24, beyaz ve sen

4.4K 552 303
                                    

cok beklediginiz o bolum geldi

hazir misiniz

bence degilsiniz..

iyi okumalarr!!!

☆☆☆

"ne de güzel olmuşsundur beyazlar içinde sen"

yüzüme bakarak sağa sola sallanan ayrıca robert hatemo'dan beyaz ve sen söyleyen çakırkeyif seungmin'in tipine bakıp yarım saattir içimde tutmaya çalıştığım kahkahamı serbest bıraktım.

nihayet o gün gelip çatmıştı.

bu şekilde evlenmeyi hiç hayal etmemiştim ama en başından normal bir başlangıcımız yoktu ki bizim minhoyla.

yine de mutsuz değildim. sevdiğim adamla evleniyordum sonuç olarak.

"ben ağlayacağım galiba ya" felix hyunjin'in yanına çöküp bana baktı parlayan gözlerle. siyah bir takım giymişti hyunjin gibi. benden güzel olmuştu.

"ne çabuk büyüdün ya" ellerini yanaklarına yasladı felix. daha sonra makyajının dağılmasını umursamadan dolu gözlerini ovuşturdu.

"beni ağlatmaya mı çalışıyorsun?" dedim mızmızlanarak. hyunjin kollarını sıkıca felix'in vücuduna sardı.

benim de gözlerim dolmuştu. öpücük attım ikisine. geri öpücük attılar.

"hyung biriniz seungmin hyung'u başımdan alabilir mi?" jeongin abartılı mimiklerle seungmin'i kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. elindeki şampanya kadehini sallayıp geri çekildi seungmin.

"alındım, gücendim"

"kim öğretti bu şarkıyı da sabahtan beri hiç susmadan söylüyor?" tekrar beyaz ve sen söylemeye başlayarak pencereye yaklaşan seungmin'in arkasından konuştu jeongin fısıldayarak. hyunjin kahkaha attı. "bulaşma ona, yarası büyük onun. bu grupta herkesten önce kendisi evlenmek istiyordu, hayalleri suya düştü."

"onunla pek ilgisi yok gibi ama" jeongin omuzlarını kaldırıp indirdi. "öyle olsun"

"makyajım güzel oldu değil mi?" dedim makyöz ablalar odamdan çıktığından beri yüzüncü kez aynada kendimi kontrol ederek. renkli lens takmıştım ve gözlerimi öne çıkartabilmek için buğulu bir göz makyajı yapmışlardı. sarı saçlarımı kendi dalgasıyla bırakmamıştım bu sefer, maşayla lülük yapmıştık. beyaz bir takım elbise giymiştim ve tüm vücudumu sarıyordu. belimi birkaç tur turlayan kemerim özgüvenimi yükseltiyordu.

"çok güzel oldun" seungmin yanıma gelip yanaklarımı sulu sulu öptüğünde onu kendime çekip sıkıca sarıldım.

"gerçekten çok güzel oldun" hyunjin konuştuğunda gülümseyerek baktım ona. "bir kez daha aşık olacak sana minho hyung söyleyim"

"ya susun, utandırmayın beni" gözlerimi kaçırıp kendime de bir kadeh doldurmaya ilerledim. yanaklarım yanıyordu.

kapı tıklatıldığında beşimiz de o tarafa doğru dönmüştük. doldurduğum şampanyadan bir yudum alırken minho içeri girdi. arkasında chan hyung ve changbin hyung da vardı ama benim gözlerim yalnızca açlıkla minho'yu süzdü. o da beyaz bir takım giymişti ama gömleği siyahtı. sarı saçları iki yana taralıydı. üstüne atlamamak için bacaklarımı birbirine bastırdım. o da beni süzdü baştan aşağı. beğenmiş gibi dudakları kıvrıldı.

yok bir de beğenmeseydi.

"geldi mi nikah memuru?" şampanyayı tek seferde içip kadehi sert bir şekilde masanın üstüne geri bıraktım ve silkelendim. minho kafasını iki yana sallayıp yanıma geldi. elini belime attığında o çekmeden ben yakınlaştırmıştım bedenimi onunkine.

treat you better | minsung (✓)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang