KADİM CADI 56

2.2K 307 6
                                    

Eilese bu şekilde sessizce giderse öleceğine emindi.
"Durun!"
Gardiyanlardan biri arabanın yanına geldi.
"Buyrun Genç hanım bir sorun mu var?"
Eilese küçük kabinin içinde bir süre sessiz kaldı.
"Mola verelim. İhtiyaç molasına ihtiyacım var"
Gardiyan diğerlerine bakarken terettüt içindeydi.
"Yarım gün kaldı biraz daha dayanamaz mısınız?"
Eilese öfke ile kabine vurdu.
"Buraya mı yapmamı istiyorsun? Beni öldürmek istemese bile pis korktuğum için öldürürler!"
Gardiyanın gözleri alaycıydı ancak sesi saygılı çıktı.
"O halde on dakika mola veriyoruz Genç hanım"
Eilese arabadan aşağı inip uyuşmuş ayaklarını hareket ettirdi.
"Sizinle bir hizmetçi yok muydu?" Gardiyan şaşkınlıkla boş arabaya baktı.
Eilese omuzunu silkti.
"Birşey unuttuğunu söyleyip gitti daha da gelmedi. Onu dönüp almamız mi gerek?"
Tüm gardiyanlar kadın hizmetçinin kaçtığında emindi. Geri dönse bile konakta olmayacaktı.
"Gerek yok Genç hanım"
Elise gardiyanları geride bırakarak ağaçlık ve otların yoğun olduğu bölgeye yürüdü. Onların gözlerinde zerre acıma yoktu. Bir de doğruluktan bahsederler bir köle olsa bile küçük bir çocuğu ölüme göndermek... İblis tarikatından daha iğrençti. Ne yazık ki doğruluk denilen şey onlar için haklı bir davaya dayanıp istediklerini yapmakla sonuçlanıyordu. Bu tarz iyi kalanlar bir sebep bulmada en iyisiydi. Eilese nefret ettiği bu durumdan kaçmak istese bu gücüyle kaçmak zordu. Üstelik iki tarikat ta öfkesini ona yönlendirip avlamaya çalışacaktır. Şuan ki çocuk bedeniyle gizlenmek zor olacaktı. Tarikata kalıp güçlenmek daha mantıklı ancak....
"Hediyesiz gidilmez"
Eilese daima bir hediye götürmüştür. Dük'ün kızı olarak görgü kurallarına çalışmış olduğu bir zaman oldu.
"Ne götürsem?"
Elinde ki küçük iğneyle oynadı. Onlara güzel bir hediye sunmalı gözleri gardiyanların üzerine geçti.
Kölelikten kurtulduğu son iki ayda öğrendiği genel bilgi kara kan iblis tarikatın yedi yaşlısı olduğu yönündeydi. Yedi yaşlı için yedi hediye...
Eilese onu götüren gardiyanları tek tek saydı.
"Bir... İki.. Üç... Beş"
Beş gardiyan sanırım yaşlılardan biri cesetlerle uğraşan bir hizipti.
Yüzünde geniş bir gülümseme belirdi. Bu ukala adamların gözlerinde ki ifadeler yok olsa daha rahat olmaz mıydı?
"Genç hanım?"
Ona zerre saygısı olmayan gardiyan ihtiyaç molası dese bile kısa bir süre geçmesine rağmen onu bulmaya gelmişti.
"O halde ilk senden başlayalım pis sübyancı"
Elinde ki iğneyi gardiyan fırlattı.
Yere düşen beden hareketsiz kaldı. Düşme sesinden başka bir şey duyulmadı.
Eilese daha önce hazırladığı ince bezi gardiyanın başına bağladı. Kalbinin olduğu yeri şişede ki sıvıya bastırdığı iğneyi soktu.
İnce iğne kalbinin içine girer girmez şekil değiştirerek Gümüş iğne kurdu görünümüne dönüştü.
Bu en son yetiştirdiği bir tür parazitti. Konak bedeni ele geçirip tüm fonksiyonlarını kendi gıdası için çalıştırırdı. Normal bir insandan farklı ancak Gümüş iğne kurtları bedene girmeden önce gümüş bir iğne şeklinde olduğu için bu ismi alır. Rafine etmesi bir ay sürdü. Yüzlerce kıl kurdu içinden sadece bir tanesi başarılı oldu.
Bedene giren iğne dönüşüm geçirerek canlı hale bürünür ve parazit olarak kalbe yapışır. Diğer ceset askerler gibi Kişinin Yetişimi düşmez tek sorun kan ihtiyacı. Beden öldürdüğü ölülerin kanını emer. Bir tür vampirizim. Ne kadar kan emerse o kadar çılgınlık durumuna girmesi olası. Çılgınlık durumunda efendisine saldırmasa da emirleri dinlemeyecek duruma gelir. Neyse ki gelişme aşamasında.
Yine de bu Cesetle uğraşan yaşlının dikkatini çekecektir.
Gardiyan düştüğü gibi yerden kalktığında gözleri donuk bir hale büründü. Yüzünde ki alaycı ifadenin yokluğunu Eilese memnun bir şekilde izledi.
"Git bir gardiyan çek buraya"
***
Yarım saat sonra arabayı hareket ettiren gardiyanların hepsi farklı bir tavır haline büründüler.
"Biriniz de ağlayan mavi ağaç'tan bir parça var mı?"
Gardiyanların tepkileri anormaldi. Hepsi artık iradelerini kullanamadıkları için açamadıkları alan yüzüklerini teslim ettiler.
Bir kez daha duran araba hareket etti.
Eilese yüzüklerin içindekilere tek tek baktı.
Onu teslim eden bir gardiyan ödül almış olmalı hepsinde en az bir nadir nesne vardı.
Ağlayan mavi ağaç parçası bulamasa da bulutlu beyaz Odun, Kaplumbağa kolyesi , Tilki boncuğu, Bin yıllık sıcak yeşim, lanetli pusula.
Eilese pusulayı görünce neredeyse kahkaha attı.
Bu pusula bir hazineyi yada yönü göstermiyordu. Kullanıcıyı güçlü düşmanların yönünü gösteriyordu. Kaplumbağa kolyesinde ki kalitesiz rünlere baktı. "Beşi arasında en aptalı bu gardiyan olmalı en değersiz olanı o almış. Yolculuk süresinde bir şeyler uğraşmak istiyordum neyse ki "
Eilese kendi kendine konuşarak kolye de ki rünleri değiştirip yenilerini eklemek için oyma bıçağını aldı.
Yarım gün sonunda kara kan iblis tarikatı göründü. Kızıl dağlar arasında ki geçitten arabanın geçmesine izin veren askerler arabanın arkasından tükürdü.
Onun bir köle olduğu gerçeği herkes tarafından biliniyor olmalı.
Geniş avluda geçtikten sonra sonunda yedi yaşlının yanına dizildiği Lord göründü. Taş tahtında oturmuş ifadesiz bir şekilde arabaya bakıyordu.
Yüzüne bakarak onun öfkeli yada mutlu olup olduğunu anlamak zordu.
Ilk konuşan Kançiceği oldu.
"İn aşağı köle kız!"
Eilese rütbesinin cariye olarak kabul görülmemesinden memnun bir şekilde arabada gülümsedi. Sesi çocuksu çıksa da aurası Kançiceğinin altında kalır bir yanı yoktu.
"Lordum beni cariye mi köle mi olarak kabul ediyor?"

KADİM CADI (Revize edilip düzenleniyor.)Where stories live. Discover now