25, after parti

4.1K 527 394
                                    

lütfen yorum yapmayı unutmayınnn<333

bu kitap büyüsün artık🕯🕯🕯

iyi okumalar!!

☆☆☆

"evlendik resmen az önce"

yüzü az önce beni öptüğü için hâlâ yüzüme yakın olan minho'nun dudaklarına doğru konuştuğumda bir kez daha öptü beni. ama o kadar hafif, o kadar tüy gibi bir öpücüktü ki yanağımı öpmesiyle eş değerdi bu. yine de duş aldıktan sonra temiz nevresimlerin üstüne yatmışım gibi huzurlu hissettirmişti.

"tebrik ederiz çocuklar!" eun teyze yüzünde güller açarak yanında minho'nun babasıyla yanımıza geldiğinde minho'dan ayrıldım ve açtığı kollarının arasına girdim.

"oğlumuz büyüdü de evlendi bile eun" minho'ya sarılan babasının söylediği şeyler beni bile duygulandırdı. minho'dan ayrılınca bana sarılmıştı. "evliliğiniz uzun ve mutlu olsun oğlum. tebrik ederim."

"teşekkürler baba" dedim. ağzımdan çıkan baba kelimesine ben bile şaşırırken sehun amca memnuniyetle yanaklarımı sıktı.

uzun bir tebrikler faslının ardından kollarımı hissetmiyordum. annemin dünürlerine düğün yapmadık hiç içime sinmiyor diye yakarışlarını dinlemekten kafam şişmişti. salonda yavaş yavaş yakın arkadaşlar ve aileler kalmaya başlarken yeonjun'u da aralarına almış hararetli hararetli bir şeyler konuşan arkadaşlarıma döndüm. buradan sonra kendi aramızda ufak bir kutlama yapmaya gidecektik, minho telefonunu yukarıda unuttuğu için onu almaya gitmişti. ben de ona bakmaya karar verdim.

"ben minho'ya bakıp geliyorum sonra çıkarız"

"tamam canım" felix kolumu okşadığında gülümseyerek nikah salonundan çıktım. eşlerin hazırlanması için olan odaya çıkarken karşımda haneul'u bulmayı beklemiyordum.

her yerden fırlaması beni korkutuyordu.

"konuşabilir miyiz biraz?" kolumu tuttuğunda sertçe bileğini kavradım ve elini indirdim.

"konuşacak bir şeyimiz kalmadı seninle haneul, buraya neden geldin bilmiyorum ama gelmeseydin de kusuruna bakmazdık. çekilirsen geçeceğim."

"konuşmadan bir yere ayrılmayacağım" ayak diredi. "lütfen, eski günlerin hatrına yalnızca beş dakika"

"hiç hoş değil beni böyle zorlaman haneul" haneul'u ittirerek köşeye doğru ilerledim. yolun ortasında konuşmamız pek de mantıklı değildi.

"seni dinliyorum, yalnızca iki dakikan var. bu son sefer, bir daha seninle ikili diyalog kurmayacağım çünkü etik bulmuyorum haberin olsun."

"bak jisung ben seni gerçekten çok sevdim tamam mı?" başıma saplanan ağrıyla gözlerimi kapatıp burun direğimi sıktım. başlamıştı yine bizim yalan makinesi. "çok küçükken bile bir arkadaştan öteydin benim için. seni o kadar sevdim ki bu his artık içime sığmaz oldu, gözümü kapattığımda sen vardın gözümü açtığımda da sen vardın. hayatımın merkezi olmuştun resmen."

"haneul-"

"lafımı kesmeden bir dinler misin jisung lütfen?" dudaklarımı birbirine bastırdım. "her şeyimin ilki sendin. her şeyi seninle öğrendim ben, bir insanı hayatımın merkezine almanın doğru bir şey olmadığını da senden öğrendim. çünkü her zaman önce kendini koymalıymış insan hayatın merkezine. her zaman çok farklı olacaksın benim için çünkü ben bu hayatta kimseyi seni sevdiğim kadar sevebileceğimi düşünmüyorum. kimsenin beni böyle yaralayabileceğini veya binlerce parçaya ayırabileceğini de düşünmüyorum. ama sen her zaman haklıydın, belki tedaviye başlamamı söylediğin ilk sefer inat etmeseydim bugün biz otururduk o nikah masasına."

treat you better | minsung (✓)Where stories live. Discover now