KADİM CADI 6

4K 436 6
                                    

Yale leydi Bretia'nın harcadığı lir miktarına şaşırmadı. Daha önce de çıktıklarında bu rakamlara yakın harcamışlardı. Dük'ün ona verdiği para olduğunu düşünüyordu. Dük evi için bir iki bin lir harcamak sıradan normaldi. Bugün Valerec ailesinden başka bir leydi olsaydı korkarım on binleri geçkin lir harcanmış olurdu. Onu şaşırtan alışverişin çok kısa sürmesi oldu.
"Şimdi nereye gidiyoruz en küçük leydim"
Eilese daha fazla dayanamadı.

Nerdeyse Yale'nin eşlik ettiği tüm zaman boyunca aynı hitap kullanılmış olsa da buna alışamadı. Başka bir kızın yanında gezdiğini düşünüyordu. Kendi yaşından yüzlerce yaş genç olan biri tarafından 'Küçük' olarak çağırılmak alaya alındığını hissettiriyordu.
"Bay Yale bana lütfen leydi Bretia deyin en küçük leydim demeniz rahatsız edici"
Yale büyüdüğünü söyleyen çocukların tiriplerine alışmış olarak kıkırdadı. Onun yeğenleri de bu şekilde ona kızarlardı. Bu yüzden Elise'in kızgınlığına aldırış etmedi.
"Haklısınız en küçük leydim... Ops.. Üzgünüm leydi Bretia siz artık büyüdünüz"
Eilese aptal yardımcı ile daha fazla uğraşmak istemedi. Yüzünde kalan miktarla bir simya kazanı alması gerekiyordu. Aksi takdirde pahalı bitkiler boş yere yer kaplayacak. Simya kazanı için en iyi yer simya dükkanı değil karaborsa yada açık artırma salonlarıdır. Bu onun geçmişinden kalan deneyimiydi.
"Bay Yale yakın zamanda açık artırma evi var mı?"
Yale merakını cezbeden bir şey bulmuş gibi geniş bilgi birikimini sağladı. Bu tarz bilgiler çocuklardan ziyade yetişkinlerin ilgisini çekerdi. 
"Gerçekten var bayan ancak iki gün sonra akşam Altı da başlayacak"
Eilese bilgi simsarından bir bilet almadığına pişman oldu. Oslo'yu biraz daha kızdırırsa bu konuda başarılı olacağına emindi. O kadın ne kadar zeki olmaya çalışırsa çalışsın oldukça aptaldı.
"Peki ürünler neler öğrenebilir miyiz? sizi orada bekleyeceğim." Eilese yakında ki çay dükkanını işaret etti. Bir süre gidip dinlenebilirdi. Yale lüks dükkana baktığında ifadesi biraz rahatladı. Bu tarz mekanlarda asiller olduğu için güvenliğe önem verilecektir.

"Hemen broşür bulayım Leydi Bretia"
Yale uzaklaşırken Eilese dükkana girmedi onun yerine ara sokakta oturan dilenciye yaklaştı.
Yüz lir'i dilencinin önünde ki demir taşa döktü. Dilenci sevinçle demir tasın içinde ki lirleri toplamak yerine atan kişiye baktı. Gözleri daha çok sorgulayıcı. Dünyada bedave öğle yemeği diye bir şey yoktu. Sokak kuralları acımasızdı. Bu tarz gerçekleri erken yaşlarda acıyla öğrendi.
"Kara tüccarın yerini biliyor musun?"
Dilenci normal değil özellikle elinde ki demir tas kirli görünümüne rağmen büyülü bir eşya normal bir insan dikkat etmeden fark etmez. Eilese'in bile gözünden kaçıyordu neredeyse.
"Çocuk, kara tüccar senin gidebileceğin yer değil. Orası tehlikeli "
Eilese bedenin yaşına bir kez daha sinir olarak tasa yüz lir daha döktü.
Küçük beyaz kristaller tası doldurdu.
"ilkine cevap vermediğin için senden bir iş yapmanı istiyorum. İki yüz lir senin olacak. Örümcek amplemli bilgi simsarına git Opir ya da Oslo 'ya..." söyleyeceklerinden rahatsız olarak konuşmaya devam etti.
"En küçük genç leydi açık artırma salonundan davetye istiyor de"
Dilenci Opir ve Oslo' nün adını duyunca kıza bakışları değişti.
Önceki umursamaz tavrı kayboldu.
"Anlaşıldı."
Dilenci yerinden kaybolurken Eilese çay dükkana geri döndü. Dilencilerin bir kısmı hırsız bir kısmı normal ve bir kısmı haberler için gerekli farelerdi.
Yeterli para olduğu sürece işi yaparlardı.
Sadece hangi dilencinin hangisi olduğunu anlamak gerekiyordu.
Eğer tasa az miktar lir koysaydı. Yada kara tüccarın yerini öğrenmek için ısrar etseydi. Adam kendini açığa çıkarmadan normal bir dilenci gibi davranacaktı.
Elise bazı kuralların her çağda aynı kaldığını düşündü.
Yaklaşık yirmi dakika sonra Yale elinde broşür ile geldi.
İkili at arabasına binip Düklüğe geri döndü.
Pembe kıyafetleren kurtulmuş yeni kıyafet sipariş etmiş çözelti almış ve gerekli bitkileri tedarik ederek alan yüzüğü fazlasıyla lir üzerinde kar kalmıştı.
Bu çağa göre Üçüncü sınıf bir transfer için yirmi iki bin küçük bir mevla fakat çözelti yeterli paran dahi olsa alamayacağın yasaklı ürün üstelik alan yüzüğü bulmak kolay iş değil. Nadir bir eşya. Mor taşına baktı. Gözleri ile aynı renk. Vip müşteri yüzüğünü alan tüzüğünün içine koydu.
Bugünün hasılatı yirmi iki bin lir'den değer olarak daha fazlaydı.
İçeri girer girmez hoş ses kulaklarında çalındı.
"Bretia sevgili kız kardeşim!"
Mavi kıyafetler içinde ki sarışın güzel ona şaşkın bakışlarla baktı. Gözleri Eilese'in üzerinde ki sade açık mavi kıyafete dikildi.
"Oh kıyafetlerin... Neden farklı?"
Eilese kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı.
"Nasıl farklı?"
Lisa'nın onu Yemek odasına doğru yönlendirmesine izin verdi.
"Bu yaşına göre çok sade değil mi?"
Eilese Düşes Eboniy'i görünce gözlerinden kurnaz bir ışık geçti. O kadar kısa sürdü ki kimse görmedi.
"Ama abla bu büyük annemin hediyesiydi. Ben.. Bence çok güzel"
Üzgün çaresiz bakışları parmaklarından Lisa'ya yöneldi.
"Giyemez miyim?"
Ses tonu daha kısık çıksa da yemek odasında ki herkes duymuştu.
Lisa aniden dondu. Sadece aynı renk giydikleri için onu utandırmak istemişti. Bu kız bunu söyleyerek eleştirisini düşes Eboniy'i aktarmıştı.
Şimdi kendi büyük annesinin zevkini eleştirmiş gibi oldu.
Endişe ile hemen konuştu.
"Onu demek istemedim sen daha çok süslü pembe kıyafetleri seversin"
Eilese çocukları kandırmaya çalışan ablasına bakışlarını dikti. Lisa'nın sözleri ile yumuşayan ortam Eilese'in konuşmasıyla garipleşti.
"Be- ben  abla sen bana pembenin çok yakıştığını söyledin diye giyiyorum. Özür dilerim. Pembe rengi sevmiyorum. Artık büyüdüm. Bu yüzden bu tarz kıyafetler giymek istiyorum. Kızma olur mu?"
Bu zamana kadar zevksiz olduğunu söyledikleri Bretia en büyük ablasının sözleri yüzünden öyle giyindiği ortaya çıkmıştı. Lisa gergin bir şekilde kekeledi.
" Be-ben onu demek istemedim. Neden kızayım "
Öfkeli bakışları Eilese'in üzerine dikti. Bu kız neden bugün bu kadar konuşkan?
"Artık yemeye geçelim"
Düşes Ebony yıllarca sosyetenin merkezinde olan bir kadın olarak neler döndüğünün farkına vardı. Sadece yıllarca büyüttüğü kızın hatasını herkesin önünde belirtmek istemedi.

KADİM CADI (Revize edilip düzenleniyor.)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang