22, han nehri ve ramen

5.6K 589 213
                                    

slm,

iyi okumalarr!!!

☆☆☆

elimdeki tükenmez kalemi açıp kapatırken okuduğum hasta raporundan en ufak bir şey anlamıyordum. yeonjun yanımda taramalı tüfek gibi benim bile bilmediğim hastane dedikodularını anlatıyordu ve şaşkınlıkla duyduklarıma yetişmeye çalışıyordum.

"bu soobin de çok yakışıklı ya of" dedi yeonjun sızlanarak. daha sonra yüksek çıkan sesi yüzünden utanarak etrafa baktı, soobin duymadı zannetmiştim ama kıvrılan dudağıyla her ne kadar bizim olduğumuz tarafa bakmasa da duyduğunu anlayabiliyordum. yeonjun'un rezilliğine gülmeye başladığımda koluma vurdu. hemşireler bile gülüyordu.

"gülme!" yeonjun beni cimciklediğinde daha çok kahkaha attım.

"senin bana gülmeye hakkın yok tamam mı? hem şu karşıdan gelen senin ev arkadaşım ayağı çektiğin ve ayın sonunda evleneceğin adam değil mi?" gülmekten yaşaran gözlerimle yeonjun'un gösterdiği yere baktım. harbiden minho gelmişti ama niye geldiğini bilmiyordum, gülüşüm yavaş yavaş sönerken minho yanıma geldi.

"selam" kolunu belime atıp beni kendine çektiğinde parmak uçlarıma kalkıp boynuna sarıldım. arkamdan kusma işareti yapan yeonjun'a dil çıkartıyordum. hep böyleydi zaten. kendisi dışında aşk yaşayan birilerini gördüğünde kusardı.

"naber?" dedim yanağına bir öpücük kondurup geri çekilerek. mesaim bitmek üzere olduğundan sevgimi göstermekten çekinmiyordum. az önce yeonjun'a gülen hemşireler minho'ya bakarak fısıldaşıyorlardı şimdi. içlerinden birinin minho için çok yakışıklı dediğini duyduğumda kıskanç bakışlarımı kızın üstüne diktim.

"iyiyim, işin bitti mi?"

"bitmek üzere" raporları hızlıca okuyup imzalamaya başladım. yine bir sürü ameliyat kitlemişlerdi bana, geçmiş olsun.

"tanışmadık daha önce yeonjun ben" yeonjun elini minho'ya uzatıp raporları imzaladığım masaya yaslandı.

"minho" minho yeonjun'un uzattığı elini sıktı. güldü yeonjun. "tebrik ederim, evleniyormuşsunuz"

"evleniyoruz" kafasını salladı minho, yeonjun omuz silkti. "sungie'nin nikah şahidi ben olacağım"

"sana böyle bir söz verdiğimi hatırlamıyorum" kaşlarımı çatarak konuştuğumda yeonjun beni dürtmeye devam etti. "bozmasana beni"

"tamam tamam demedim bir şey" yeonjun'un yanağını sıkıp göz kırptım ve imzalamayı bitirdiğim raporları sekretere uzattım.

"çıkıyorum ben, kolay gelsin"

"görüşürüz, memnun oldum hyung" yeonjun el sallayarak bizim yürüdüğümüz yerin ters istikametine yürümeye başladı ve tekrardan soobin'i görüp peşinden koştu. minho'nun koluna girip dudak büzdüm ve çatık kaşlarına baktım.

"noldu?"

"hep böyle yakın mısınız bu çocukla?"

"evet, neden ki?" kafamı salladım. omuz silkti ama bir şey söylemedi. gözlerimi kıstım. "kıskanıyor musun yeonjun'u?"

"hayır, ne alaka?"

"bilmem" dudak sarkıttım. "yalandan evlenmediğimizi biliyor değil mi?"

"yalandan evlenmiyor muyuz?" fısıldayarak sorduğumda kaşları daha çok çatıldı. "yalandan mı evleniyoruz?"

"öyle başlamıştık sanki ama?" işlerin ciddiyete bindiğinin farkındaydım elbette, yalnızca uğraşıyordum minho'yla. kollarını kavuşturduğunda güldüm. "şaka yapıyorum, kızma hemen" soyunma odasına girdiğimizde kapıyı kapatıp ellerimi minho'nun geniş omuzlarına yasladım. "ayrıca hâlâ sahte olsaydı bile yeonjun'a söylemezdim. yakınız ama felixler kadar değil."

treat you better | minsung (✓)Where stories live. Discover now