18, pembe güller ve yanaklar

5.1K 675 560
                                    

çok istediniz çok beklediniz bn de yazdım

tyb yeni bölüm efendim

iyi okumalarr!!!

☆☆☆

her ne kadar uyumaya çalışsam da beynimde kırk takla atarak beni uyutmayan tilkiler yüzünden oflayarak eski yatağımda doğruldum. minho'nun ailesi ve annemler tanışacağı için eve gelmiştim fakat nöbetten dönmüş olmama rağmen uyuyamıyordum. beni uyutmayan şey birkaç haftada alıştığım minho'nun kokusu muydu yoksa gerçek bir ilişkimiz olduğuna inandırmak için yaptığı şeyleri düşünüp delirmem miydi bilmiyorum ama gözüme bir gram uyku girmiyordu. halbuki yorgundum ve minhoların gelmesine daha vardı.

kapım gürültülü bir şekilde tıklatılınca kapının arkasındaki hana'ya gözlerimi devirdim. gir desem de giriyordu girme desem de giriyordu zaten. söylediğim gibi izin vermemi beklemeden içeri girip dudak büzerek çatık kaşlarıma baktı.

"madem izin almayacaksın neden kapıyı çalıyorsun?"

"uygunsuz bir durumdaysan geldiğimden haberdar ol diye tabii ki" elindeki meyve tabağını yanıma bırakıp yatağa uzandı. bir ergen olmasına rağmen benden sağlıklı beslenişi beni şaşırtıyordu. "gerçi ergen değilsin ki. minho abi ihtiyaçlarını karşılıyordur hem." yüzüm kırmızının farklı bir tonuna bürünürken arkamdaki yastığı alıp hana'nın suratına çarptım.

"hana!"

"ah, beyin sarsıntısı geçiriyorum galiba" hana abartılı bir jestle kafasını tuttu. "ne bağırıyorsun abi ya şaka yaptık herhalde"

"yapma böyle şakalar, yasak sana. terbiyesiz." hana somurtarak ağzına küçük bir mandalina dilimi attı. hâlâ yanaklarım yanıyordu, aptal kız.

"ne demeye geldin yanıma, sen uğramazsın böyle?"

"of," elleriyle yüzünü çekiştirip dirseklerinin üstüne kalktı hana. "bir şey soracağım ama dalga geçmek yok tamam mı?"

"söz veremiyorum." sırıttım. "ciddiyim ya, gülme."

"söz veremiyorum dedim ya, güvenmiyorum sana."

"tamam o zaman sormuyorum" kendini tekrar yatağa bırakıp tavanı incelemeye başladı. düşünceli görünüyordu, gerçekten iki zıt karakter olmamıza rağmen böyle zamanlarda hana'da kendimi görüyordum.

"tamam tamam, dalga geçmeyeceğim. sor hadi."

"söz mü?" gözlerimin içine baktı heyecanlı bir şekilde. kafamı salladım. "söz hana"

"eşcinsel olduğunu ilk ne zaman anladın?" ben daha spesifik bir soru beklerken hana'nın sorduğu soru beni afallatmıştı. tabaktaki elmayı alıp bir ısırık aldım. zor yerden sormuştu, bilmiyordum cevabı.

"bilmiyorum ki"

"nasıl yani?" kafası karışmış bir şekilde bana baktı hana. "nasıl bilmeyebilirsin ki? illaki birine aşık olup öyle anlamışsındır."

"öyle değil de nasıl anlatsam? hiçbir zaman kızlara ilgi duymadım ki ben, ilkokul aşkım bile erkekti. hem nereden çıktı ki bu soru durduk yere?"

"of bilmiyorum" siyah saçlarını karıştırdım hana'nın. ilk defa dişlerini göstermedi. bir haller vardı bu kızda. "biseksüel olabilir miyim acaba?"

"olabilir" omuz silktim. "birinden mi hoşlanıyorsun? böyle sorular sormazsın sen, senin beynin daha farklı şeylere çalışıyor genelde."

"sınıfta minji diye bir kız var, dikkatimi çekiyor." ben luna'dan bahsetmesini beklerken hana'nın bambaşka bir isimden söz etmesi yine şaşırtmıştı beni. dudak büzdüm.

treat you better | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin