KADİM CADI 58

2.2K 299 14
                                    

"Ne cariye ne köle bu çocuk size hizmet etmek için kendini kanıtlamak ister!"
Kelimeleri ortama düşen bombaydı adeta yaşlılar ve Lord bir süre sessiz kaldı.
Bekledikleri bu değildi. Hemde hiç.
İlk gülen kişi Kançiceği oldu.
Alay dolu kahkahası sessizliği kesti.
" Lordumuza hizmet etmek mi! Ne saçmalıyorsun? Bu duyduğum saçmalıkta ne?"
Eilese Kançiceğine cevap vermedi. Önce doğruluk tarikatının gardiyanlarını ceset askerlere çevirip hem tarikatı aşağılamış hemde birilerini kolaylıkla öldürebileceğini göstermişti. Hediye ile yaşlıları memnun etmişti. Zehri ve ceset askerler yeteneğinin varlığının isbatıydı.
Dürüstlük tarikatın gönderdiği iki kimlik olan köle ve cariyeyi reddetmiş istediği şeyin hizmet eden bir astı olduğunu söylemişti.
Tüm bunlar yaşamak için gerekli adımlardı. Şimdi herşey lordun sözüne kalmıştı. Planladığı gibi giderse onu astı olarak eğitmek için alacaktı. En azından Eilese kendisini kullanmaya değer olduğunu düşünmelerini istedi.
"Demek hizmet etmek ve kendini kanıtlamak istiyorsun." bunları söyleyen lordun yüzünde hiç bir duygu izi yoktu. Bir şekilde prenses pricilla'nın bile duygularını anlayabilen Eilese için yeniydi. Lord konuştuğu için Kançiceği geri çekilmek zorunda kaldı.
"O halde en dipten başla bana neler yapabileceğini göster. Daha sonra sana ne ünvan vereceğime karar vereceğim"
En son sözleri biraz değişmiş olsa da Eilese planladığını elde etti.
"Teşekkür ederim lordum!"
İblis lordu Eilese bakış bile atmadan yerinden ayrıldı.
Binkesikkılıç öne çıktı.
"Onu cehennem oyuğuna atın"
Astlarına emir verdikten sonra diğer yaşlılarla ayrıldı.
Cehennem oyuğu Binkesikkılıç askerlerinin eğitildiği temel eğitim alanıydı.
Askerler çocuk yaşta seçilip cehennem oyuğuna atılırdı.
Çocukların yaşları yedi ile dokuz arasındaydı. Beş yüz çocuk girdiyse cehennem oyuğundan otuz tane çıksa bile bu iyi bir rakamdı.
Eilese oyuğa geldiğinde verdikleri kaba kumaştan yapılma mavi bir kıyafet giyordu. Bez Pantolon ve belden kumaşla bağlanan bornoz vardı.
Onun dışında kalan alan yüzüklerine bile el koyulmuştu.
Eilese bir kaç yıl geçireceği cehennem oyuğuna baktı.
Yer altına doğru giden mağaralar ve birbirine bağlayan koridorlar dizisiydi. Dikkat etmediğin sürece labirent içinde kaybolmak kadar kolay olurdu yönünü şaşırmak. Tek bir pencere olmadığı gibi hava basık boğucu bir nemliliğe sahipti.
"Senin odan burası. Artık adın numara doksan üç. Doksan üç numara olan kız bu sabah öldü onun yerine geçtin"
Odası olan Küçük mağara da tahta bir yatak ince bir yorgan ve bir masa bir sandalye dışında bir şey yoktu. Biraz yanmış muma baktı. Gerçekten kendisinden önce burada yaşamış biri olmuştu. Onu buraya getiren askerler doğruyu söylemişti.
Eilese onayladığında astlar geri çekildi.
***
Ertesi sabah büyük bir gürültü koptu.
"Herkes avluya toplansın!"
Gür ses istisnasız her mağaraya ulaştı. Acı verici uyku ona zenginliğe alışmanın kolay fakirliğe alışmanın zor olduğunu kanıtlar gibiydi.
İki ay kadar kısa süre rahat yatakta yatmak burada ki tahta yatak işkence gibi olmuştu.
***
" Lordun cariyesi mi burada! "
Bölük lideri garip bir durumdaydı. Şaşkınlığı anlaşılırdı. Geldiğinde ölmesi beklenen köle kökenli cariye birden onun eğitim alanında belirtmişti. Üstelik onu buraya gönderen lorddu(!)
Binkesikkılıç'ın astı başıyla onayladı.
" Cariye yedi sekiz yaşlarında onu doksan üç numaranın yerine yerleştirdim. Ayrıcalık yapılmayacak" Bölük lideri gergindi ayrıcalık yapılmasa da henüz cariye olmadığı söylenmedi!
Eğer onu kırarsa on yıl sonra Lordun cariyesi olarak yanında olduğunda kendisini yaşatırmıydı.
On yıla bile gerek yok Lord onu öldürmez miydi?
Ast terettütlerini anlamış gibiydi.
"Bu işi eğitmenlere at ve kim olduğunu onlara söyleme. Ölmediği sürece sorun olacağını sanmıyorum. Gelecekte problem olsa bile eğitmenler için olacak sizin için değil."
Bölük lideri yaşam ipini tutmuş gibi rahatladı.
"Sonuçta onun cariye olduğu bir sır olmalı söylememem normal değil mi?"
Ast onu başıyla onaylayarak ayrıldı.
Aslında kızın ölse bile Lordun umurunda olduğunu sanmıyordu. Sadece efendisi onu hayatta tutması gerektiğini söylemişti. Bu yüzden bölük liderine kızın kim olduğunu söyledi. Büyük bir şey olursa bölük lideri bilmiyormuş gibi yapsa bile ölmesine izin vermezdi.

Geniş avluda Eğitmen gür bir sesle bağırdı.
"Size verilen ilk görev birini öldürmenizdi. Şimdi birer çocuk olsanız da artık hepiniz cesur çocuklarınız. İkinci göreviniz daha kolay bu sefer sizden birbirinizi öldürmenizi değil hayatta kalmanızı istiyorum. Kalan iki yüz elli kişi ellişer gruplar halinde size gösterilen mağaralara girecek. Yanınıza kenarda ki silahlardan birini alabilirsiniz. Amaç çelik peçeli kurtlara karşı hayatta kalmak. Ya birleşir çelik peçeli kurdu öldürürsünüz yada yarım saatlik süre boyunca hayatta kalmak için direnirsiniz seçim sizin! "
Elise bu sayede doksan üç numaraya ne olduğunu anlamıştı. Büyük ihtimal akranı tarafından öldürülmüştü.
Elli çocuğu yetişkin çelik peçeli kurtun olduğu mağaraya attılar.
Sonuç beklendiği gibi katliam oldu. Yarım saat sonra ilk giren partiden sağ çıkan on beş çocuk vardı.
Kurdun doyduğu için saldırmadığından şüphelenmekte mantıklıydı. Küçük çocukların elinde soğuk silahlar olsa bile hançer ve kılıç kullanmayı bilmeyenler ne yapacaktı ki?
İkinci parti içinde olan Eilese elli ile yüz arasında bir sayı doksan üç numara olarak mağaraya girdi.

KADİM CADI (Revize edilip düzenleniyor.)Where stories live. Discover now