemişti.

"anne? teyzem de gelecek mi?" sakura'yı mutfak tezgahına bırakıp dudak sarkıttım. şu son birkaç aydır pek keyfi yoktu hana'nın. bugün itiraf edeceğim, yarın itiraf edeceğim diye erteleye erteleye başkasına kaptırmıştı luna'yı. aşk acısı çekiyordu.

treat you better | minsung (✓)Where stories live. Discover now