21, muma dönmek (m)

6.6K 609 291
                                    


smut var, dikkatli okuyun tmm mi ballarim

YORUM ATMAZSANIZ KUSCEM YUZ GUN YOKUM

iyi okumalarr!!!

☆☆☆

yüzümde aptal bir sırıtışla uzandığım koltukta benimkilerin yazdığı whatsapp mesajlarını okuyordum. minho'yla aramızda neler olduğunu son dakika haberi olarak kelimesi kelimesine anlatmıştım ve fenalık geçiriyorlardı. ben de öyle. düşündükçe yanaklarım kızarıyordu ve kafamı yastığa bastırıp çığlık atmak istiyordum mutluluktan.

ailemin evinde biraz daha vakit geçirdikten sonra evimize gelmiştik ve minho bana yemek hazırlıyordu.

şunun şurasında çok uzun zaman önce değil daha birkaç ay öncesinde nefret ediyorduk birbirimizden. nereden nereye gelmiştik, hayat gerçekten sürprizlerle doluydu.

"jisung" bakışlarımı telefondan kaldırmadan ayağa kalktım ve mutfaktan bana seslenen minho'nun yanına yürüdüm. buradan konuşsam da duymazdı. zorbalık yapmak istemiyordum ama biraz ağır duyuyordu, yaşlanmaya başladığı içindi herhalde. "efendim?"

"neye gülüyorsun?"

"çocukların yazdıklarına gülüyorum" telefonun ekranını kilitledim ve mutfak masasının üstüne bırakıp minho'nun yanına yürüdüm. tatlı ekşi tavuk ve pilav yapmıştı. mis gibi kokuyordu her yer.

"salatayı yapmama yardım eder misin?" kafamı sallayıp uzattığı salatalıkları yıkamaya başladım. bu görev niye sürekli bana düşüyordu bilmiyorum ama yapabildiğim tek şeyin bu olduğu göz önünde bulundurulursa geçerliydi sanırım.

"geçen sefere göre daha iyisin" gülüp çenesini omzuma yasladı, kollarını gövdeme sarmıştı. kaşlarımı çatıp dudak büzdüm. "ama ben birileri beni izleyince yapamıyorum, bak bozulmaya başladılar"

"bakayım" kestiğim salatalıktan bir dilim alıp ağzına attı ve kaşlarını kaldırdı. "senin elin değdiği için çok lezzetli"

gülümseyip bir tane de ben uzattım yemesi için. parmaklarımı da ısırarak salatalığı aldığında kıkırdadım.

birlikte salatayı yapıp masaya geçtiğimizde sessizce yemeğin keyfini çıkartıyordum. minho yemeğin yanında şarap içmeyi teklif etmişti ama reddetmiştim, sarhoş yüzümü görmesini ve kendimi rezil etmeyi düşünmüyordum henüz. o içiyordu ama.

kolunu sandalyemin arkasına atıp sandalyesini bana yaklaştırdığında gözlerimi kırpıştırarak tek bir kusur bulamadığım yüzüne baktım. elbette her insanın kusurları vardı ama ben minho'da bulamıyordum. özene bezene yaratılmış gibiydi.

gül rengi şarabından bir yudum aldıktan sonra kafasını yüzüme yaklaştırıp dudağıma eğildiğinde tekleyen kalbime lanet okuyup gözlerimi kapattım. uzun bir öpücük olacağını beklemiştim ama kısa sürmüştü, hayal kırıklığıyla gözlerimi açtığımda yarım ağız güldü.

"pirinç tanesi kalmış"

"çok gıcıksın, neye gülüyorsun?"

"çok tatlısın" yanağımdan bir makas aldı, alt dudağımı sarkıttım. ardından sıkıca sarıldı bana. kokusunu içime çekerek derin bir nefes aldım ve ellerimi göğsüne yasladım.

"ne zaman kalbimin içine sızmaya başladın bilmiyorum ama düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum"

"ya," kafamı salladım söylediklerinin üzerine bilmiş bir şekilde. "ne oldu yaradan sabır versin seni alacak adama diyordun, yedin mi lafını?" kahkaha atıp kafasını salladı.

treat you better | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin