16, kurabiye

4.5K 651 256
                                    

uyumadan önce rüyalarınıza girsin diye yb yazdım

iyi okumalarr!!

☆☆☆

stresle parmak etlerimi ısırırken yanımda oturan minho dikkatli bir şekilde beni izliyordu. teklifini kabul ettiğimden beri geriye bir tek benim ailemle konuşmak kalıyordu ki bu mideme kramplar girmesine sebebiyet veriyordu. ailemle aramın çok iyi olduğunu söyleyemezdim, özellikle de babamla.

"hey" minho deli gibi salladığım bacağımın üstüne elini koyduğunda bakışlarımı ona çevirdim. diğer elini şakaklarıma attığında gözlerim büyüdü. alnımdan aşağı doğru akan terimi sildiğini sonradan anladım. "kendini hazır hissetmiyorsan başka bir gün de yapabiliriz bunu"

"bir daha kendimi mental olarak hazırlayabileceğimi sanmıyorum, ya şimdi ya asla." kemerimi çözüp kapıyı açtım ve kendimi dışarı attım. havalar giderek daha da soğuyordu ve ben üşüyordum. üstüne stresten terlemiştim ve hasta olacağıma yemin edebilirdim.

"ne kadar büyükmüş eviniz."

"ailemin evi." diye düzelttim bahçeyi inceleyen minho'yu. kar ince bir örtü şeklinde bahçeyi kapatıyordu ama yine de gösterişinden bir şey kaybetmemişti gerçekten ev. bıraktığım gibiydi.

"ileride annenin yanında davrandığımızdan bile daha yakın davranmamız gerekebilir benimkilerin yanında, şimdiden bunun için üzgünüm." kapıda beni tanıyan güvenliğe ufak bir baş selamı verip minho'nun elini kavradım. elleri benimkilerin aksine sıcacıktı. soğuk elimden irkilse de geri çekmedi elini, evin sınırlarına girdiğimiz an böyle davranmamız gerekiyordu.

titreyen elimle zile basıp beklemeye başladım. kapıyı beklediğim gibi daeun teyze açtı. tombik yanaklarıyla beni gördüğü gibi gülümsemişti.

"amanın, küçük bebeğim gelmiş hoş gelmiş" minho'nun elini bırakıp daeun teyzeye sarıldığımda beni kollarıyla sarmaladı. kulağa üzücü gelecekti biliyorum ama bu kadın bana annemden daha çok annelik yapmıştı.

"hoş buldum daeun teyze, misafirimi de getirdim. sevgilimle tanış, gerçi nişanlım desem daha doğru olur." daeun teyzenin gözleri şaşkınlıkla büyürken minho'yu çekip minho'ya da sarıldı. ilk önce şaşırsa da minho da kıkırdadı bana bakarak. güldüm.

"eşek sıpası, utanmadan nişanlım diyor bir de. evlenince getirseydin?"

"teyze ya" minho'yu daeun teyzenin kollarından kurtarıp gülümsedim. "biliyorsun benim durumları. anca"

"hadi salona geçelim, annenlerin de misafiri var gerçi ama olsun" daeun teyze ellerini salladığında minho'nun koluna girip yürümeye başladım.

"gerilmeli miyim?" fısıldadı.

"hayır, büyük ihtimal annem sana aşık olacak ve babam da her zamanki babalığını yapacak." bana yapmadığı babalığını demek istesem de kendime frenledim. gözlerini kısıp söylediklerimin doğruluğunu ölçmek istercesine yüzüme baktı minho. tepkisiz kaldım, hâlâ stresten ellerim titriyordu.

salona girdiğimizde gördüğüm yüz sıkıntıyla oflamama sebebiyet verse de daeun teyze dikkatimi dağıttı. bir sen eksiktin haneul. bir de sen beni stresten strese sok.

"bakın kimler gelmiş" annem daeun teyzeye bakarken arkasındaki bizi görünce ayağa kalktı. babam da haneulla konuşmasını sonlandırıp bize döndü. beni burada gördüğüne şaşırmış gibiydi, şaşırırdı tabii. bir sene sonra eve geliyordum.

"ay, jisung'um gelmiş" dedi annem kollarını açarak. yüzümü buruşturmamaya çalışıp beni kollarının arasına almasına izin verdim.

"ooo, jisung bey. hangi rüzgar attı sizi buraya? yüzünüzü gören cennetlik, misafirini de getirmişsin yanında."

treat you better | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin