36, seksi iç çamaşırları

3.4K 427 276
                                    

okumalar neden dustu amkkkkkk😾😾😾😾

iyi okumalar!!!

☆☆☆

"yaptın yine günlük rutin şakanı, şakacı."

gülersem bana hiç inanmayacağını bildiğimden ciddi kalmak için büyük bir çaba sarf ederek seungmin'e bakmaya devam ettim.

hamile olduğumu öğrenişimin üzerinden on iki saat geçmişti, nöbetim bitmiş olmasına rağmen seungmin'in mesaisinin başlamasını beklemiştim haberi verebilmek için çünkü birine yetiştirmezsem çatlayacaktım. beş dakika içerisinde hastasını içeri alması ve benim dışarı çıkmam gerekiyordu ama ultrason görüntüsünün benim olduğuna inandıramıyordum beyefendiyi. onunla dalga geçtiğimi zannediyordu.

bakışlarını bilgisayarının ekranından kaldırıp benim dolu gözlerime baktığında kaşları çatılır gibi oldu. duraksadı ve masasının üstüne bıraktığım ultrasonu öncekinden daha dikkatli bir şekilde incelemeye başladı.

"ciddi misin sen şu an?"

"salak şaka yapıyor gibi bir halim mi var?"

"ay sen ciddisin" seungmin gülmek ve ağlamak arasında bir ses çıkartıp elini ağzına bastırdıktan sonra ayağa kalkarak yanıma geldi. "ciddisin!"

"evet şapşal" ağlamaya başladığımda bana sarılıp kollarının arasında sallamaya başladı. "inanmıyorum. dayı mı olacağım şimdi?" ağlamaklı şekilde konuştuğunda göz yaşlarımın arasında gülerek kafamı aşağı yukarı salladım. bir sürü duyguyu iç içe yaşıyordum. en çok da heyecanı. minho'ya söylemek için yanıp tutuşuyordum, şu anlık sadece şans eseri yanımda olduğu için haberi herkesten önce öğrenen yeonjun ve seungmin biliyordu.

"çok mutlu oldum lan" göz yaşlarını silmeye başladığında kahkaha attım. "söyledin mi minho hyung'a?"

"yok, söyleyeceğim. ben de şans eseri öğrendim."

"çok mutlu olur kesin" burnunu çekerek bana bir kez daha sarıldı. "çocuklarla çok iyi anlaşabilen bir tipe benziyor zaten"

"istediğini söylemişti" omuzlarımı kaldırarak ellerimi arkamda birleştirdim.

"çok küçük görünüyor"

"çok küçük çünkü" dudaklarım titreyerek ultrason görüntüsüne baktım. "beş altı haftalık anca"

"minicik" seungmin de dudaklarını büzdü.

"bizimkilere söyledin mi?" cıkladım. "söyleyeceğim minho hyung'a söyledikten sonra. felix öğrenirse kafayı yer, ben daha minho'ya söyleyemeden bir paket bebek kıyafetiyle evi falan basar 'dayı oluyorum' diye." kahkaha atarak bana hak verdi seungmin.

felix'ten bahsediyorduk. yapardı.

"gidiyor musun şimdi?" dudak sarkıtıp kafamı aşağı yukarı salladım. yorgunluktan bacaklarım pelte gibi olmuştu. ayakta zor duruyordum.

"sen minho hyung'a söyledikten sonra face time yapalım, bizimkilerin tepkisini çok merak ediyorum. felix'in çığlığını alt kattan duyarım kesin" gülerek onu onayladım. ben de böyle yapmayı düşünüyordum zaten.

"kaçta çıkacaksın hastaneden?"

"beş gibi falan" saatime baktım, daha yeni sabah on bire geliyordu saat. beşe kadar çoktan minho'ya söylemiş olurdum.

"altı gibi ararım, eve gidince mesaj atarsın" dedim seungmin'e öpücük atarak. bana geri öpücük atıp kafasını onaylar anlamda salladı. el sallayarak odasından çıktım.

treat you better | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin